Tarihçe-i Hayat - page 575

flemsin fluaat› ile onu görmek ve tan›mak gibi, Hâl›k›m›-
z›n Esma-i Hüsna’s›yla ve s›fât-› kudsiyesiyle, Onu kabili-
yetimizin nispetinde tan›maya çal›flabiliriz.
Bu maksad›n hadsiz yollar›ndan iki yolu ve o iki yolun
hadsiz mertebelerinden iki mertebeyi ve o iki mertebe-
nin pek çok hakikatlerinden ve pek çok uzun tafsilât›n-
dan yaln›z iki hakikati icmal ve ihtisar ile bu risalede be-
yan edece¤iz.
Birinci Hakikat:
Bilmüflahede gözümüzle görünen ve
muhit ve daimî ve muntazam ve dehfletli ve semavî ve ar-
zî olan bütün mevcudat› çeviren ve tebdil ve tecdit eden
ve kâinat› kaplayan faaliyet-i müstevliye hakikati görün-
mesi; ve o her cihetle hikmet-medar faaliyet hakikatinin
içinde tezahür-i rububiyet hakikatinin bilbedahe hissedil-
mesi; ve o her cihetle rahmetfeflan tezahür-i rububiyet
hakikatinin içinde, tebarüz-i ulûhiyet hakikat› bizzarure
bilinmifl olmas›d›r.
‹flte bu hâkimâne ve hakîmâne faaliyet-i daimeden ve
perdesinin arkas›nda bir Fail-i Kadîr ve Alîmin ef’ali, gö-
rünür gibi hissedilir.
Ve bu mürebbiyâne ve müdebbirâne ef’al-i Rabbaniye-
den ve perdesinin arkas›ndan, her fleyde cilveleri bulunan
esma-i ‹lâhiye, hissedilir derecesinde bedahetle bilinir.
Ve bu celâldarâne ve cemalperverâne cilvelenen Es-
ma-i Hüsnadan ve perdesinin arkas›nda, s›fât-› seb’a-i
kudsiyenin ilmelyakîn, belki aynelyakîn, belki hakkalya-
kîn derecesinde vücutlar› ve tahakkuklar› anlafl›l›r.
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 575
K
ASTAMONU
H
AYATI
me.
ihtisar:
sözü ve yaz›y› k›saltma,
özetleme.
kâinat:
yarat›lm›fl olan fleylerin
tamam›, bütün âlemler, varl›klar.
maksat:
kastedilen, istenilen fley,
var›lmak istenen nokta, niyet,
meram.
marifet:
bilgi.
mertebe:
derece, basamak.
meth ü sena:
methedip övme.
mevcudat:
mevcutlar, var olan
her fley, mahlûklar, yarat›lm›fl
fleylerin tamam›, kâinat.
mirac-› imanî:
iman›n yükselifli.
muhâtabâne:
kendisine hitap
olunurcas›na, kendisine söz söy-
lenen kimseye yak›fl›r flekilde.
muhit:
ihata eden, etraf›n› çevi-
ren, kuflatan, saran.
muntazam:
nizaml›, intizaml›, s›-
ralanm›fl, s›ral›, düzgün, tertipli.
müfltak:
ifltiyakl›, arzulu.
nispet:
oran.
rahmetfeflan:
rahmet saçan, rah-
met f›flk›rtan.
semavî:
semaya mensup, sema-
ya ait, gökten gelen, gök ile ilgili.
s›fat-› kudsiye:
Allah'›n mukad-
des s›fatlar›.
flems:
günefl.
fluaat:
flualar, ›fl›nlar, nurlar, ›fl›k-
lar, par›lt›lar.
tafsilât:
tafsiller, aç›klamalar,
izahlar, etrafl› olarak bildirmeler.
tebarüz-i ulûhiyet:
ulûhiyetin
görünmesi, belli olmas›.
tebdil:
de¤ifltirme, döndürme,
dönüfltürme, baflka bir hâle getir-
me.
tecdîd:
yenileme, yenilenme, ye-
ni hale getirme, yeni etme, tâze-
leme.
terakki:
ilerleme, yükselme.
tezahür-i rububiyet:
Cenab-›
Hakk›n terbiye, tedbir ve idare
edicili¤inin ortaya ç›kmas›, görün-
mesi.
ziyade:
çok, fazla, art›k.
arzî:
dünyaya ait, dünya ile il-
gili.
beyan:
anlatma, aç›k söyle-
me, bildirme, izah.
bilbedahe:
aç›ktan, aflikâr
olarak.
bilmüflahede:
görerek, bizzat
flahit olarak, görür flekilde,
görme derecesinde.
bizzarure:
zarurî olarak, ister
istemez, mecburen.
cihet:
yan, yön, taraf.
daimî:
sürekli, devaml›.
dehfletli:
korkunç, ürkütücü.
Esma-i Hüsna:
Allah'›n adlar›,
Allah'›n doksan dokuz güzel
ismi.
faaliyet:
aktivite, etkinlik,
canl›l›k.
faaliyet-i müstevliye:
her ta-
rafa yay›lan, her taraf› istilâ
eden faaliyet, istilâ edici faali-
yet.
gaibane:
görmeyerek, görün-
meyerek, arkadan, yüz yüze
olmayarak.
hadsiz:
s›n›rs›z.
hakikat:
gerçek, as›l, esas.
hâkimâne:
hâkim gibi, hük-
medercesine, hüküm vere-
rek.
hakîmane:
hikmetli bir bi-
çimde, yersiz ifl yapmayarak.
Hâl›k:
yoktan yaratan, her
fleyi yoktan var eden, yarat›-
c›.
haz›rane:
haz›rcas›na, haz›r
bir flekilde.
hikmet-medar:
hikmetli, hik-
met dolu.
icmal:
ihtisar etme, k›saltma,
özetleme, ayr›nt›lar›na girme-
1...,565,566,567,568,569,570,571,572,573,574 576,577,578,579,580,581,582,583,584,585,...1390
Powered by FlippingBook