Tarihçe-i Hayat - page 569

büyük ve genifl hakikatin flahadetleri, kâinat›n bu büyük
flahadetini ispat ediyorlar.
Birinci Hakikat:
Usulüddin ve ilm-i kelâm›n dâhî
ulemas›n›n ve hükema-i ‹slâmiyenin gördükleri ve hadsiz
bürhanlarla ispat ettikleri “hudus” ve “imkân” hakikatle-
ridir. Onlar demifller ki:
“Madem âlemde ve her fleyde tagayyür ve tebeddül
var; elbette fânîdir, hâdistir, kadim olamaz. Madem hâ-
distir, elbette onu ihdas eden bir Sâni var. Ve madem her
fleyin zat›nda vücudî ve ademî bir sebep bulunmazsa mü-
savidir; elbette vacip ve ezelî olamaz. Ve madem muhal
ve bat›l olan devir ve teselsül ile birbirini icat etmek
mümkün olmad›¤› kat’î bürhanlarla ispat edilmifl; elbette
öyle bir Vacibü’l-Vücud’un mevcudiyeti lâz›md›r ki, nazi-
ri mümteni, misli muhal ve bütün maadas› mümkün ve
masivas› mahlûku olacak.”
Evet hudus hakikati kâinat› istilâ etmifl. Ço¤unu göz
görüyor, di¤er k›sm›n› ak›l görüyor. Çünkü, gözümüzün
önünde her sene güz mevsiminde öyle bir âlem vefat
eder ki, her birisinin hadsiz efrad› bulunan ve her biri zî-
hayat bir kâinat hükmünde olan yüz bin nevi nebatat ve
küçücük hayvanat, o âlemle beraber vefat ederler. Fakat
o kadar intizamla bir vefatt›r ki, haflir ve neflirlerine me-
dar olan ve rahmet ve hikmetin mu’cizeleri, kudret ve il-
min harikalar› bulunan çekirdekleri ve tohumlar› ve
yumurtac›klar› baharda yerlerinde b›rak›p, defter-i a’mal-
lerini ve gördükleri vazifelerin programlar›n› onlar›n
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 569
K
ASTAMONU
H
AYATI
lunma, mümkün olma, olabilirlik.
ispat:
kan›tlama.
istilâ:
üste ç›kma, üstün gelme,
bir fleyin bir fley üzerine ç›kmas›.
kadim:
ezelî, öncesiz.
Kâtib-i Zülkemal:
bütün varl›kla-
r› bir kitap yazar gibi, mükemmel
ve kusursuz bir flekilde yaratan
Allah.
kudret:
güç, kuvvet, iktidar.
maada:
den baflka.
mahlûk:
yarat›lm›fl olan, yarat›k.
masarifat:
masarifler, harcanan
paralar, giderler.
masiva:
Allah'tan baflka bütün
varl›klar.
maslahatkârane:
ehemmiyetli ifl
yaparak, yerine göre davranarak,
iflin gere¤ini, uygun olan›n› yapa-
rak, iflin ehemmiyetini idrak ede-
rek.
mevcudiyet:
mevcut olma, var-
l›k.
misil:
benzer, efl, naz›r, t›pk›s›.
muhal:
imkâns›z, olmas› müm-
kün olmayan, olmaz, olmayacak.
mümteni:
olamaz, mümkün ol-
mayan, imkâns›z.
münasip:
uygun, yerinde.
müsavi:
ayn› hâl ve derecede
olan, her bak›mdan ayn› derece-
de olan.
müfltemilât:
flümulünde olan
fleyler, içinde bulunanlar, teferru-
at, müfltemilât.
Nakkafl-› Zülcelâl:
her fleyi nak›fl-
l› ve süslü yaratan celâl sahibi Al-
lah (c.c.).
nazir:
benzer, efl.
Sâni:
her fleyi sanatl› olarak yara-
tan Allah.
sekene:
sakin olanlar, ikamet
edenler, bir yerde oturanlar, otu-
ranlar.
tagayyür:
de¤iflme, baflkalaflma.
tebdil:
de¤ifltirme, döndürme,
dönüfltürme, baflka bir hâle getir-
me.
tebeddül:
baflkalaflma, de¤iflme,
baflka hale getirme, baflka flekil
alma.
tecdit:
yenileme, yenilenme, ye-
ni hale getirme, yeni etme, tâze-
leme.
teselsül:
arda arda gelme, birbiri-
ni takip etme, zincirleme.
ulema:
âlimler, bilginler, ilim sa-
hipleri.
usulüddin:
kelâm ilminin di¤er
bir ad›.
Vacibü'l-Vücut:
varl›¤› zarurî ve
zatî olan.
vahdet:
birlik, teklik.
varidat:
gelirler.
vücudî:
vücutla ilgili, varl›¤a dair,
var olan fley ile alâkal›.
vücut:
var olma, var olufl, varl›k.
zat:
as›l, öz, cevher.
ademî:
yoklu¤a dair, yok olu-
flu gerektiren.
âlem:
dünya, cihan.
âlî:
yüce, yüksek, ulu.
azamet:
büyüklük, ululuk.
bat›l:
bofl ve manas›z olan,
gerçe¤e uymayan, do¤ru ve
hakl› olmayan.
bilbedahe:
apaç›k flekilde.
bürhan:
delil, ispat, tan›k.
ecza:
parçalar, k›s›mlar.
enva:
çeflitler, türler, neviler.
erkân:
rükünler, esaslar.
ezelî:
ezele mensup, ezel ile
ilgili, öncesiz, bafllang›çs›z.
fânî:
ölümlü.
hâdis:
sonradan var olan,
sonradan yarat›lan.
hikmet:
belirli gayelere yö-
nelik, faydal›, anlaml› ve yerli
yerinde olufl.
hikmetperverane:
her fleyde
fayda ve gaye gözetir flekilde.
hudûs:
sonradan ç›kma, son-
radan meydana gelme, son-
radan peyda olma, yok iken
vücuda gelme.
hükema-i ‹slâmiye:
Müslü-
man felsefe âlimleri, filozofla-
r›.
icat:
var etme, yaratma.
ihdas:
yeniden bir fley yap-
ma, yeni bir fley meydana ge-
tirme, ortaya koyma.
ilm-i kelâm:
kelâm ilmi, Ce-
nab-› Hakk›n zat ve s›fatlar›n-
dan, nübüvvet, haflir, kader
gibi imana ait meselelerden
‹slâmî esaslar dairesinde delil
ve bürhana dayal› olarak
bahseden ilim.
imkân:
olabilecek hâlde bu-
1...,559,560,561,562,563,564,565,566,567,568 570,571,572,573,574,575,576,577,578,579,...1390
Powered by FlippingBook