Ben de dedim:
Eskiflehir mahkeme reisinden baflka
daha sizler dünyaya gelmeden ben dindar bir cumhuri-
yetçi oldu¤umu elinizdeki tarihçe-i hayatm ispat eder.
Hulâsas fludur ki:
O zaman, flimdiki gibi, hâlî bir türbe kubbesinde inzi-
vada idim. Bana çorba geliyordu; ben de tanelerini ka-
rncalara verirdim, ekme¤imi onun suyu ile yerdim. fli-
tenler benden soruyordular; ben de derdim: Bu karnca
ve ar milletleri cumhuriyetçidirler. O cumhuriyetperver-
liklerine hürmeten, taneleri karncalara verirdim.
Sonra dediler:
Sen Selef-i Salihîne muhalefet ediyor-
sun.
Cevaben diyordum:
Hulefa-i Raflidîn; her biri hem
halife, hem reis-i cumhur idi. Sddk- Ekber (r.a.), Afle-
re-i Mübeflflereye ve Sahabe-i Kirama elbette reis-i cum-
hur hükmünde idi. Fakat, manasz isim ve resim de¤il,
belki hakikat-i adaleti ve hürriyet-i fleriyeyi taflyan ma-
na-i dindar cumhuriyetin reisleri idiler.
flte ey müddeiumumî ve mahkeme azalar! Elli sene-
den beri, bende bulunan bir fikrin aksiyle beni ittiham
ediyorsunuz. E¤er lâik cumhuriyet soruyorsanz; ben bi-
liyorum ki, lâik manas bîtaraf kalmak, yani hürriyet-i
vicdan düsturuyla dinsizlere ve sefahatçlara iliflmedi¤i gi-
bi, dindarlara ve takvaclara da iliflmez bir hükûmet telâk-
ki ederim. On senedir flimdi yirmi sene oluyor Hayat-
siyasiye ve içtimaiyeden çekilmiflim. Hükûmet-i cumhu-
riye ne hâl kesp etti¤ini bilmiyorum. Eliyazübillâh, e¤er
aks:
ters, karflt, zt.
Aflere-i Mübeflflere:
Cennetle
müjdelenen on Sahabî. (Hz. Ebu
Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz.
Ali, Hz. Abdurrahman bin Avf, Hz.
Übeyde bin Cerrah, Hz. Said Bin
Zeyd, Hz. Saad bin Ebi Vakkas, Hz.
Ubeydullah bin Talha, Hz. Zübeyr
ibnü'l-Avvam.).
aza:
bir kurulufla mensup, üye.
bîtaraf:
tarafsz.
cevaben:
cevap olarak, karfllk
fleklinde.
cumhuriyet:
siyasî mekanizmas
seçimle kurulan, adalet ve huku-
kun üstünlü¤üyle temel hak ve
hürriyetleri sa¤lamay amaçlayan
idare flekli.
cumhuriyetperverlik:
cumhuri-
yetçilik, cumhuriyetçi olan.
dindar:
dinî kaidelere hakkyla ri-
ayet eden, dininin emirlerini yeri-
ne getiren, mütedeyyin.
düstur:
kanun, kaide, kural, pren-
sip, esas.
elbette:
kesinlikle, mutlaka, flüp-
hesiz.
el-iyazü billâh:
Allah'a s¤ndk,
Allah'a s¤nrm, Allah'a s¤nrz,
Allah esirgesin, Allah korusun !.
fikir:
düflünme, düflünce.
hakikat- adâlet:
adâletin esas,
asl.
hâlî:
tenha, bofl, ssz.
halife:
Hz. Muhammed'in vekili
olarak Müslümanlarn yöneticisi
olan kimse.
hayat- siyasiye ve içtimaiye:
si-
yasî ve sosyal hayat.
hulâsa:
ksaca, sözün ksas.
Hulefa-y Raflidin:
do¤ru yolda
olan dört büyük halife. Hz. Ebu
Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz.
Ali.
hükmünde:
yerinde.
hükümet:
devlet.
hükümet-i cumhuriye:
cumhuri-
yet hükümeti. cumhuriyet idare-
si.
hürmeten:
hürmet olsun diye.
hürriyet-i fler'iye:
dinî hürriyet.
hürriyet-i vicdan:
vicdan hürri-
yeti
:
.
inziva:
bir köfleye çekilme, tek
baflna yaflama, dünya ifllerinden
vaz geçme, dünyadan el-etek
çekme.
ispat:
delil ve flahit göstererek
do¤ruyu ortaya koyma, do¤ruyu
delillerle gösterme.
ittiham:
suç altnda bulunma,
töhmetli olma, töhmet altnda ol-
ma.
kesb:
elde etme, kazanma.
lâik:
dünya ifllerini din ifllerin-
den ayran, din ifllerini devlet
ifllerine karfltrmayan, lâdinî,
seküler.
mana:
anlam.
mana-y dindar:
dindar ma-
na (da), dindar anlam (da).
muhalefet:
birinin düflüncesi-
ne zt düflüncede bulunma,
karfl koyma, bir düflünce, fiil
veya harekete karfl durma.
müddeiumumî:
savc.
reis:
bafl, baflkan, âmir, bir
toplulu¤un en üst idarecisi.
reisicumhur:
halkn reisi,
cumhurbaflkan.
Sahabe-i Kiram:
cömert, fle-
ref sahibi, soyu temiz Saha-
beler.
sefahat:
yasak fleylere, zevk
ve e¤lenceye aflr derecede
düflkünlük.
Selef-i Salihîn:
Ehl-i Sünnet
ve Cemaatin ilk rehberleri ve
Ashap ile Tabiînin ileri gelen-
leri ile Tebe-i Tâbiînden olan
Müslümanlar.
Sddk- Ekber:
en büyük
do¤rulayc.
takva:
Allah'tan korkma, Al-
lah korkusuyla dinin yasak
etti¤i fleylerden kaçnma, Al-
lah'n emirlerini tutup azabn-
dan korunma, Allah'n yasak-
larndan kaçnmada azamî ti-
tizlik gösterme.
tarihçe-i hayat:
bir kimsenin
hayatn anlatan kitap.
telâkki:
anlama, anlayfl, gö-
rüfl.
626 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
D
ENZL
H
AYATI