Evet, da¤lardaki tafllarn envandan ve muhtelif hasta-
lklara ilâç olan maddelerin aksamndan ve zîhayata, hu-
susan insanlara çok lâzm ve çok mütenevvi olan made-
niyatn ecnasndan ve da¤lar, sahralar çiçekleriyle süs-
lendiren ve meyveleriyle flenlendiren nebatatn esnafn-
dan hiçbirisi yoktur ki, tesadüfe havalesi mümkün olma-
yan hikmetleriyle, intizamyla, hüsn-i hilkatiyle, faidele-
riyle, hususan madeniyatn tuz, limon tuzu, sülfato ve
flap gibi, sureten birbirine benzemekle beraber, tatlarnn
fliddet-i muhalefetiyle ve bilhassa nebatatn basit bir top-
raktan, çeflit çeflit envalaryla, ayr ayr çiçek ve meyve-
leriyle, nihayetsiz kadîr, nihayetsiz hakîm, nihayetsiz ra-
hîm ve kerîm bir Saniin vücub-i vücuduna bedahetle fla-
hadet ettikleri gibi, heyet-i mecmuasndaki vahdet-i ida-
re ve vahdet-i tedbir ve menfle ve mesken ve hilkat ve sa-
natça beraberlik ve birlik ve ucuzluk ve kolaylk ve çok-
luk ve yaplmakta çabukluk noktalarndan, o Saniin vah-
detine ve ehadiyetine flahadet ederler.
Hem nasl ki, da¤larn yüzünde ve karnndaki masnu-
lar, zeminin her tarafnda, her bir nevi ayn zamanda, ay-
n tarzda, yanlflsz, gayet mükemmel ve çabuk yaplma-
lar ve bir ifl bir ifle mâni olmadan, sair neviler ile bera-
ber karflk iken karfltrmakszn icatlar, Senin rububiye-
tinin haflmetine ve hiçbir fley ona a¤r gelmeyen kudre-
tinin azametine delâlet eder. Öyle de, zeminin yüzünde-
ki bütün zîhayat mahlûklarn hadsiz hacetlerini, hatta
mütenevvi hastalklarn, hatta muhtelif zevklerini ve ay-
r ayr ifltihalarn tatmin edecek bir surette, da¤larn
TARHÇE- HAYATI
| 595
K
ASTAMONU
H
AYATI
baflkaca, hususî olarak.
hüsn-i hilkat:
yaradlflnn güzel-
li¤i.
intizam:
düzgün olma, düzgün
dizilme, düzgünlük, tertipli olma.
ifltiha:
istek, fazla istek, arzu.
kadîr:
kudret sahibi olan ve her
fleye gücü yeten Allah.
kerîm:
yarattklarna karfllk bek-
lemeden ba¤flta bulunan, kullar-
na nimetler ihsan eden, günahla-
r örten, günah iflleyen affeden,
Allah.
kudret:
Allah'n bütün varl¤ çev-
releyen ezelî kuvveti.
madeniyat:
madenler.
mahlûk:
halk edilmifl, yaratlmfl,
yaratk, Allah tarafndan yaratl-
mfl, yaratk.
masnu:
sanatla yaplmfl, sanat
de¤eri yüksek.
menfle:
esas, kök, bir fleyin çkt-
¤, neflet etti¤i yer, beslenip yeti-
flilen yer.
muhtelif:
türlü türlü, çeflitli, çeflit
çeflit, farkl.
mükemmel:
güzel, âlâ, harika.
mütenevvi:
ayn cinsten olma-
yan, nev' nev', türlü türlü, çeflitli,
çeflit çeflit, cins cins, muhtelif.
nebatat:
bitkiler.
nev
'
:
tür, çeflit.
nihayetsiz:
sonsuz.
rahîm:
merhamet eden, çok
merhametli olan, esirgeyen, ko-
ruyan, acyan Allah.
rububiyet:
Rablk, ilâhlk.
sahra:
genifl ve susuz arazi, çöl.
sair:
di¤er, öteki, baflka.
Sâni:
her fleyi sanatl olarak yara-
tan Allah.
sulfato:
sülfirik asit tuz veya es-
teri.
suret:
biçim, flekil, tarz.
sureten:
suret olarak, görünüfl iti-
baryla, flekilce, flekil olarak.
flahadet:
flahit olma, flahitlik, ta-
nklk.
flap:
tad ekfli.
fliddet-i muhalefet:
muhalefet
fliddeti, karfl çkmann fliddeti.
tatmin:
doyma, doygunluk.
tesadüf:
bir fleyin kendili¤inden
meydana gelmesi.
vahdet:
birlik, yalnzlk, teklik bir
ve tek olma.
vahdet-i idare:
idarenin tek bir
elde olmas.
vahdet-i tedbir:
yönetimin tek
bir elde olmas.
vücub-i vücut:
Allah'n varl¤nn
zorunlu oluflu, var olmak için bir
sebebe muhtaç olmamas.
zemin:
yeryüzü.
zîhayat:
hayat sahibi.
aksam:
parçalar, bölümler,
ksmlar.
azamet:
büyüklük, ululuk,
yücelik.
bedahet:
açklk, aflikâr, ispa-
ta ihtiyaç olmayacak derece-
de açklk.
bilhassa:
her fleyden önce,
baflta, hele, en çok, hususen,
hususî olarak, özellikle, mah-
sus.
delâlet:
delil olma, gösterme.
ecnas:
cinsler, çeflitler, nevi-
ler, türler, soylar.
ehadiyet:
Allah'n her bir fley-
de birli¤inin tecelli etmesi, Al-
lah'n birli¤i.
enva:
çeflitler, türler, neviler.
esnaf:
snflar, neviler, çeflit-
ler, cinsler, zümreler, katego-
riler.
faide:
fayda, menfaat, kâr,
kazanç.
hacet:
ihtiyaç, lüzum, muh-
taçlk.
hakîm:
her fleyi bir maksatla
uygun ve hikmetle yaratan,
hikmet sahibi Allah.
haflmet:
ihtiflam, gösterifllilik,
heybet, büyüklük.
havale:
bir ifli veya bir fleyi
baflka birine brakma, üstüne
brakma, smarlama.
heyet-i mecmua:
bir fleyin
teferruatna ve cüzlerine ba-
klmakszn bütününün gös-
terdi¤i hâl ve manzara.
hikmet:
belirli gayelere yö-
nelik, faydal, anlaml ve yerli
yerinde olufl.
hilkat:
yaratma, yaratfl.
hususan:
bilhassa, ayrca,