musahhar ve muvazzaft›rlar. Takdis, tekbir, tahmit, tehlil
ile, küre-i arz› bir zikirhane-i azam, bu kâinat› bir mes-
cid-i ekber hükmünde göstermifller.
Yâ Rabbi ve yâ Rabbe's-Semavati ve'l-Aradin!
Yâ Hâl›kî ve yâ Hâl›k-› Küll-i fiey!
Gökleri y›ld›zlar›yla, zemini müfltemilât›yla ve bütün
mahlûkat› bütün keyfiyat›yla teshir eden kudretinin ve
iradetinin ve hikmetinin ve hâkimiyetinin ve rahmetinin
hakk› için, nefsimi bana musahhar eyle! Ve matlûbumu
bana musahhar k›l! Kur’ân’a ve imana hizmet için, in-
sanlar›n kalplerini Risale-i Nur’a musahhar yap! Ve bana
ve ihvan›ma, iman-› kâmil ve hüsn-i hatime ver! Hazret-i
Mûsa Aleyhisselâma denizi ve Hazret-i ‹brahim Aleyhis-
selâma atefli ve Hazret-i Davud Aleyhisselâma da¤›, de-
miri ve Hazret-i Süleyman Aleyhisselâma cinni ve insi ve
Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâma flems ve
kameri teshir etti¤in gibi, Risale-i Nur’a kalpleri ve ak›l-
lar› musahhar k›l! Ve beni ve Risale-i Nur talebelerini,
nefis ve fleytan›n flerrinden ve kabir azab›ndan ve Ce-
hennem ateflinden muhafaza eyle ve Cennetü’l-Firdevs-
te mes’ut k›l! min, âmin, âmin!
1
o
º«/
µn
ër
dG o
º«/
?n
©r
dG n
âr
fn
G n
?s
fp
G Én
æn
àr
ªs
?n
Y Én
e s
’p
G Én
æn
d n
ºr
?p
Y n
’ n
?n
fÉn
ër
Ño
°S
2
Ú/
ªn
dÉn
©r
dG u
Ün
Q ! o
ór
ªn
ër
dG p
¿n
G r
ºo
¡j'
ƒr
Yn
O o
ôp
N'
Gn
h
讂
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 609
K
ASTAMONU
H
AYATI
celtme.
hikmet:
belirli gayelere yönelik,
faydal›, anlaml› ve yerli yerinde
olufl.
hükmünde:
yerinde, de¤erinde.
hüsn-i hatime:
iman ile ahirete
gitmek, kelime-i flehadet söyle-
yerek ölmek.
ihvan:
kardefller.
iman-› kâmil:
tam ve mükemmel
iman.
iradet:
irade, istek, dileme.
keyfiyat:
nitelikler.
kudret:
Allah'›n bütün varl›¤› çev-
releyen ezelî kuvveti.
küre-i arz:
arz küresi, yer yuvar-
la¤›, dünya, yer küre.
mahlûkat:
yarat›lm›fllar, yarat›k-
lar, Allah taraf›ndan yarat›lanlar.
matlûp:
istek, arzu.
mescit-i ekber:
en büyük mescit.
mesut:
saadetli, bahtl›, bahtiyar,
kutlu.
minnet:
iyili¤e karfl› duyulan flü-
kür hissi.
musahhar:
boyun e¤en, emir al-
t›na giren.
muvazzaf:
vazifelendirilmifl, ken-
disine görev verilmifl, vazifeli.
müfltemilât:
flümulünde olan
fleyler, içinde bulunanlar, teferru-
at, müfltemilât.
Rab:
besleyen, yetifltiren, verdi¤i
nimetlerle mahlûkat› ›slah ve ter-
biye eden Allah.
Rabbe's-Semavati ve'l-Aradin:
göklerin ve yerlerin sahibi olan
Allah.
Rabbi:
benim Rabbim, Allah'›m.
rahmet:
Allah'›n kullar›n› esirge-
mesi, onlara ac›y›p ba¤›fllamas›,
onlara maddî ve manevî nimetler
vermesi.
Rabbü'l-Enbiyâ ve's-S›dd›kin:
peygamberlerin ve do¤ruluk sa-
hibi büyük zatlar›n Rabbi.
flükür:
görülen bir iyili¤e karfl›l›k
hoflnutluk, memnunluk ve min-
nettarl›k ifade etme, teflekkür.
tahmit:
elhamdülillâh deme, bü-
tün övgünün ve hamdin yaln›z
Allah'a ait oldu¤unu söyleme.
takdis:
Allah'›n hamde ve övül-
meye lây›k oldu¤unu bildirme,
Allah'› her türlü kusur ve noksan-
l›klardan tenzih etme.
tehlil:
Allah'dan baflka ilâh olma-
d›¤›n› ifade etme.
tekbir:
Ululama, yüceltme.
tenzih:
Allah'› flan›na lây›k olma-
yan fleylerden, her türlü eksik ve
noksandan uzak ve yüce tutma,
münezzeh sayma.
teshir:
emri alt›na alma, emrine
itaat ettirme, boyun e¤dirme.
zikirhane-i azam:
çok büyük zi-
kir yeri
1.
Seni her türlü kusur ve noksanl›ktan tenzih ederiz. Senin bize ö¤retti¤inden baflka bizim
bilgimiz yoktur. fiüphesiz Alîm (herfleyi hakk›yla bilen) ve Hakîm (her ifli hikmetle yapan)
ancak sensin. (Bakara Suresi: 32.)
2.
Dualar› ise flu sözlerle sona erer: “Ezelden ebede kadar, her türlü hamd ve övgü, flükür ve
minnet Âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.” (Yunus Suresi: 10.)
âlem:
dünya, cihan.
azap:
eziyet, iflkence.
Cennetülfirdevs:
Firdevs Cen-
neti.
cin:
gözle görünmez, lâtif ci-
simlerden ibaret bir yarat›k.
ebed:
sonu olmayan gelecek
zaman, sonsuzluk, daimîlik.
ezel:
bafllang›c› olmayan geç-
mifl zaman, öncesizlik, ebedin
z›dd›.
hâkimiyet:
hâkim olufl, hâ-
kim olma hâli, hükmedifl, hâ-
kimlik, egemenlik.
Hâl›k:
yoktan yaratan, her
fleyi yoktan var eden, yarat›-
c›.
Hâl›k-› Külli fiey:
kâinatta
mevcut olan her fleyin yarat›-
c›s›, Allah.
hamd:
methetme, övme, yü-