Tarihçe-i Hayat - page 596

yüzlerini ve içlerini muntazam eflcar ve nebatat ve made-
niyatla doldurmak ve muhtaçlara teshir etmek cihetiyle,
Senin rahmetinin hadsiz geniflli¤ine ve hâkimiyetinin ni-
hayetsiz vüs’atine delâlet; ve toprak tabakat› içinde gizli
ve karanl›k ve kar›fl›k bulundu¤u hâlde, bilerek, görerek,
flafl›rmayarak, intizamla, hacetlere göre ihzar edilmele-
riyle, Senin her fleye taallûk eden ilminin ihatas›na ve
her bir fleyi tanzim eden hikmetinin bütün eflyaya flümu-
lüne ve ilâçlar›n ihzarat› ve madenî maddelerin iddihara-
t›yla, rububiyetinin rahîmâne ve kerîmâne olan tedabiri-
nin, mehasinine ve inayetinin ihtiyatl› letaifine pek zâhir
bir surette iflaret ve delâlet ederler.
Hem, bu dünya han›nda misafir yolcular için, koca
da¤lar› levaz›matlar›na ve istikbaldeki ihtiyaçlar›na mun-
tazam ihtiyat deposu ve cihazat ambar› ve hayata lüzumu
olan çok definelerin mükemmel mahzeni olmak cihetin-
de iflaret, belki delâlet, belki flahadet eder ki, bu kadar ke-
rîm ve misafirperver ve bu kadar hakîm ve flefkatperver
ve bu kadar kadîr ve rububiyetperver bir Saniin, elbette
ve her hâlde, çok sevdi¤i o misafirleri için, ebedî bir
âlemde, ebedî ihsanat›n›n ebedî hazineleri vard›r. Bura-
daki da¤lara bedel, orada y›ld›zlar o vazifeyi görürler.
Ey Kadir-i Küll-i fiey!
Da¤lar ve içindeki mahlûklar Senin mülkünde ve Se-
nin kuvvet ve kudretinle ve ilim ve hikmetinle musahhar
ve müdahhard›rlar. Onlar› bu tarzda tavzif ve teshir eden
Hâl›k›n› takdis ve tesbih ederler.
ambar:
eflya saklanan yer.
cihazat:
cihazlar, lüzumlu aletler,
azalar, organlar.
delâlet:
delil olma, gösterme.
ebedî:
sonu olmayan, sürekli, hiç
son bulmayacak flekilde süren.
elbette:
kesinlikle, mutlaka, flüp-
hesiz.
eflcar:
a¤açlar.
hacet:
ihtiyaç, lüzum, muhtaçl›k.
hakîm:
her fleyi bir maksatla uy-
gun ve hikmetle yaratan, hikmet
sahibi Allah.
hâkimiyet:
hâkim olufl, hükme-
difl, hâkimlik, egemenlik.
Hâl›k:
yoktan yaratan, her fleyi
yoktan var eden, yarat›c›.
hikmet:
belirli gayelere yönelik,
faydal›, anlaml› ve yerli yerinde
olufl.
iddiharat:
biriktirmeler, toplama-
lar, saklamalar.
ihata:
bir fleyin etraf›n› çevirme,
sarma, kuflatma.
ihsanat:
ihsanlar, iyilikler, ba¤›fl-
lar, yard›mlar, nimetler, lütuflar.
ihtiyat:
sak›nma, tedbirli, tedarik-
li bulunma.
ihzar:
haz›r etme, haz›rlama.
ihzarat:
haz›rl›klar, haz›rlanmalar.
inayet:
yard›m, ihsan, lütuf.
intizam:
düzgün olma, düzgün
dizilme, düzgünlük, tertipli olma.
istikbal:
gelecek, gelecek zaman,
ati.
kadîr:
kudret sahibi olan ve her
fleye gücü yeten Allah.
Kadîr-i Küll-i fiey:
her fleye gücü
yeten sonsuz kudret sahibi, Allah.
kerîm:
yaratt›klar›na karfl›l›k bek-
lemeden ba¤›flta bulunan, kullar›-
na nimetler ihsan eden, günahla-
r› örten Allah.
kerîmane:
kerîm olan, kerem sa-
hibine yak›fl›r surette, kerîmce,
cömertçe, bol ihsan ve ikram ile.
kudret:
Allah'›n bütün varl›¤› çev-
releyen ezelî kuvveti.
letaif:
güzellikler, incelikler.
levaz›mat:
lüzumlu maddeler, ih-
tiyaç maddeleri, lâz›m olan fley-
ler.
madenî:
madenle alâkal›.
madeniyat:
madenler.
mahzen:
içinde eflya saklanacak
yer.
mehasin:
güzellikler, hüsünler,
iyilikler.
misafirperver:
misafirden hoflla-
nan, misafire iyi muamele eden,
konuksever.
muntazam:
derli-toplu, düzenli.
musahhar:
boyun e¤en, emir al-
t›na giren.
müdahhar:
iddihar olunmufl, y›-
¤›lm›fl.
mükemmel:
güzel, âlâ, harika.
nebatat:
bitkiler.
596 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
K
ASTAMONU
H
AYATI
rahimane:
rahim olarak, mer-
hamet ederek, merhametli
olarak.
rahmet:
Allah'›n kullar›n› esir-
gemesi, onlara ac›y›p ba¤›flla-
mas›, onlara maddî ve mane-
vî nimetler vermesi, onlar›n
günahlar›n› silmesi.
rububiyet:
Rabl›k, ilâhl›k.
rububiyetperver:
ihtiyaca
cevap vermeyi ve terbiye et-
meyi seven.
Sâni:
her fleyi sanatl› olarak
yaratan Allah.
flefkatperver:
flefkat etmeyi
seven, flefkat eder.
flümul:
içine alma, kaplama,
ihata etme, havi olma.
taallûk:
münasebet, rab›ta.
tabakat:
tabakalar.
takdis:
Allah'›n hamde ve
övülmeye lây›k oldu¤unu bil-
dirme, Allah'› her türlü kusur
ve noksanl›klardan tenzih et-
me.
tavzif:
vazifelendirme, görev-
lendirme, ifle alma, ifl verme.
tedâbîr:
tedbirler, önlemler,
çareler, yollar.
tesbih:
Allah'› bütün kusur ve
noksan s›fatlardan uzak tut-
ma, Sübhanallah deme, Ce-
nab-› Hakk› (c.c.) flan›na lây›k
ifadelerle anma, Allah'a söz,
ifl, davran›fl ve kalple içten
ibadet etme.
teshir:
emri alt›na alma, em-
rine itaat ettirme, boyun e¤-
dirme.
vüs'at:
zenginlik, kuvvetlilik.
zahir:
aç›k, belli, meydanda.
1...,586,587,588,589,590,591,592,593,594,595 597,598,599,600,601,602,603,604,605,606,...1390
Powered by FlippingBook