Hâlknn hitab ve konuflmas ve hiçbir cihette taklidi ve
tasannuu ihsas edecek bir emare bulunmayan bir mükâ-
lemesi; ve bütün insanlarn, belki bütün mahlûkatn na-
mna mebus ve nev-i beflerin en meflhur ve namdar mu-
hatab bulunan ve o muhatabn kuvvet ve vüsat-i iman
koca slâmiyeti tereflfluh edip, sahibini Kab- Kavseyn
makamna çkararak, muhatab- Samedâniyeye mazhari-
yetle nüzul eden; ve saadet-i dâreyne dair ve hilkat-i kâ-
inatn neticelerine ve ondaki Rabbanî maksatlara ait me-
saili ve o muhatabn bütün hakaik- slâmiyeyi taflyan en
yüksek ve en genifl olan imann beyan ve izah eden ve
koca kâinatn bir harita, bir saat, bir hane gibi her tara-
fn gösterip, çevirip, onlar yapan Sanatkâr, tavryla ifa-
de ve talim eden Kurân- Mucizülbeyann elbette misli-
ni getirmek mümkün de¤ildir ve derece-i icazna yetiflil-
mez.
Hem, Kurân tefsir eden ve bir ksm otuz, krk, hat-
ta yetmifl cilt olarak birer tefsir yazan yüksek zekâl mü-
dakkik binlerle mütefennin ulemann senetleri ve delille-
riyle beyan ettikleri Kurândaki hadsiz meziyetleri ve
nükteleri ve hasiyetleri ve srlar ve âlî manalar ve
umur-i gaybiyenin her nevinden kesretli gaybî ihbarlar
izhar ve ispat etmeleri; ve bilhassa Risale-i Nurun yüz
otuz kitabnn her biri Kurânn bir meziyetini, bir nük-
tesini katî bürhanlarla ispat etmesi; ve bilhassa muci-
zat- Kurâniye risalesi flimendifer ve tayyare gibi mede-
niyetin harikalarndan çok fleyleri Kurândan istihraç
eden Yirminci Sözün kinci Makam; ve Risale-i Nura ve
TARHÇE- HAYATI
| 565
K
ASTAMONU
H
AYATI
Kur'ân- Mu'cizü'l-Beyan:
açkla-
malaryla akllar benzerini yap-
maktan âciz brakan Kur'ân- Ke-
rîm.
mahlûkat:
yaratlmfllar, yaratk-
lar, Allah tarafndan yaratlanlar.
maksat:
kastedilen, istenilen fley,
varlmak istenen nokta, niyet,
meram.
mazhariyet:
elde etme, nail ol-
ma, kavuflma, flereflenme.
mebus:
gönderilen, yollanan.
mesail:
meseleler.
meziyet:
bir kifliyi baflkalarndan
ayran veya yücelten vasf, üstün-
lük vasf, de¤erlilik, yüksek ka-
rekter, fazilet.
misil:
benzer, efl, nazr, tpks.
mucize:
Allah'n izniyle peygam-
berler tarafndan ortaya konulup
bir benzerini yapmakta baflkalar-
n aciz ve hayrette brakan ola¤a-
nüstü fleyler.
muhatap:
hitap olunan, konuflu-
lan kimse.
muhatab- Samedâniye:
hiç bir
fleye muhtaç olmayan Cenab-
Hakkn muhatab.
müdakkik:
arafltrmac.
mükâleme:
konuflma, karfllkl
konuflma, söyleflme.
mütefennin:
fen tahsil eden, fen
ö¤renimi gören.
namdar:
meflhur, ünlü, flöhretli.
namna:
adna, yerine.
nevi:
tür, çeflit.
nev-i befler:
insano¤lu.
nükte:
herkesin anlayamad¤ in-
ce mana, ancak dikkat edildi¤in-
de anlafllan ince söz ve mana.
nüzul:
inme.
Rab:
efendi, sahip, her fleyin ma-
liki, malik.
Rabbanî:
Allah'a ait.
saadet-i dâreyn:
iki cihan saade-
ti, dünya ve ahiret mutlulu¤u.
senet:
dayanlacak fley, üzerine
dayanlan fley.
takat-i befler:
insann gücü, taka-
ti.
tasannu:
zorlayarak bir fleyi ol-
du¤undan daha de¤erli göster-
me.
tefsir:
açklama, tamamen açkla-
ma, izah.
tereflfluh:
szma, sznt yapma.
tezahür:
zuhur etme, ortaya çk-
ma, meydana çkma, belirme, gö-
rünme.
ulema:
âlimler, bilginler.
ulviyet:
ulvîlik, yücelik, yüksek-
lik, ululuk.
umur-i gaybiye:
gaybî ifller, Allah
ve Onun bildirdi¤i kifliler dflnda
hiç kimsenin bilmedi¤i ifller.
vüs'at-i iman:
iman geniflli¤i, bü-
yüklü¤ü.
âcizâne:
âciz ve güçsüz bir
flekilde.
âlî:
yüce, yüksek, ulu.
belâgat:
sözün düzgün, ku-
sursuz, yerinde, halin ve ma-
kamn icabna göre söylen-
mesi.
beyan:
anlatma, açk söyle-
me, bildirme, izah.
cihet:
yan, yön, taraf.
derece-i i'caz:
mucizelik de-
recesi.
emare:
niflan, ipucu, belirti.
fevk:
üst, üst taraf, yukar,
üzeri.
gaybî:
gayba ait, göze görün-
meyenlere ait, gaypla ilgili,
hazrda olmayan.
hadsiz:
snrsz.
hakaik- slâmiye:
slâmiye-
tin gerçekleri, slâma ait haki-
katler.
Hâlk:
her fleyi yoktan var
eden Allah.
hasiyet:
bir fleye has vasf.
hilkat-i kâinat:
kâinatn ya-
radlfl.
hitap:
bir gruba veya bir top-
lulu¤a karfl konuflma, nutuk.
ifade:
anlatma, anlatm.
ihbar:
haber verme, bildirme.
ihsas:
hissettirme, sezdirme.
iman:
inanma, inanç, tasdik.
izhar:
gösterme, belirtme.
Kab- Kavseyn:
Allah'a en ya-
kn olan makam; Peygambe-
rimiz Miraçta bu makamda
bizzat Allah ile görüflmüfltür.
kelâm:
söz, lâfz, lâkrd.
kesretli:
çoklu¤u olan, çok
fazla.
kymet:
de¤er.