Tarihçe-i Hayat - page 604

san›n kuvveti ve galebesi için de¤il, belki f›traten insan›n
zaaf› ve aczi için rahmet taraf›ndan ona musahhar ol-
mufllar. Ve lisan-› hâl ve lisan-› kàl ile Sâni’lerini ve
Ma’budlar›n› kusurdan, flerikten takdis ve nimetlerine flü-
kür ve hamd ederek, her biri ibadet-i mahsusas›n› yap›-
yorlar.
Ey fliddet-i zuhurundan gizlenmifl ve ey aza-
met-i kibriyas›ndan perdelenmifl olan Zat-›
Akdes!
Bütün zîruhlar›n tesbihat›yla Seni takdis etmek niyet
edip,
1
x
»n
M m
Ar
Àn
T s
?`o
c
p
AÉn
ªr
dG n
øp
e n
?n
©n
L r
øn
e Én
j n
?n
fÉn
ër
Ñ°o
S
diyorum.
Yâ Rabbe'l-lemin, yâ ‹lâhe'l-Evveline
ve'l-hirin, yâ Rabbe's-Semavati ve'l-Aradin!
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm›n talimiyle ve
Kur’ân-› Hakîmin dersiyle anlad›m ve iman ettim ki:
Nas›l sema, feza, arz, ber ve bahr, flecer, nebat, hay-
van, efrad›yla, eczas›yla, zerrat›yla Seni biliyorlar, tan›-
yorlar ve varl›¤›na ve birli¤ine flahadet ve delâlet ve ifla-
ret ediyorlar. Öyle de, kâinat›n hulâsas› olan zîhayat ve
zîhayat›n hulâsas› olan insan ve insan›n hulâsas› olan en-
biya, evliya, asfiyan›n hulâsas› olan kalplerin ve ak›llar›n
müflahedat ve keflfiyat ve ilhamat ve istihracatla yüzer ic-
ma ve yüzer tevatür kuvvetinde bir kat’iyetle Senin vü-
cub-i vücuduna ve Senin vahdaniyet ve ehadiyetine fla-
hadet edip ihbar ediyorlar, mu’cizat ve keramat ve yakî-
nî bürhanlar›yla haberlerini ispat ediyorlar.
azamet-i kibriya:
haflmetin, aza-
metin, celâlin büyüklü¤ü.
bahir:
deniz.
ber:
kara, yer.
bürhan:
delil, ispat, tan›k, hüccet.
delâlet:
delil olma, gösterme.
ecza:
cüz'ler, parçalar, k›s›mlar.
efrat:
bireyler.
ehadiyet:
Allah'›n her bir fleyde
birli¤inin tecelli etmesi, Allah'›n
birli¤i.
enbiya:
nebiler, peygamberler.
evliya:
keramet sahibi olanlar,
erenler, velîler, ulular.
f›traten:
f›trî olarak, yarat›l›fltan,
yarat›l›fl itibariyle.
hamd:
methetme, övme.
hulâsa:
bir fleyin özü, esas›, temel
k›sm›.
ibadet-i mahsusa:
kendine has
ibadet.
icma:
fikir birli¤i, toplanma.
‹lâhe'l-Evveline ve'l-Âhirin:
bafl-
takilerin ve sondakilerin ilâh› olan
Allah.
ilhamat:
ilhamlar, gönle do¤ma-
lar, kalbe gelmeler.
istihracat:
bir fleyden bir fley ç›-
karmalar, sonuç ç›karmalar, ma-
na ç›karmalar.
keramat:
kerametler, ermifllerin,
velîlerin ola¤anüstü söz ve hâlle-
ri.
keflfiyat:
evliyan›n, Allah'›n ilham
etmesiyle gösterdikleri gaybla il-
gili s›rlar, manevî s›rlar, keflifler.
lisan-› hâl:
hâl dili, bir fleyin duru-
flu ve görünüflü ile bir mana ifade
etmesi.
lisan-› kàl:
söz ile anlat›lan mana,
konuflma dili.
ma’bud:
kendisine ibadet olunan,
tap›n›lan, kulluk edilen.
mu'cizat:
mu'cizeler.
musahhar:
boyun e¤en.
müflahedat:
gözlemler.
nebat:
bitki.
Rabbülâlemîn:
âlemlerin Rabbi,
bütün âlemleri idare ve terbiye
eden Allah.
Rabbe's-Semavati ve'l-Aradin:
yerlerin ve göklerin Rabbi olan
Allah.
rahmet:
Allah'›n kullar›n› esirge-
mesi, onlara ac›y›p ba¤›fllamas›.
Resul-i Ekrem:
çok cömert, ke-
rîm olan peygamber, Hz. Muham-
med (a.s.m.).
Sâni:
her fleyi sanatl› olarak yara-
tan Allah.
flecer:
a¤aç.
flerik:
ortak, hissedar.
fliddet-i zuhur:
görünmenin, aç›-
¤a ç›kman›n, aç›kta olman›n flid-
det ve derecesi.
takdis:
Allah'›n hamde ve övül-
meye lây›k oldu¤unu bildirme,
Allah'› her türlü kusur ve noksan-
1. Ey her canl› fleyi sudan yaratan, Seni her türlü kusur ve noksanl›ktan tenzih ederiz! (Dua:
Enbiya Suresi 30. ayetten iktibas.)
604 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
K
ASTAMONU
H
AYATI
l›klardan tenzih etme.
tenzih:
Allah'› flan›na lây›k ol-
mayan fleylerden, her türlü ek-
sik ve noksandan uzak ve yü-
ce tutma, münezzeh sayma.
tesbihat:
Cenab-› Hakk›n bü-
tün noksan s›fatlardan uzak
ve bütün kemal s›fatlara sahip
oldu¤unu ifade eden sözler.
tevatür:
bir hadis-i flerif'in,
yalan söylemelerini akl›n ka-
bullenemeyece¤i kadar say›
ve sa¤laml›ktaki bir topluluk
taraf›ndan aktar›lmas›, riva-
yet edilmesi.
vahdaniyet:
Allah'›n birli¤i ve
varl›¤›, Allah'›n bir oluflu.
vücub-i vücut:
Allah'›n varl›-
¤›n›n zorunlu oluflu, var ol-
mak için bir sebebe muhtaç
olmamas›.
yakinî:
yakine ait, kat'î, flüp-
he edilmeyecek bilgiye ait.
Zat-› Akdes:
en mukaddes
zat, her türlü kusur ve nok-
sandan uzak ve pak olan zat.
zerrat:
zerreler, atomlar.
zîhayat:
hayat sahibi.
zîruh:
ruh sahibi, ruhlu, canl›,
hayattar.
1...,594,595,596,597,598,599,600,601,602,603 605,606,607,608,609,610,611,612,613,614,...1390
Powered by FlippingBook