Ben ve bana yakn ve benimle görüflen dostlarm ifl-
hat ve kasemle temin ederim ki, bu on seneden ziyade-
dir ki, iki reisten ve bir mebusdan ve Kastamonu valisin-
den baflka, hükûmetin erkânn, vükelâsn, kumandanla-
r, memurlar, mebuslar, kimler oldu¤unu katiyen bilmi-
yorum ve bilmeyi de merak etmemiflim. Acaba hiç imkâ-
n var m ki; bir adam mübareze etti¤i adamlar tanma-
sn ve bilmeyi merak etmesin? Dost mu, düflman m kar-
flsndakini tanmasna ehemmiyet vermesin? Bu hâller-
den anlafllyor ki, bililtizam, herhâlde beni mahkûm et-
mek için gayet aslsz bahaneleri icat ederler.
Madem keyfiyet böyledir; ben de burann mahkemesi-
ne de¤il, belki o insafszlara derim: Ben, sizin bana vere-
ce¤iniz en a¤r cezanza da befl para vermem ve hiç
ehemmiyeti yok. Çünkü, ben, kabir kapsnda, yetmifl
yaflndaym. Böyle mazlum ve masum bir-iki sene haya-
t flehadet mertebesiyle de¤ifltirmek, benim için büyük
saadettir. Risale-i Nurun binler hüccetleriyle katî ima-
nm var ki, ölüm bizim için bir terhis tezkeresidir. E¤er
idam da olsa, bizim için bir saat zahmet, ebedî bir saade-
tin ve rahmetin anahtar olur. Fakat, siz ey zndka hesa-
bna adliyeyi flaflrtan ve hükûmeti bizimle sebepsiz mefl-
gul eden insafszlar! Katî biliniz ve titreyiniz ki; siz idam-
ebedî ile ve ebedî haps-i münferit ile mahkûm oluyorsu-
nuz. ntikammz sizden pek çok ve muzaaf bir surette al-
nyor görüyoruz; hatta size acyoruz. Evet, bu flehri yüz
defa mezaristana boflaltan ölüm hakikati elbette hayattan
ziyade bir istedi¤i var. Ve onun idamndan kurtulmak
TARHÇE- HAYATI
| 623
D
ENZL
H
AYATI
da olma.
kabir:
ölüleri defnetmek için ka-
zlan çukur, mezar, sin, merkad.
büyük, ulu.
kasem:
yemin, and, ahdetme.
kat'î:
kesip atan, flüpheye ve te-
reddüde mahal brakmayan, ke-
sin, flüphesiz.
kat'iyen:
katî olarak, kesin ola-
rak, kesinlikle.
keyfiyet:
bir fleyin nasl oldu¤u,
hâl, durum, vaziyet, husus, vasf,
nitelik, kalite, iç yüz.
kumandan:
komutan.
madem:
çünkü, için, de¤il mi ki,
...den dolay, böyle ise, hele.
mahkûm:
bir mahkemece hü-
küm giymifl, hükümlü.
masum:
suçsuz, kabahatsiz, gü-
nahsz.
mazlum:
zulüm görmüfl, zulme
u¤ramfl.
mebus:
halk tarafndan seçilerek
meclise gönderilen, milletvekili.
mertebe:
rütbe, paye.
muzaaf:
kat kat, iki kat, iki misli,
katmerli.
mübareze:
kavga, dövüflme, vu-
ruflma, çatflma.
rahmet:
Allah'n kullarn esirge-
mesi, onlara acyp ba¤fllamas,
onlara maddî ve manevî nimetler
vermesi, onlarn günahlarn sil-
mesi.
reis:
bafl, baflkan, âmir, bir toplu-
lu¤un en üst idarecisi.
saadet:
mutluluk, kutluluk, bahti-
yarlk, mesut olma.
suret:
biçim, flekil, tarz.
flahadet:
flehitlik, flehit olma.
temîn:
güvenlik, emniyet hissi
verme, flüphe ve korkuyu gider-
me.
terhis:
izin verme, müsaade et-
me, serbest brakma.
tezkere:
askerlik görevinin bitti-
¤ini belgeleyen terhis kâ¤d.
vali:
bir vilâyeti idare eden en
büyük memur.
vükelâ:
vekiller.
zahmet:
sknt, eziyet, meflak-
kat.
zndka:
dinsizlik, inançszlk.
ziyade:
çok, fazla, artk.
adliye:
mahkeme, yarglama
iflleriyle u¤raflan daire.
bahane:
yalandan özür, asl
sebebi gizlemek için ileri sü-
rülen uydurma sebep.
bililtizam:
bile bile.
ebedî:
ebede mensup, zeval-
siz, sonu olmayan, sürekli, hiç
son bulmayacak flekilde sü-
ren.
ehemmiyet:
önem.
erkân:
reisler, ileri gelenler.
gayet:
çok, fazla, son derece.
haps-i münferit:
tek baflna
olan hapis.
hatta:
manaya kuvvet ver-
mek için "üstelik, fazla ola-
rak, bundan baflka, kadar, bi-
le, dahi, hem de..." manala-
rnda, cümle bafllarnda kulla-
nlan edattr.
hüccet:
delil, ispat, burhan.
hükümet:
devlet.
icat:
vücuda getirme, getiril-
me, yoktan var etme, ibda.
idam:
öldürme.
idam- ebedî:
sonsuz yok
olufl.
iman:
inanma, inanç, itikat,
tasdik.
insaf:
adaleti ve hakk düflü-
nerek davranma.
intikam:
öç alma, kendisine,
bulundu¤u toplulu¤a veya
benimsedi¤i bir fleye karfl
yaplan tecavüze, kötülü¤e
karfllk verme, misillemede
bulunma.
iflhat:
flahit gösterme, tank
getirme.
ittiham:
suç altnda bulunma,
töhmetli olma, töhmet altn-