MÜHM BR SUALE HAKKATL BR CEVAPTIR
Büyük memurlardan birkaç zat benden sordular ki:
Mustafa Kemal sana üç yüz lira maafl verip, Kürdistana
ve vilâyat- flarkiyeye, fieyh Sinusî yerine vaiz-i umumî
yapmak teklifini neden kabul etmedin? E¤er kabul etsey-
din, ihtilâl yüzünden kesilen yüz bin adamn hayatlarn
kurtarmaya sebep olurdun dediler.
Ben de onlara cevaben dedim ki: Yirmifler otuzar se-
nelik hayat- dünyeviyeyi o adamlar için kurtarmad¤ma
bedel, yüz binler vatandafla, her birisine milyonlar sene
uhrevî hayat kazandrmaya vesile olan Risale-i Nur, o
zayiatn yerine binler derece ifl görmüfl. E¤er o teklifi
ben kabul etseydim, hiçbir fleye alet olamayan ve tâbi ol-
mayan ve srr- ihlâs taflyan Risale-i Nur meydana gel-
mezdi. Hatta ben, hapiste muhterem kardefllerime de-
mifltim, E¤er Ankaraya gönderilen Risale-i Nurun flid-
detli tokatlar için beni idama mahkûm eden zatlar, Risa-
le-i Nur ile imanlarn kurtarp idam- ebedîden necat bul-
salar, siz flahit olunuz, ben onlar da ruh u canmla helâl
ederim.
Beraatmzdan sonra Denizlide beni tarassutla taciz
edenlere ve büyük âmirlerine ve polis müdürüyle müfet-
tifllere dedim: Risale-i Nurun kabil-i inkâr olmayan bir
kerametidir ki, yirmi sene mazlumiyet hayatmda, yüzer
Risale ve mektuplarmda ve binler flakirtlerde hiçbir
cereyan, hiçbir cemiyet ile ve dahilî ve haricî hiçbir ko-
mite ile hiçbir vesika, hiçbir alâka, dokuz ay tetkikatta
TARHÇE- HAYATI
| 641
D
ENZL
H
AYATI
mete lâyk, aziz, saygn.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
necat:
kurtulufl, kurtulma, halâs,
selâmet.
ruh u can:
ruh ve can.
srr- ihlâs:
ihlâs srr.
sual:
soru.
flahit:
flahitlik yapan, gördü¤ü ve-
ya bildi¤i fleyi mahkeme önünde
yemin ederek söyleyip davann
sonuçlanmasna yardm eden
kimse, flahit, tank.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
tâbi:
ba¤l.
taciz:
rahatsz etme, huzursuz kl-
ma, skma.
tarassut:
gözetme, gözleme, göz-
le takip etme, dikkatle bakma.
tetkikat:
incelemeler.
uhrevî:
ahirete dair, ahirete ait,
ahiret âlemiyle ilgili.
vaiz-i umumî:
umumî vaiz, genel
vaiz.
vesika:
inanlacak, dayanlacak,
güvenilecek sa¤lam delil, hüccet,
belge.
vesile:
bir fleyle u¤raflmay müm-
kün klan, yol, vasta.
vilâyat- flarkiye:
do¤u illeri.
zat:
kifli, flahs, fert.
zayiat:
kayplar, yitikler.
alâka:
ilgi, iliflki. ba¤.
amir:
büyük memur, memu-
run üstü.
bedel:
askerlik yapmamak
için ödenen para.
beraat:
aklanma.
cemiyet:
topluluk, birlik.
cereyan:
fikir, sanat, siyaset
hareketi.
cevaben:
cevap olarak, karfl-
lk fleklinde.
dahilî:
içe ait, içe dönük, iç ile
ilgili.
haricî:
dfla ait.
hatta:
manaya kuvvet ver-
mek için "üstelik, fazla ola-
rak, bundan baflka, kadar, bi-
le, dahi, hem de..." manala-
rnda, cümle bafllarnda kulla-
nlan edattr.
hayat- dünyeviye:
dünyaya
ait olan hayat.
ihlâs:
bir ifli, bir ameli, baflka
bir karfllk beklemeksizin, srf
Allah rzas için yapma.
ihtilâl:
isyan, ayaklanma, bafl
kaldrma.
iman:
inanma, inanç, itikat,
tasdik.
kabil-i inkâr:
inkâr mümkün,
inkâr edilebilir.
keramet:
kerem, lütuf, ihsan,
ba¤fl.
komite:
kötü bir maksat için
toplanmfl gizli cemiyet, top-
luluk.
Kürdistan:
Osmanl devleti
zamannda bir co¤rafî bölge
ad.
mazlumiyet:
mazlumluk, zu-
lüm görmüfllük.
muhterem:
sayg de¤er, hür-