mevsufu olan ezelî ve ebedî bir Zat- Zülcelâlin vücub-i
vücuduna ve vahdetine hadsiz iflaretler ve nihayetsiz fla-
hadetler ettikleri gibi; bütün o mevcudatta bulunan bütün
hüsünler, cemaller, kymetler, kemaller dahi, efal-i Rab-
baniyenin ve esma-i lâhiyenin ve sfât- Samedâniyenin
ve fluunat- Sübhaniyenin, kendilerine lâyk ve muvafk
kudsî cemallerine ve kemallerine ve hepsi birden Zat-
Akdesin kudsî cemaline ve kemaline bedahetle flahadet
ederler.
flte, faaliyet hakikati içinde tezahür eden rububiyet ha-
kikati, ilim ve hikmetle halk ve icat ve sun ve ibda, nizam
ve mizan ile takdir ve tasvir ve tedbir ve tedvir, kast ve ira-
de ile tahvil ve tebdil ve tenzil ve tekmil, flefkat ve rahmet-
le itam ve inam ve ikram ve ihsan gibi fluunatyla ve ta-
sarrufatyla kendini gösterir ve tanttrr.
Ve tezahür-i rububiyet hakikati içinde bedahetle hisse-
dilen ve bulunan ulûhiyetin tebarüz hakikati dahi, Esma-i
Hüsnann rahîmâne ve kerîmâne cilveleriyle ve yedi s-
fât- sübutiye olan
hayat
,
ilim
,
kudret
,
irade
,
sem
, ba-
sar ve kelâm sfatlarnn celâlli ve cemalli tecellileriyle
kendini tanttrr, bildirir.
Evet, nasl ki kelâm sfât, vahiyler ve ilhamlarla Zat-
Akdesi tanttrr. Öyle de, kudret sfât dahi, mücessem
kelimeleri hükmünde olan sanatl eserleriyle o Zat- Ak-
desi bildirir ve kâinat bafltan bafla bir furkan- cismanî
mahiyetinde gösterip bir Kadîr-i Zülcelâli tavsif ve tarif
eder. Ve ilim sfat dahi hikmetli, intizaml, mizanl olan
TARHÇE- HAYATI
| 577
K
ASTAMONU
H
AYATI
çkt¤, neflet etti¤i yer.
mevcudat:
yaratlmfl fleylerin ta-
mam, kâinat.
mevsuf:
bir sfatla tavsif edilen,
vasflanmfl, nitelenmifl.
mizan:
ölçü.
muhit:
ihata eden, etrafn çevi-
ren, kuflatan, saran.
muvafk:
yerinde, uygun, uyar,
münasip.
nizam:
düzen.
Rabbanî:
Allah'a ait, Allah ile ilgi-
li.
Rahmanî:
rahman olan Allah'a
ait, Rahman ile ilgili.
rahmet:
acma, merhamet etme,
esirgeme, ba¤fllama, flefkat gös-
terme.
rububiyet:
Cenab- Hakkn her
zaman, her yerde ve her mahlû-
ka muhtaç oldu¤u fleyleri verme-
si, onu terbiye etmesi ve idaresi
altnda bulundurmas vasf.
sfât- Samedâniye:
Samed olan.
sfât- Sübhaniye:
her türlü kusur
ve noksandan uzak olan, tesbih
edilen Cenab- Allah'n sfat.
sun':
yapfl, yapma.
flahadet:
flahitlik, tanklk.
fluunat:
ifller.
fluunat- Sübhaniye:
süphan
olan Allah'n iflleri, her türlü kusur
ve noksandan uzak olan Allah'n
iflleri.
tahvil:
de¤ifltirme, döndürme, çe-
virme.
takdir:
tayin etme, miktarn be-
lirleme.
tasvir:
suret ve flekil verme.
tebarüz:
belli olma, belirme, gö-
rünme, gözükme, bariz hale gel-
me.
tebdil:
de¤ifltirme, döndürme,
dönüfltürme.
tecelli:
görünme, ortaya çkma.
tedbir:
idare etme, çekip çevir-
me.
tedvir:
çekip çevirme, idare.
tekmil:
tamamlama, noksanlarn
giderme, bitirme.
tenzil:
indirme, peyderpey, yavafl
yavafl indirme.
tezahür:
, ortaya çkma, meydana
çkma, belirme, görünme.
tezahür-i rububiyet:
Cenab-
Hakkn terbiye, tedbir ve idare
edicili¤inin ortaya çkmas, görün-
mesi.
ulûhiyet:
ilâhlk, Allahlk.
vahdet:
birlik, teklik.
vecih:
flekil, yön.
vücub-i vücut:
varl¤ zorunlu.
vücuh:
sebepler.
Zat- Akdes:
en mukaddes zat,
her türlü kusur ve noksandan
uzak ve pak olan zat.
Zat- Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
ve haflmet sahibi olan zat, Allah.
bedahet:
açklk, aflikâr, ispa-
ta ihtiyaç olmayacak derece-
de açklk.
cemal:
güzellik.
cilve:
Esma-i lâhînin tecellisi.
ebedî:
sonu olmayan, sürekli,
hiç son bulmayacak flekilde
süren.
ef'al-i Rabbaniye:
Allah'n
kendi Zatna mahsus ve Rab
isminin tecellisi olan fiilleri.
Esma-i Hüsna:
Allah'n adlar,
Allah'n doksan dokuz güzel
ismi.
esma-i lâhiye:
Allah'n isim-
leri.
ezelî:
ezele mensup, ezel ile
ilgili, öncesiz, bafllangçsz.
halk:
yaratma, yaratfl.
hikmet:
gaye, fayda, anlaml
ve yerli yerinde olufl.
hüsün:
güzellik.
ibda:
örneksiz olarak, eflsiz
flekilde yaratma.
ihsan:
iyilik, ba¤fl, ikram.
in'am:
nimet verme, nimet-
lendirme, ihsan etme, iyilik
yapma.
it'am:
yemek yedirme, ye-
mek verme.
kader:
Cenab- Hakkn ezelî
ilmi ile, kâinatta olmufl ve
olacak bütün fleylerin varlk
ve yoklu¤unu, geçmifl ve ge-
lece¤ini bilmesi.
kemal:
olgunluk, yetkinlik.
kudret:
güç, kuvvet.
kudsî:
mukaddes, kutlu, mu-
azzez, aziz.
manidar:
anlaml, manal.
menba:
kaynak.
menfle:
esas, kök, bir fleyin