Tarihçe-i Hayat - page 607

adedince, zevkî olan mizanc›klar ile teçhiz ettiren hik-
met-i kudsiyenin her bir fleye flümulüne; hem, bu dünya-
da numuneleri görülen celâlî ve cemalî isimlerinin tecel-
lileri, daha parlak bir surette ebedü’1-âbâdda devam
edece¤ine; ve bu fânî âlemde numuneleri müflahede edi-
len ihsanat›n›n daha flaflaal› bir surette dâr-› saadette is-
timrar›na ve bekas›na; ve bu dünyada onlar› gören müfl-
taklar›n ebedde dahi refakatlerine ve beraber bulunmala-
r›na bilicma, bilittifak flahadet ve delâlet ve iflaret ederler.
Hem, yüzer mu’cizat-› bâhiresine ve âyât-› kat›as›na
istinaden, baflta Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm
ve Kur’ân-› Hakîm’in olarak, bütün ervah-› neyyire asha-
b› olan enbiyalar ve kulûb-i nuraniye aktab› olan evliya-
lar ve ukul-i münevvere erbab› olan asfiyalar, bütün su-
huf ve kütüb-i mukaddesede Senin çok tekrar ile etti¤in
vaadlerine ve tehditlerine istinaden; ve Senin, kudret ve
rahmet ve inayet ve hikmet ve celâl ve cemalin gibi kud-
sî s›fatlar›na ve fle’nlerine ve izzet-i celâline ve saltanat-›
rububiyetine itimaden ve keflfiyat ve müflahedat ve ilmel-
yakîn itikatlar›yla, saadet-i ebediyeyi cin ve inse müjdeli-
yorlar. Ve ehl-i dalâlet için Cehennem bulundu¤unu ha-
ber verip ilân ediyorlar ve iman edip flahadet ediyorlar.
Ey Kadîr-i Hakîm! Ey Rahman-› Ra-
hîm! Ey Sad›ku'l-Va'di'l-Kerîm! Ey izzet ve
azamet ve celâl sahibi Kahhar-› Zülcelâl!
Bu kadar sad›k dostlar›n› ve bu kadar vaadlerini ve bu
kadar s›fât ve fluunat›n› tekzip edip, saltanat-› rububiyetinin
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 607
K
ASTAMONU
H
AYATI
itimaden:
güvenerek.
izzet:
de¤er, itibar, fleref, yücelik.
izzet-i celâl:
büyüklü¤ün ve yü-
celi¤in haysiyet ve flerefi.
Kadîr-i Hakîm:
her fleyi hikmetle
yaratan ve her fleye kudreti ye-
ten, Allah.
Kahhar-› Zülcelâl:
kay›ts›z, flart-
s›z galip ve her an kahretmeye
gücü yeten büyüklük sahibi, Al-
lah.
keflfiyat:
evliyan›n, Allah'›n ilham
etmesiyle gösterdikleri gaybla il-
gili s›rlar, manevî s›rlar, keflifler.
kudsî:
mukaddes, kutlu.
kulûb-i nuraniye:
nurlu kalpler.
Kur'ân-› Hakîm:
her ayet ve su-
resinde say›s›z hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur'ân.
kütüb-i mukaddese:
mukaddes
kitaplar (Tevrat, Zebur, ‹ncil ve
Kur'ân-› Kerîm).
mizan:
ölçü.
mu'cizat-› bâhire:
apaç›k mu’ci-
zeler.
müflahedat:
gözlemler.
müflahede:
bir fleyi gözle görme,
seyrederek anlama, seyretme.
müfltak:
ifltiyakl›, arzulu.
numune:
örnek, misal.
Rahman-› Rahîm:
rahman ve Ra-
him olan Allah.
rahmet:
Allah'›n kullar›n› esirge-
mesi, onlara ac›y›p ba¤›fllamas›,
onlara maddî ve manevî nimetler
vermesi, onlar›n günahlar›n› sil-
mesi.
refakat:
refiklik, arkadafll›k, yol-
dafll›k, yol arkadafll›¤›.
Resul-i Ekrem:
çok cömert, ke-
rîm olan peygamber, Hz. Muham-
med (a.s.m.).
saadet-i ebediye:
zevalsiz, sonu
olmayan mutluluk, sonsuz mut-
luluk.
Sâd›ku'l-Va'di'l-Kerîm:
vaadinde
sad›k ve cömertlik sahibi olan Al-
lah.
saltanat-› rububiyet:
kâinat› ter-
biye ve idare edici olan Allah'›n
saltanat›.
suhuf:
sahifeler fleklinde baz›
peygamberlere gönderilen ‹lâhî
emirler.
flahadet:
flahitlik, tan›kl›k.
flaflaa:
gösterifl, debdebe.
fle'n:
hâl, keyfiyet, durum, özellik,
yap›, istidat.
flümul:
içine alma, kaplama, iha-
ta etme, havi olma.
tecelli:
görünme, ortaya ç›kma.
techiz:
cihazlama, donatma.
tehdit:
gözda¤› verme, birisini
korkutma, birinin gözünü korkut-
ma, korku verme, gözda¤›.
ukul-i münevvere:
ayd›n ak›llar.
vaat:
söz verme.
aktap:
sahipler, efendiler,
azizler.
ashap:
arkadafllar.
ayat-› kat›a:
kesin deliller.
azamet:
büyüklük, ululuk.
beka:
kal›c›l›k, devaml›l›k, sa-
bit olmak.
bilicma:
icma ile, birden, itti-
fakla, fikir birli¤iyle.
bilittifak:
ittifakla, birleflerek.
celâl:
nihayet derecede bü-
yüklük, azamet, ululuk.
cemal:
güzellik, iç ve d›fl gü-
zelli¤i.
dâr-› saadet:
saadet, mutlu-
luk yeri, Cennet.
delâlet:
delil olma, gösterme.
ebed
:
sonu olmayan gelecek
zaman, sonsuzluk, daimîlik.
ebedülâbâd:
ebedlerin ebedî,
tükenmez, ebedî hayat, son-
suzluk.
ehl-i dalâlet:
dalâlet ehli.
enbiya:
peygamberler.
ervah-› neyyire:
nur saçan
ruhlar.
fânî:
muvakkat, geçici.
hikmet:
gaye, fayda, anlaml›
ve yerli yerinde olufl.
hikmet-i kudsiye:
kusursuz
ve eksiksiz hikmet.
ihsanat:
iyilikler, ba¤›fllar,
yard›mlar, nimetler, lütuflar.
ilmelyakîn:
yakîn ile bilme,
bir fleyi ilim ve delil ile kesin
olarak bilme, tan›ma, kabul
etme.
inayet:
yard›m, ihsan, lütuf.
ins:
insan, befler, Âdemo¤lu.
istimrar:
sürme, sürüp gitme.
istinaden:
dayanarak.
itikat:
inanma, kesin inan›fl.
1...,597,598,599,600,601,602,603,604,605,606 608,609,610,611,612,613,614,615,616,617,...1390
Powered by FlippingBook