Tarihçe-i Hayat - page 565

Hâl›k›n›n hitab› ve konuflmas› ve hiçbir cihette taklidi ve
tasannuu ihsas edecek bir emare bulunmayan bir mükâ-
lemesi; ve bütün insanlar›n, belki bütün mahlûkat›n na-
m›na mebus ve nev-i beflerin en meflhur ve namdar mu-
hatab› bulunan ve o muhatab›n kuvvet ve vüs’at-i iman›
koca ‹slâmiyeti tereflfluh edip, sahibini Kab-› Kavseyn
makam›na ç›kararak, muhatab-› Samedâniyeye mazhari-
yetle nüzul eden; ve saadet-i dâreyne dair ve hilkat-i kâ-
inat›n neticelerine ve ondaki Rabbanî maksatlara ait me-
saili ve o muhatab›n bütün hakaik-› ‹slâmiyeyi tafl›yan en
yüksek ve en genifl olan iman›n› beyan ve izah eden ve
koca kâinat›n bir harita, bir saat, bir hane gibi her tara-
f›n› gösterip, çevirip, onlar› yapan Sanatkâr›, tavr›yla ifa-
de ve talim eden Kur’ân-› Mu’cizülbeyan’›n elbette misli-
ni getirmek mümkün de¤ildir ve derece-i i’caz›na yetiflil-
mez.
Hem, Kur’ân’› tefsir eden ve bir k›sm› otuz, k›rk, hat-
ta yetmifl cilt olarak birer tefsir yazan yüksek zekâl› mü-
dakkik binlerle mütefennin uleman›n senetleri ve delille-
riyle beyan ettikleri Kur’ân’daki hadsiz meziyetleri ve
nükteleri ve hasiyetleri ve s›rlar› ve âlî manalar› ve
umur-i gaybiyenin her nev’inden kesretli gaybî ihbarlar›
izhar ve ispat etmeleri; ve bilhassa Risale-i Nur’un yüz
otuz kitab›n›n her biri Kur’ân’›n bir meziyetini, bir nük-
tesini kat’î bürhanlarla ispat etmesi; ve bilhassa mu’ci-
zat-› Kur’âniye risalesi flimendifer ve tayyare gibi mede-
niyetin harikalar›ndan çok fleyleri Kur’ân’dan istihraç
eden Yirminci Sözün ‹kinci Makam›; ve Risale-i Nur’a ve
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 565
K
ASTAMONU
H
AYATI
Kur'ân-› Mu'cizü'l-Beyan:
aç›kla-
malar›yla ak›llar› benzerini yap-
maktan âciz b›rakan Kur'ân-› Ke-
rîm.
mahlûkat:
yarat›lm›fllar, yarat›k-
lar, Allah taraf›ndan yarat›lanlar.
maksat:
kastedilen, istenilen fley,
var›lmak istenen nokta, niyet,
meram.
mazhariyet:
elde etme, nail ol-
ma, kavuflma, flereflenme.
mebus:
gönderilen, yollanan.
mesail:
meseleler.
meziyet:
bir kifliyi baflkalar›ndan
ay›ran veya yücelten vas›f, üstün-
lük vasf›, de¤erlilik, yüksek ka-
rekter, fazilet.
misil:
benzer, efl, naz›r, t›pk›s›.
mu’cize:
Allah'›n izniyle peygam-
berler taraf›ndan ortaya konulup
bir benzerini yapmakta baflkalar›-
n› aciz ve hayrette b›rakan ola¤a-
nüstü fleyler.
muhatap:
hitap olunan, konuflu-
lan kimse.
muhatab-› Samedâniye:
hiç bir
fleye muhtaç olmayan Cenab-›
Hakk›n muhatab›.
müdakkik:
araflt›rmac›.
mükâleme:
konuflma, karfl›l›kl›
konuflma, söyleflme.
mütefennin:
fen tahsil eden, fen
ö¤renimi gören.
namdar:
meflhur, ünlü, flöhretli.
nam›na:
ad›na, yerine.
nevi:
tür, çeflit.
nev-i befler:
insano¤lu.
nükte:
herkesin anlayamad›¤› in-
ce mana, ancak dikkat edildi¤in-
de anlafl›lan ince söz ve mana.
nüzul:
inme.
Rab:
efendi, sahip, her fleyin ma-
liki, malik.
Rabbanî:
Allah'a ait.
saadet-i dâreyn:
iki cihan saade-
ti, dünya ve ahiret mutlulu¤u.
senet:
dayan›lacak fley, üzerine
dayan›lan fley.
takat-i befler:
insan›n gücü, taka-
ti.
tasannu:
zorlayarak bir fleyi ol-
du¤undan daha de¤erli göster-
me.
tefsir:
aç›klama, tamamen aç›kla-
ma, izah.
tereflfluh:
s›zma, s›z›nt› yapma.
tezahür:
zuhur etme, ortaya ç›k-
ma, meydana ç›kma, belirme, gö-
rünme.
ulema:
âlimler, bilginler.
ulviyet:
ulvîlik, yücelik, yüksek-
lik, ululuk.
umur-i gaybiye:
gaybî ifller, Allah
ve Onun bildirdi¤i kifliler d›fl›nda
hiç kimsenin bilmedi¤i ifller.
vüs'at-i iman:
iman geniflli¤i, bü-
yüklü¤ü.
âcizâne:
âciz ve güçsüz bir
flekilde.
âlî:
yüce, yüksek, ulu.
belâgat:
sözün düzgün, ku-
sursuz, yerinde, halin ve ma-
kam›n icab›na göre söylen-
mesi.
beyan:
anlatma, aç›k söyle-
me, bildirme, izah.
cihet:
yan, yön, taraf.
derece-i i'caz:
mu’cizelik de-
recesi.
emare:
niflan, ipucu, belirti.
fevk:
üst, üst taraf, yukar›,
üzeri.
gaybî:
gayba ait, göze görün-
meyenlere ait, gaypla ilgili,
haz›rda olmayan.
hadsiz:
s›n›rs›z.
hakaik-› ‹slâmiye:
‹slâmiye-
tin gerçekleri, ‹slâma ait haki-
katler.
Hâl›k:
her fleyi yoktan var
eden Allah.
hasiyet:
bir fleye has vas›f.
hilkat-i kâinat:
kâinat›n ya-
rad›l›fl›.
hitap:
bir gruba veya bir top-
lulu¤a karfl› konuflma, nutuk.
ifade:
anlatma, anlat›m.
ihbar:
haber verme, bildirme.
ihsas:
hissettirme, sezdirme.
iman:
inanma, inanç, tasdik.
izhar:
gösterme, belirtme.
Kab-› Kavseyn:
Allah'a en ya-
k›n olan makam; Peygambe-
rimiz Miraçta bu makamda
bizzat Allah ile görüflmüfltür.
kelâm:
söz, lâf›z, lâk›rd›.
kesretli:
çoklu¤u olan, çok
fazla.
k›ymet:
de¤er.
1...,555,556,557,558,559,560,561,562,563,564 566,567,568,569,570,571,572,573,574,575,...1390
Powered by FlippingBook