Tarihçe-i Hayat - page 556

flahadetini teyit ve tasdik ve imza eden aldanmaz ve al-
datmaz üç büyük icma var.
Bi r i n c i s i :
“E¤er perde-i gayp aç›lsa yakînim ziya-
deleflmeyecek” diyen ‹mam-› Ali Radiyallahü anh ve
yerde iken Arfl-› Azam’› ve ‹srafil’in azamet-i heykelini
temafla eden Gavs-› Azam (k.s.) gibi keskin nazar ve
gaybbîn gözleri bulunan binler aktap ve evliya-y› azîme-
yi cami ve âl-i Muhammed nam›yla flöhretfliar-› âlem
olan cemaat-i nuraniyenin icma ile tasdikleridir.
‹k i n c i s i :
Bedevî bir kavim ve ümmî bir muhitte,
hayat-› içtimaiyeden ve efkâr-› siyasiyeden hâli ve kitap-
s›z ve fetret asr›n›n karanl›klar›nda bulunan ve pek az bir
zamanda en medenî ve malûmatl› ve hayat-› içtimaiyede
ve siyasiyede en ileri olan milletlere ve hükûmetlere üs-
tat ve rehber ve diplomat ve hâkim-i âdil olarak, flarktan
garba kadar cihanpesendâne idare eden ve Sahabe na-
m›yla dünyada namdar olan cemaat-› meflhurenin, itti-
fakla, can ve mallar›n›, peder ve afliretlerini feda ettiren
bir kuvvetli imanla tasdikleridir.
Üç ün c ü s ü :
Her as›rda binlerle efrad› bulunan ve
her fende dâhiyâne ileri giden ve muhtelif mesleklerde
çal›flan ve ümmetinde yetiflen hadsiz muhakkik ve müte-
bahhir ulemas›n›n cemaat-› uzmas›n›n, tevafukla ve il-
melyakîn derecesinde tasdikleridir. Demek bu zat›n vah-
daniyete flahadeti, flahsî ve cüz’î de¤il; belki, umumî ve
küllî ve sars›lmaz ve bütün fleytanlar toplansa karfl›s›na
hiç bir cihetle ç›kamaz bir flahadettir diye hükmetti.
aktap:
kutuplar.
âl-i Muhammed:
Hz. Muham-
med'in (a.s.m.) neslinden gelenler.
Arfl-› Azam:
en büyük arfl, Al-
lah'›n kat›, Cenab-› Hakk›n kudret
ve saltanat›n›n en büyük dairesi.
afliret:
göçebe hâlinde yaflayan,
ço¤unlukla bir soydan gelen in-
sanlar, kabile, oymak.
azamet-i heykel:
heykelin bü-
yüklü¤ü.
bedevî:
göçebe.
bürhan:
delil, ispat, tan›k, hüccet.
cami:
ihtiva eden, kaplayan.
cemaat-i meflhure:
meflhur ve
tan›nm›fl cemaat.
cemaat-i nuraniye:
nuranî, nurlu
cemaat.
cemaat-i uzma:
çok büyük ce-
maat, en büyük topluluk.
cihanpesendâne:
kâinat, cihan
be¤enircesine.
cüz'î:
küçük.
dâhiyâne:
dâhîcesine, dâhîce, dâ-
hîye yak›fl›r bir yolda.
efkâr-› siyasiye:
siyasî fikirler.
efrat:
fertler, tek olanlar, birler.
evliya-¡ azîme:
büyük velîler.
fen:
tecrübî, ispatla meydana gel-
mifl ilimlere verilen genel ad.
fetret:
iki peygamber veya padi-
flah aras›nda peygambersiz veya
padiflahs›z geçen zaman.
garp:
bat›.
Gavs-› Azam:
en büyük gavs, Ab-
dülkadir-i Geylânî Hazretlerinin
nam›.
gaypbin:
gayb› gören, herkesin
bilemedi¤i gelece¤i feraseti ile
hissedip bilen, istikbalden haber
veren.
Habibullah:
Allah'›n en sevgili
kulu olan Hz. Muhammed (a.s.m.)
hâkim-i âdil:
âdil hakim, adâlet
ile ifl gören hükmedici, adâletli
hüküm verici.
Hâl›k:
yoktan yaratan, her fleyi
yoktan var eden, yarat›c›.
hâlî:
›ss›z, bombofl.
hayat-› içtimaiye:
sosyal hayat,
cemiyet hayat›, toplum hayat›.
icma:
bir konu üzerinde fikir birli-
¤ine varma, fikir birli¤i.
ilmelyakîn:
yakîn ile bilme, bir
fleyi ilim ve delil ile kesin olarak
bilme, tan›ma, kabul etme.
‹srafil:
dört büyük melekten biri,
k›yamet günü “sur”u üflemekle
görevli olan melek.
ittifak:
fikir birli¤i, söz birli¤i.
manevî:
madde d›fl› olan, maddî
olmayan, manaya ait.
muhakkik:
tahkik eden, gerçe¤i
araflt›ran, gerçe¤i araflt›r›p bulan,
bir fleyin iç yüzünü inceleyerek
vak›f olan.
muhit:
. çevre.
muhtelif:
türlü türlü, çeflit çeflit,
556 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
K
ASTAMONU
H
AYATI
farkl›.
mütebahhir:
bilgisi deniz gibi
genifl ve engin olan, çok bilgi-
li, derin bilgi sahibi.
namdar:
meflhur, ünlü, flöh-
retli, naml›.
perde-i gayp:
gayp perdesi,
gizli perde.
Sahabe:
Peygamberimiz Hz.
Muhammed'in mübarek yü-
zünü görmekle flereflenen ve
onun sohbetlerine kat›lan
mü'min kimse.
flahadet:
flahit olma, flahitlik,
tan›kl›k.
flark:
do¤u.
flöhretfliar-› âlem:
flöhreti
âleme, dünyaya yay›lm›fl,
dünyaca tan›nan.
tasdik:
do¤rulu¤unu kabul
etme, do¤rulama, gerçekli¤ini
kabul etme.
temafla:
bakma, bak›p sey-
retme.
tevafuk:
uyma, uygun gel-
me, uygunluk, rastlamak,
münasebet, birbirine denk
gelme.
teyit:
do¤rulama, do¤ru ç›-
karma, destekleme.
ulema:
âlimler, bilginler.
ümmet:
Müslümanlar›n ta-
mam›.
ümmî:
okuma yazmas› olma-
yan, okumam›fl.
vahdaniyet:
Allah'›n birli¤i ve
varl›¤›, Allah'›n bir oluflu.
yakin:
kesin bilme, flüpheden
s›yr›larak bilme, son derece
emin olarak bilme, do¤ru ve
kuvvetle bilme.
ziyade:
Artma, ço¤alma.
1...,546,547,548,549,550,551,552,553,554,555 557,558,559,560,561,562,563,564,565,566,...1390
Powered by FlippingBook