Tarihçe-i Hayat - page 574

/
¬p
HGn
ƒr
Hn
Gn
h /
¬p
aho
ôo
Mn
h /
¬p
JÉn
ªp
?n
c
n
h /
¬p
JÉn
`j'
Gn
h /
?p
Qn
ƒo
°S p
´Én
ªr
Lp
Ép
H o
ºn
¶n
à`r
æo
ªr
dG
/
¬p
F = Gn
õr
Ln
Gn
h /
¬p
YGn
ƒr
fn
Gn
h /
¬p
fÉn
cr
Qn
G p
¥Én
Øu
JGn
h /
?p
Qƒo
£o
°Sn
h /
¬p
Øo
ë°o
Un
h /
¬p
dƒ°o
üo
an
h
p
In
OÉn
¡n
°ûp
H /
¬p
ap
QÉn
°ün
en
h /
¬p
JGn
Op
QGn
hn
h /
¬p
Jn
Óp
ªn
à°r
ûo
en
h /
¬p
àn
æ`n
µ
°n
Sn
h /
¬p
JÉs
«p
Fr
õo
Ln
h
p
´Én
ªr
Lp
Ép
H p
¿Én
µ
r
ep
’r
Gn
h p
ô t
«`n
¨s
àdGn
h p
çho
óo
ër
dG p
án
?«/
?n
M p
án
WÉn
Mp
G p
án
ªn
¶n
Y
/
¬p
Jn
Qƒ°o
U p
?j/
ór
Ñn
J p
án
?«/
?n
M p
In
OÉn
¡n
°ûp
Hn
h p
?n
Ón
µ
r
dG p
ºr
?p
Y p
AÉn
ªn
?`o
Y p
™«/
ªn
L
/
¬p
JÉn
ªp
?n
c
n
h /
¬p
aho
ôo
M p
ój/
ór
én
Jn
h p
?Én
¶p
àr
fp
’r
Gn
h p
án
ªr
µ
p
ër
dÉp
H /
¬p
Jn
Óp
ªn
à°r
ûo
en
h
p
¿o
hÉn
©s
àdG p
án
?«/
?n
M p
án
WÉn
Mp
G p
án
ªn
¶n
Y p
In
OÉn
¡n
°ûp
Hn
h p
¿Gn
õ«/
ªr
dGn
h p
?Én
¶u
ædÉp
H
/
¬p
JGn
Oƒo
Lr
ƒn
e ?/
a p
án
¶n
aÉn
ëo
Ÿr
Gn
h p
án
fn
RGn
ƒo
ªr
dGn
h p
?o
NGn
ós
àdGn
h p
óo
fÉn
°ùs
àdGn
h p
Üo
hÉn
és
àdG
1
p
¿Én
«n
©r
dGn
h p
In
ón
gÉn
°ûo
ªr
dÉp
H
denilmifltir.
Sonra, dünyaya gelen ve dünyan›n Yaratan›n› arayan
ve on sekiz adet mertebelerden ç›kan ve arfl-› hakikate
yetiflen bir mirac-› imanî ile gaibâne marifetten hâz›râne
ve muhatabâne bir makama terakki eden merakl› ve
müfltak yolcu adam, kendi ruhuna dedi ki:
“Fatiha-i flerifede, bafl›ndan tâ
2
n
?És
jp
G
kelimesine kadar
gaibâne methüsena ile bir huzur gelip
n
?És
jp
G
hitab›na ç›k›l-
mas› gibi, biz dahi do¤rudan do¤ruya gaibâne aramay›
b›rak›p, arad›¤›m›z› arad›¤›m›zdan sormal›y›z. Her fleyi
gösteren günefli, güneflten sormak gerektir. Evet, her fle-
yi gösteren, kendini her fleyden ziyade gösterir. Öyle ise,
âlim:
ilim ile u¤raflan, ilim adam›.
arfl-› hakikat:
hakikat semas›.
bab:
k›s›m, bölüm, bahis.
bilmüflahede velayan
:
ap aç›k, fla-
hit olur gibi ve gözle görünürcesi-
ne.
cismanî:
manevî ve ruhanî karfl›-
l›¤›, maddî ve cisimli olmak.
