elektri¤e iflaret eden ayetlerin iflaratn bildiren flarat-
Kurâniye namndaki Birinci fiua; ve huruf-i Kurâniye
ne kadar muntazam, esrarl ve manal oldu¤unu göste-
ren
Rumuzat- Semaniye
namndaki sekiz küçük risale-
ler; ve Sure-i Fethin ahirki ayeti befl vecihle ihbar- gay-
bî cihetinde mucizeli¤ini ispat eden küçük bir risale gibi
Risale-i Nurun her bir cüzü, Kurânn bir hakikatini, bir
nurunu izhar etmesi, Kurânn misli olmad¤na ve mu-
cize ve harika oldu¤una ve bu âlem-i flahadette âlem-i
gaybn lisan ve bir Allâmül-Guyûbun kelâm bulundu-
¤una bir imzadr.
flte, alt noktada ve alt cihette ve alt makamda iflaret
edilen Kurânn mezkûr meziyetleri ve hasiyetleri içindir
ki, haflmetli hakimiyet-i nuraniyesi ve azametli saltanat-
kudsiyesi, asrlarn yüzlerini flklandrarak, zeminin yüzü-
nü dahi bin üç yüz sene tenvir ederek kemal-i ihtiramla
devam etmesi; hem o hasiyetleri içindir ki, Kurânn her
bir harfi, hiç olmazsa on sevab ve on hasenesi olmas ve
on meyve-i bâkî vermesi; hatta bir ksm âyâtn ve sure-
lerin her bir harfi, yüz ve bin ve daha ziyade meyve ver-
mesi; ve mübarek vakitlerde her harfin nuru ve sevab ve
kymeti ondan yüzlere çkmas gibi kudsî imtiyazlar ka-
zanmfl diye dünya seyyah anlad ve kalbine dedi:
flte böyle her cihetle mucizatl bu Kurân, surelerinin
icmayla ve âyâtnn ittifakyla ve envarnn tevafukuyla
ve semerat ve âsârnn tetabukuyla, bir tek Vacibül-Vü-
cudun vücuduna ve vahdetine ve sfât ve esmasna,
delillerle ispat suretinde öyle flahadet etmifl ki, bütün
ahir:
son, sonraki, en sonra.
âlem-i gayp:
gayp âlemi, görün-
meyen, fakat varl¤ kesin olan ve
mahiyeti allah tarafndan bilinen
baflka dünyalar.
âlem-i flahadet:
gözle gördü¤ü-
müz, flahit oldu¤umuz âlem, kâ-
inat.
Allâmü'l-Guyûb:
gayb bilen, gö-
rünmeyen fleyleri bilen, Allah.
âyât:
Kur'ân ayetleri.
ayet:
Kur'ân'n her bir cümlesi,
Kur'ân'n surelerini oluflturan lâhî
söz.
azamet:
büyüklük, ululuk.
bilhassa:
özellikle.
bürhan:
delil, ispat, tank, hüccet.
cihet:
flekil, yön.
cüz:
ksm, parça, bölük.
esrar:
srlar, gizlenilen ve bilin-
meyen fleyler, akln eremeyece¤i
fleyler.
hakimiyet-i nuraniye:
nurlu ha-
kimiyet, egemenlik.
hasene:
güzel ve hayrl ifl.
hasiyet:
bir fleye has vasf.
haflmetli:
ihtiflaml, gösteriflli,
heybetli.
hatta:
üstelik, fazla olarak, bun-
dan baflka, kadar, bile, dahi, hem
de...
huruf-i Kur'âniye:
Kur'ân'n harf-
leri.
ihbar- gaybî:
gayba ait haber,
geçmifl veya gelecek zamana ait
haber.
ispat:
delil ve flahit göstererek
do¤ruyu ortaya koyma, do¤ruyu
delillerle gösterme.
istihraç:
bir fleyden bir fley çkar-
ma, sonuç çkarma, mana çkar-
ma.
iflarat:
iflaretler, alâmetler, belirti-
ler.
izhar:
aç¤a vurma, meydana ç-
karma, aflikâr etme.
kat'î:
kesip atan, flüpheye ve te-
reddüde mahal brakmayan, ke-
sin, flüphesiz.
kelâm:
söz, lâfz, lâkrd.
kemal-i ihtiram:
sayg ve hürme-
tin son derecesi, tam ve mükem-
mel hürmet görme.
kymet:
de¤er.
lisan:
dil, anlaflma amacyla kulla-
566 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
K
ASTAMONU
H
AYATI
nlan sesli iflaretler sistemi.
mana:
anlam.
medeniyet:
medenîlik, flehir-
lilik, uygarlk.
meyve-i bâkî:
ebedî olan
meyve, Cennet meyvesi.
meziyet:
bir kifliyi baflkalarn-
dan ayran veya yücelten va-
sf, üstünlük vasf, de¤erlilik,
yüksek karekter, fazilet.
mezkûr:
zikredilen, ad ge-
çen, anlan.
misl:
benzer, efl, nazr, tpks.
mu'cizat- Kur'âniye:
Kur'-
ân'n mucizeleri.
mucize:
Allah'n izniyle pey-
gamberler tarafndan ortaya
konulup bir benzerini yap-
makta baflkalarn aciz ve
hayrette brakan ola¤anüstü
fleyler.
muntazam:
düzenli, tertipli.
mübarek:
hayrl, mutlu, kut-
lu, u¤urlu.
nam:
ad, isim.
nur:
aydnlk, parlt, parlaklk,
ziya, flk, flule.
nükte:
herkesin anlayamad-
¤ ince mana, ancak dikkat
edildi¤inde anlafllan ince söz
ve mana.
saltanat- kudsiye:
kudsî sal-
tanat.
flimendifer:
demiryolunda
çalflan vasta, tren.
tayyare:
uçak, uçucu alet.
tenvir:
nurlandrma, aydnlat-
ma, flklandrma.
vech:
flekil, yön.
zemin:
yer.
ziyade:
çok, fazla, artk.