Tarihçe-i Hayat - page 586

Ey fliddet-i zuhurundan gizlenmifl ve ey aza-
met-i kibriyas›ndan ihtifa etmifl olan Kadîr-i
Zülcelâl! Ey Kadir-i Mutlak!
Kur’ân-› Hakîmin dersiyle ve Resul-i Ekrem Aleyhissa-
lâtü Vesselâm›n talimiyle anlad›m: Nas›l ki gökler, y›ld›z-
lar, Senin mevcudiyetine ve vahdetine flahadet ederler;
öyle de, cevv-i sema, bulutlar›yla ve flimflekleri ve ra’dla-
r› ve rüzgârlar›yla ve ya¤murlar›yla, Senin vücub-i vücu-
duna ve vahdetine flahadet ederler.
Evet, camit, fluursuz bulut, âb-› hayat olan ya¤muru,
muhtaç olan zîhayatlar›n imdad›na göndermesi, ancak
Senin rahmetin ve hikmetin iledir. Kar›fl›k tesadüf kar›fla-
maz.
Hem, elektri¤in en büyü¤ü bulunan ve fevaid-i tenviri-
yesine iflaret ederek ondan istifadeye teflvik eden flimflek
ise, Senin fezadaki kudretini güzelce tenvir eder.
Hem, ya¤murun gelmesini müjdeleyen ve koca fezay›
konuflturan ve tesbihat›n›n gürültüsüyle gökleri ç›nlatan
ra’dat dahi, lisan-› kal ile konuflarak Seni takdis edip ru-
bubiyetine flahadet eder.
Hem, zîhayatlar›n yaflamas›na en lüzumlu r›zk› ve isti-
fadece en kolay› ve nefesleri vermek, nüfuslar› rahatlan-
d›rmak gibi çok vazifeler ile tavzif edilen rüzgârlar dahi,
cevvi, âdeta bir hikmete binaen Levh-i Mahv ve ‹spat ve
“yazar, ifade eder, sonra bozar tahtas›” suretine çevir-
mekle, Senin faaliyet-i kudretine iflaret ve Senin
âb-› hayat:
hayat suyu.
âdeta:
sanki, düpedüz, baya¤›,
bas baya¤›.
aleyhissalâtü vesselâm:
“salât
ve selâm onun üzerine olsun” an-
lam›nda Peygamberimiz Hz. Mu-
hammed'in (a.s.m.) ismini duyun-
ca söylenmesi sünnet olan dua.
azamet-i kibriya:
haflmetin, aza-
metin, celâlin büyüklü¤ü.
binaen:
den dolay›, -den ötürü, -
için, -dayanarak, yap›larak, bu se-
bepten.
camit:
cans›z.
cevv:
yer ile gök aras›, feza, gök
bofllu¤u.
cevv-i sema:
gökyüzü, hava âle-
mi, uzay bofllu¤u.
faaliyet-i kudret:
kudretin yap-
t›klar›, Allah'›n kudretinin iflleyifl,
görünüfl ve neticeleri.
fevaid-i tenviriye:
ayd›nlatma-
n›n faydalar›.
feza:
kâinatta, y›ld›zlar aras›ndaki
boflluk, uzay.
hikmet:
belirli gayelere yönelik,
faydal›, anlaml› ve yerli yerinde
olufl.
ihtifa:
gizlenme, saklanma.
imdat:
yard›m, yard›ma yetiflme,
zor durumda kalana yap›lan yar-
d›m.
istifade:
faydalanma, yararlan-
ma, yarar sa¤lama.
Kadîr-i Mutlak:
hiç bir kay›t ve
flarta tâbi olmaks›z›n her fleye
gücü yeten sonsuz kudret sahibi,
Allah.
Kadîr-i Zülcelâl:
sonsuz büyük-
lük, haflmet ve kudret sahibi, Al-
lah.
kudret
:
güç, kuvvet, takat, iktidar.
Kur'ân-› Hakîm:
her ayet ve su-
resinde say›s›z hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur'ân.
levh-i mahv u ispat:
Cenab-› Al-
lah'›n yazar, ifade eder, sonra bo-
zar tahtas› hükmünde olan iflleri.
lisan-› kal:
söz ile anlat›lan mana,
konuflma dili.
mevcudiyet:
mevcut olma, var-
l›k.
nüfus:
ruhlar, canlar.
ra'd:
gök gürlemesi, gök gürültü-
sü.
ra'dat:
gökgürültüleri.
rahmet:
Allah'›n kullar›n› esirge-
mesi, onlara ac›y›p ba¤›fllamas›,
586 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
K
ASTAMONU
H
AYATI
onlara maddî ve manevî ni-
metler vermesi, onlar›n gü-
nahlar›n› silmesi.
Resul-i Ekrem:
çok cömert,
kerîm olan peygamber, Hz.
Muhammed (a.s.m.).
r›zk:
yiyecek, içecek fley,
az›k.
rububiyet:
Rabl›k, ilâhl›k.
suret:
biçim, flekil, tarz.
flahadet:
flahit olma, flahitlik,
tan›kl›k.
fliddet-i zuhur:
görünmenin,
a盤a ç›kman›n, aç›kta olma-
n›n fliddet ve derecesi.
fluursuz:
bilinçsiz, idraksiz.
takdis:
Allah'›n hamde ve
övülmeye lây›k oldu¤unu bil-
dirme, Allah'› her türlü kusur
ve noksanl›klardan tenzih et-
me.
talim:
okutma, ders verme,
verilme.
tavzif:
vazifelendirme, görev-
lendirme, ifle alma, ifl verme.
tenvir:
bir fley hakk›nda bilgi
verme, bir konu hakk›nda
baflkalar›n› ayd›nlatma.
tesadüf:
rastgelme, rastlant›.
tesbihat:
tesbihler, Cenab-›
Hakk›n bütün noksan s›fatlar-
dan uzak ve bütün kemal s›-
fatlara sahip oldu¤unu ifade
eden sözler.
vahdet:
birlik, yaln›zl›k, teklik
bir ve tek olma.
vücub-i vücut:
Allah'›n varl›-
¤›n›n zorunlu oluflu, var ol-
mak için bir sebebe muhtaç
olmamas›.
zîhayat:
hayat sahibi.
1...,576,577,578,579,580,581,582,583,584,585 587,588,589,590,591,592,593,594,595,596,...1390
Powered by FlippingBook