1
o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
Reis Beyefendi,
Kararnamede üç madde esas tutulmufl:
Birisi,
“cemiyet”tir. Ben buradaki bütün Risale-i Nur
fiakirtlerini ve benimle görüflenleri veya okuyan ve ya-
zanlar›n› ayn›yla iflhat ediyorum; onlardan sorunuz ki,
ben hiçbirisine dememiflim: “Bir cemiyet-i siyasiye veya
cemiyet-i Nakfliye teflkil edece¤iz.” Daima dedi¤im bu-
dur: “Biz, iman›m›z› kurtarmaya çal›flaca¤›z.” Umum
ehl-i iman dahil olduklar› ve üç yüz milyondan ziyade ef-
rad› bulunan bir mukaddes cemaat-i ‹slâmiyeden baflka,
mabeynimizde medar-› bahis olmad›¤›n› ve Kur’ân’da
hiz-
bullah
nam› verilen ve umum ehl-i iman›n uhuvveti cihe-
tiyle kendimizi, Kur’ân’a hizmetimiz için, hizbü’l-Kur’ân,
hizbullah dairesinde bulmufluz. E¤er kararnamede bu
mana murat ise, bütün ruhumuzla, kemal-i iftiharla itiraf
ederiz. E¤er baflka manalar murat ise, onlardan haberi-
miz yoktur.
‹kinci Madde:
Kararnamenin itiraf›yla, Kastamonu za-
b›tas›n›n rapor ve tasdikiyle, hiç neflrolunmayacak tarz-
da odun ve kömür y›¤›nlar› alt›nda ve m›hl› sand›klarda
bulunan ve Eskiflehir Mahkemesinin tetkikinden ve ten-
kidinden geçen ve bir hafif cezay› çektiren ve kat’iyen
mahrem tutulan
Tesettür Risalesi
ve
Hücumat-› Sitte ve
Zeyli
risalesi gibi kitaplardan baz› cümlelerine yanl›fl
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 631
D
EN‹ZL‹
H
AYATI
son derecesi, tam manas›yla ifti-
har etmek.
kusur:
eksiklik, noksan.
mabeyn:
ara, aral›k, iki fleyin ara-
s›.
mahrem:
gizli olan, herkese söy-
lenmeyen, gizli s›r vasf› olan.
mana:
anlam.
medar-› bahs:
söz konusu, bah-
setmeye sebep olan, vesile olan.
m›hl›:
çivili.
mukaddes:
takdis edilmifl, müba-
rek, ay›p ve noksanlardan kurtul-
mufl, kutsal, aziz, temiz.
murâd:
maksat, meram, ulafl›l-
mak istenen fley.
nam:
ad, isim.
neflr:
da¤›tma, yayma, saçma,
serpme.
noksan:
eksiklik, azl›k, tam olma-
y›fl.
rapor:
her hangi bir iflte, bir ko-
nuda yap›lan inceleme ve araflt›r-
ma sonucu, düflünceleri veya
gözlemleri bildiren yaz›.
reis:
bir hey’et veya meclisteki
üyelerin bafl›.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
tarz:
biçim, flekil.
tasdik:
onaylama.
tenzih:
Allah'› flan›na lây›k olma-
yan fleylerden, her türlü eksik ve
noksandan uzak ve yüce tutma,
münezzeh sayma.
teflkil:
vücut verme, meydana
getirme, yapma.
tetkik:
dikkatle araflt›rma, ince-
den inceye yoklama, inceleme.
uhuvvet:
kardefllik.
umum:
hep, bütün, cümle, her-
kes.
zab›ta:
flehir güvenli¤ini sa¤la-
makla vazifeli bulunan idare, po-
lis.
ziyade:
çok, fazla, art›k.
cemaat-i ‹slâmiye:
‹slâm ce-
maati, ‹slâm toplulu¤u, Müs-
lümanlar.
cemiyet:
topluluk, birlik.
cemiyet-i Nakfliye:
Nakfli-
bendi tarikat›na ba¤l› toplu-
luk.
cemiyet-i siyasiye:
siyasî ce-
miyet, siyasî teflkilât, siyasî
amaçlarla kurulmufl cemiyet,
örgüt.
cihet:
yan, yön, taraf.
daima:
her vakit, sürekli, her
zaman.
efrat:
fertler, tek olanlar, bir-
ler.
ehl-i iman:
inananlar, iman
sahipleri, ‹slâm dinini kabul
edenler.
hizbullah:
Kur'ân hizmetkâr›.
hizbü'l-Kur'ân:
Kur'ân hiz-
metkâr›.
iman:
inanma, inanç, itikat,
tasdik.
iflhat:
flahit gösterme, tan›k
getirme.
itiraf:
baflkalar›n›n bilmedi¤i
gizli bir kusurunu söyleme,
kendisi için iyi say›lmayacak
bir hâli gizlemeyip söyleme.
kararname:
sorgu hakiminin
haz›rlad›¤›, suçlamaya veya
aklamaya dair resmi yaz›.
kat'iyen:
katî olarak, kesin
olarak, kesinlikle.
kemal-i iftihar:
övünmenin
1.
Allah'›n ad›yla. Onu her türlü kusur ve noksanl›ktan tenzih ederiz.