delâlet:
delil olma, gösterme.
ders-i imaniye:
imana dair veri-
len ders.
fas›l:
k›s›m, bölüm.
hikmet:
belirli gayelere yönelik,
faydal›, anlaml› ve yerli yerinde
olufl.
hudûs:
sonradan ç›kma, sonra-
dan meydana gelme, sonradan
peyda olma, yok iken vücuda
gelme.
ihatal›:
kuflat›c›.
ilm-i kelâm:
Cenab-› Hakk›n zat
ve s›fatlar›ndan, imana ait mese-
lelerden delile dayal› olarak bah-
seden ilim.
intizam:
düzgün olma, düzgün-
lük, tertipli olma.
ittifak:
uyuflma; rast gelifl.
masarif:
masraflar, harcamalar.
masiva:
Allah'tan baflka bütün
varl›klar.
mevcudat:
yarat›lm›fl fleylerin ta-
mam›, kâinat.
mizan:
ölçü.
muazzam:
ulu, muhteflem.
muntazam:
nizaml›, intizaml›, s›-
ralanm›fl, s›ral›, düzgün, tertipli.
muvazene:
ölçü, k›yas, mukaye-
se.
mücessem:
tecessüm etmifl, ci-
simlenmifl, cisim hâline gelmifl.
mümkin:
var edilmifl olanlar, ya-
rat›lanlar.
mümteni:
olamaz, mümkün ol-
mayan, imkâns›z.
müfltemilât:
flümulünde olan
fleyler, içinde bulunanlar, teferru-
at, müfltemilât.
müzeyyen:
ziynetlendirilmifl,
süslenmifl, süslü, bezenmifl, do-
nanm›fl.
nazir:
benzer, efl.
teavün:
yard›mlaflma, birbirine
yard›m etme.
tebdil:
de¤ifltirme, döndürme,
dönüfltürme, baflka bir hâle getir-
me.
tecâvüb:
cevaplaflma, karfl›l›kl›
cevap verme.
tedahül:
iç içe olma, birbiri içine
girme.
tegayyür:
halden hale geçme,
de¤iflme, baflkalaflma.
tesanüt:
dayan›flma, birbirine da-
yanma, birbirinden destek alma,
omuzdafll›k.
Vacibü'l-Vücud:
varl›¤› zarurî ve
zatî olan.
vahdet:
birlik, yaln›zl›k, teklik bir
1.
Allah’tan baflka hiçbir ilâh yoktur. O öyle bir naziri mümteni ve bütün masivas› mümkin
olan Vacibü’l-Vücud’dur ki; büyük ve mücessem bir kitap, cismanî ve muazzam bir Kur’ân,
müzeyyen ve muazzam bir saray, muhteflem ve muntazam bir flehir olan kâinat, surele-
rinin, ayetlerinin, kelimelerinin, harflerinin, bablar›n›n, fas›llar›n›n sayfalar›n›n ve müfltemi-
lât›n›n varidat ve masarifinin ittifak›yla, bütün ilm-i kelâm âlimlerinin birlefltikleri büyük ve
ihatal› hudus, tagayyür ve imkân hakikatlerinin flahadetiyle, suret ve müfltemilât›n›n hik-
met ve intizamla tebdili hakikatinin flahadetiyle, kendilerinin ve harflerinin intizam ve mi-
zan içinde yenilenmesi hakikatinin flahadetiyle, mevcudattaki bilmüflahede velayan görü-
nen büyük ve ihatal› teavün, tecavüp, tesanüt, tedahül, muvazene ve muhafaza hakikat-
lerinin flahadetiyle Onun vücub-i vücuduna ve vahdetine delâlet eder.
2.
Ancak sana… (Fatiha Suresi: 5.)
574 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
K
ASTAMONU
H
AYATI
ve tek olma.
varidat:
gelirler.
vücub-i vücut:
Allah'›n varl›-
¤›n›n zorunlu oluflu, var ol-
mak için bir sebebe muhtaç
olmamas›.
1...,564,565,566,567,568,569,570,571,572,573 575,576,577,578,579,580,581,582,583,584,...1390
Powered by FlippingBook