Tarihçe-i Hayat - page 591

Hem, zeminde k›sa bir zamanda hadsiz vazifeler gö-
ren ve hadsiz bir zaman yaflayacak gibi istidat ve manevî
cihazat ile teçhiz edilen ve zemin mevcudat›na tasarruf
eden insan için, bu talimgâh-› dünyada ve bu muvakkat
ordugâh-› zeminde ve bu muvakkat meflherde, bu kadar
ehemmiyet, bu hadsiz masraf, bu nihayetsiz tecelliyat-›
rububiyet, bu hadsiz hitabat-› Sübhaniye ve bu gayetsiz
ihsanat-› ‹lâhiye, elbette ve her hâlde, bu k›sac›k ve hü-
zünlü ömre ve bu kar›fl›k kederli hayata, bu belâl› ve fâ-
nî dünyaya s›¤›flmaz. Belki, ancak, baflka ve ebedî bir
ömür ve bâkî bir dâr-› saadet için olabildi¤i cihetinden,
âlem-i bekada bulunan ihsanat-› uhreviyeye iflaret, belki
flahadet eder.
Ey Hâl›k-› Küll-i fiey!
Zeminin bütün mahlûkat›, Senin mülkünde, Senin ar-
z›nda, Senin havl ve kuvvetin ile ve Senin kudretin ve
iradetin ile ve ilmin ve hikmetin ile idare olunuyorlar ve
musahhard›rlar. Ve zemin yüzünde faaliyeti müflahede
edilen bir rububiyet, öyle ihata ve flümul gösteriyor ve
Onun idaresi ve tedbiri ve terbiyesi öyle mükemmel ve
öyle hassast›r ve her taraftaki icraat› öyle birlik ve bera-
berlik ve benzemeklik içindedir ki, tecezzi kabul etmeyen
bir küll ve ink›sam› imkâns›z bulunan bir küllî hükmünde
bir tasarruf, bir rububiyet oldu¤unu bildiriyor. Hem ze-
min, bütün sekenesiyle beraber, lisan-› kalden daha zâhir
hadsiz lisanlarla Hâl›k›n› takdis ve tesbih ve nihayetsiz ni-
metlerinin lisan-› hâlleriyle Rezzak-› Zülcelâl’inin hamd
ve methüsenas›n› ediyorlar.
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 591
K
ASTAMONU
H
AYATI
ink›sam:
parçalanma.
iradet:
irade, istek, dileme.
keder:
tasa, kayg›, gam, ac›, hü-
zün.
kudret:
Allah'›n bütün varl›¤› çev-
releyen ezelî kuvveti.
küll:
hep, bütün, çok, bir fleyin ta-
mam›.
küllî:
külle ilgili, bütüne ait, umu-
mî, bütün, hepsi.
lisan-› hâl:
hâl dili, bir fleyin duru-
flu ve görünüflü ile bir mana ifade
etmesi.
lisan-› kal:
söz ile anlat›lan mana,
konuflma dili.
mahlûkat:
yarat›lm›fllar, yarat›k-
lar, Allah taraf›ndan yarat›lanlar.
meflher:
teflhir yeri, sergi, göster-
me yeri.
meth ü sena:
methedip övme.
mevcudat:
mevcutlar, var olan
her fley, mahlûklar, yarat›lm›fl
fleylerin tamam›, kâinat.
musahhar:
boyun e¤en, emir al-
t›na giren.
muvakkat:
belirli bir zamana
mahsus, vakitli, süresiz, geçici.
mülk:
varl›k, saltanat.
müflahede:
bir fleyi gözle görme,
seyrederek anlama, seyretme.
nimet:
Allah'›n ba¤›fllad›¤› maddî
ve manevî lütuf ve ikramlar.
ordugâh-› zemin:
yer ordugâh›.
Rezzak-› Zülcelâl:
her bir mahlû-
kunun r›zk›n› veren celâl sahibi
Allah.
Rububiyet:
Rabl›k, ilâhl›k.
sekene:
sakin olanlar, ikamet
edenler, bir yerde oturanlar, otu-
ranlar.
flahadet:
flahit olma, flahitlik, ta-
n›kl›k.
flümul:
içine alma, kaplama, iha-
ta etme, havi olma.
takdis:
Allah'›n hamde ve övül-
meye lây›k oldu¤unu bildirme,
Allah'› her türlü kusur ve noksan-
l›klardan tenzih etme.
talimgâh-› dünya:
dünya e¤itim
yeri.
tasarruf:
güzel idare etme.
tecelliyat-› Rububiyet:
Rububi-
yet tecellileri.
tecezzi:
parçalara ayr›lma, bölün-
me, ufalanma, cüzlere ayr›lma.
techîz:
cihazlama, lüzumlu fleyle-
ri tamamlama, donatma, haz›rla-
ma.
tedbir:
idare etme, çekip çevir-
me.
tesbih:
Allah'› bütün kusur ve
noksan s›fatlardan uzak tutma,
Sübhanallah deme, Cenab-› Hakk›
(c.c.) flan›na lây›k ifadelerle anma,
Allah'a söz, ifl, davran›fl ve kalple
içten ibadet etme.
zahir:
aç›k, belli, meydanda.
zemin:
yeryüzü.
âlem-i beka:
sonsuzluk âle-
mi, ahiret.
bâkî:
ebedî, daimî, sonu gel-
mez, bitip tükenmez, ölmez,
sonsuz.
cihazat:
cihazlar, kendilerine
ihtiyaç duyulan maddî mane-
vî aletler, lüzumlu aletler,
azalar, organlar.
dâr-› saadet:
saadet, mutlu-
luk yeri, Cennet.
ebedî:
ebede mensup, zeval-
siz, sonu olmayan, sürekli, hiç
son bulmayacak flekilde sü-
ren.
gayetsiz:
nihayetsiz, sonsuz.
Hâl›k:
yoktan yaratan, her
fleyi yoktan var eden, yarat›-
c›.
Hâl›k-› Külli fiey:
kâinatta
mevcut olan her fleyin yarat›-
c›s›, Allah.
hamd:
methetme, övme, yü-
celtme.
havl:
güç, kuvvet.
hikmet:
belirli gayelere yö-
nelik, faydal›, anlaml› ve yerli
yerinde olufl.
hitabat-› Sübhaniye:
her tür-
lü kusur ve noksanl›ktan
uzak olanallah'›n kendine has
hitap ve konuflmalar›.
hükmünde:
yerinde, de¤erin-
de.
icraat:
ifller, yap›lan, tatbik
edilen ifller, uygulanan fleyler.
ihata:
bir fleyin etraf›n› çevir-
me, sarma, kuflatma.
ihsanat-› ‹lâhiye:
Allah'›n lü-
tuf ve ba¤›fllar›.
ihsanat-› uhreviye:
âhirette-
ki ihsanlar, ba¤›fllar.
1...,581,582,583,584,585,586,587,588,589,590 592,593,594,595,596,597,598,599,600,601,...1390
Powered by FlippingBook