Tarihçe-i Hayat - page 618

etti. Biz de,
1
p
Qn
ón
µ
r
dG n
øp
e n
øp
en
G p
Qr
ón
? r
dÉp
H n
øn
e'
G r
øn
e
düstur-i kud-
sîyi kendimize rehber edip, her bir s›k›nt›lar›n›z› sab›rla
karfl›layaca¤›z, diye azmettik.
Mevkuf
Said Nursî
è‚
2
o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
Zaman-› Saadetten flimdiye kadar cari bir âdet-i ‹slâ-
miyeye ittibaen Risale-i Nur’un hususî menbalar› olan
yüzer ayat-› meflhureyi büyük bir en’am gibi Hizb-i
Kur’ânî yapt›¤›m›z›, “Dinde tahrifat yap›yor” diye mu-
aheze etmifller.
Hem, bir sene cezas›n› çekti¤im ve mahrem tutulan ve
zab›tnamede kaydedildi¤i gibi odun y›¤›nlar› alt›ndan ç›-
kar›lan Tesettür Risalesiyle bu sene yaz›lm›fl ve neflredil-
mifl gibi, bizi ittiham etmek ister.
Hem, Ankara’da hükûmetin riyasetinde bulunan biri-
sine (Mustafa Kemal’e) söyledi¤im itirazlara ve a¤›r söz-
lere mukabele etmeyip sükût eden ve o öldükten sonra
onun yanl›fl›n› gösteren bir hakikat-i hadisiyeyi beyan-
daki f›trî ve lüzumlu ve küllî ve mahrem tenkitlerim, me-
dar-› mes’uliyet yap›lm›fl. Ölmüfl alâkas› kesilmifl bir flah-
s›n hat›r› nerede; hükûmetin ve milletin bir hat›ras› ve
âdet-i ‹slâmiye:
‹slâmî âdet, ge-
lenek ve kaideler.
alâka:
ilgi, iliflki. ba¤.
ayat-› meflhure:
meflhur ayetler,
deliller, herkesçe malûm olan, bi-
linen ayetler, deliller.
azm:
kas›t, niyet.
beyan:
anlatma, aç›k söyleme,
bildirme, izah.
cari:
kullan›lan.
düstur-i kudsî:
mukaddes düs-
tur, prensip.
emin:
emniyet sahibi, korkusuz.
f›trî:
tabiî, yarat›l›fltaki, do¤ufltan
olan.
hakikat-› hadîsiye:
hadise ait
olan hakikat, hadisin ifade etmek
istedi¤i as›l fley.
hat›r:
gönül, kalp, his.
hat›ra:
an›.
hizb-i Kur'ân:
Kur'ân ayetlerin-
den bir k›sm›n›n bir araya getiril-
mifl hâli.
hususî:
özel.
hükümet:
yönetim.
iman:
inanma, inanç, itikat, tas-
dik.
itiraz:
bir fikri, hükmü veya duru-
mu kabul etmeyip çürütmeye
kalk›flma, karfl› ç›kma, karfl› dur-
ma.
ittibaen:
tâbi olarak, ittiba ede-
rek, uyarak, yolundan giderek.
ittiham:
suç alt›nda bulunma,
töhmetli olma, töhmet alt›nda ol-
ma.
kader:
Cenab-› Hakk›n ezelî ilmi
ile, kâinatta olmufl ve olacak bü-
tün fleylerin varl›k ve yoklu¤unu,
geçmifl ve gelece¤ini bilmesi.
kayd:
yaz›ya geçirme, deftere
yazma.
keder:
tasa, kayg›, gam, ac›, hü-
zün.
kusur:
eksiklik, noksan.
küllî:
külle ilgili, bütüne ait, umu-
mî, bütün, hepsi.
mahrem:
herkesçe bilinmemesi
gereken.
medar-› mes'uliyet:
sorumluluk
sebebi.
menba:
kaynak, her hangi bir fle-
yin ç›kt›¤› yer.
mevkuf:
tevkif edilmifl, tutulmufl,
zanl› olarak hapsedilmifl, tutuklu.
muaheze:
tenkit, itiraz, k›nama,
tariz.
mukabele:
karfl›l›k verme, karfl›-
lama.
1.
Kim kadere iman ederse, kederden emin olur.
2.
Allah'›n ad›yla. Onu her türlü kusur ve noksanl›ktan tenzih ederiz.
618 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
D
EN‹ZL‹
H
AYATI
neflr:
da¤›tma, yayma, saç-
ma, serpme.
noksan:
eksiklik, azl›k, tam
olmay›fl.
rehber:
yol gösteren, k›lavuz,
delil.
riyaset:
reislik, bafll›k, bafl ol-
ma, baflkanl›k.
sab›r:
bafla gelen üzücü olay-
lara, belâ ve âfetlere veya bir
haks›zl›¤a katlanma, taham-
mül göstererek Allah'a tevek-
kül edip s›k›nt›lara gö¤üs ger-
me.
sevk:
önüne kat›p sürme,
öne, ileri sürme, gönderme.
sükût:
susma.
tahrifat:
tahrifler, bozmalar,
de¤ifltirmeler, kalem oynat-
malar.
tenkit:
elefltirme.
tenzih:
Allah'› flan›na lây›k ol-
mayan fleylerden, her türlü
eksik ve noksandan uzak ve
yüce tutma, münezzeh say-
ma.
zab›tname:
zab›t k⤛d›, tuta-
nak.
Zaman-› Saadet:
Asr-› saadet
dönemi.
1...,608,609,610,611,612,613,614,615,616,617 619,620,621,622,623,624,625,626,627,628,...1390
Powered by FlippingBook