Tarihçe-i Hayat - page 552

D
ÖRDÜNCÜSÜ
:
Enbiyalar›n icma›, nas›l ki vücut ve vah-
daniyet-i ‹lâhiyeye gayet kuvvetli bir delildir; öyle de, bu
zat›n (a.s.m.) do¤rulu¤una ve risaletine gayet sa¤lam bir
flahadettir. Çünkü enbiya aleyhimüsselâm›n do¤ruluklar›-
na ve peygamber olmalar›na medar olan ne kadar kudsî
s›fatlar ve mu’cizeler ve vazifeler varsa, o zatta en ileride
oldu¤u tarihçe musaddakt›r. Demek onlar, nas›l ki, lisan-›
kàl ile Tevrat, ‹ncil, Zebur ve suhuflar›nda bu zat›n
(a.s.m.) gelece¤ini haber verip insanlara beflaret vermifl-
ler ki, kütüb-i mukaddesenin o beflaretli iflarat›ndan yir-
miden fazla ve pek zâhir bir k›sm›, On Dokuzuncu Mek-
tup’ta güzelce beyan ve ispat edilmifl. Öyle de, lisan-›
hâlleriyle, yani nübüvvetleriyle ve mu’cizeleriyle, kendi
mesleklerinde ve vazifelerinde en ileri ve en mükemmel
olan bu zat› tasdik edip davas›n› imza ediyorlar. Ve li-
san-› kàl ve icma ile vahdaniyete delâlet ettikleri gibi, li-
san-› hâl ile ve ittifak ile de, bu zat›n sad›k›yetine flahadet
ediyorlar diye anlad›.
B
Efi‹NC‹S‹
:
Bu zat›n düsturlar›yla ve terbiyesi ve tebaiye-
tiyle ve arkas›ndan gitmeleriyle hakka hakikate, kemalâ-
ta, keramata, keflfiyata, müflahedata yetiflen binlerce ev-
liya, vahdaniyete delâlet ettikleri gibi, üstatlar› olan bu
zat›n sad›k›yetine ve risaletine icma ve ittifakla flahadet
ediyorlar. Ve âlem-i gayptan verdi¤i haberlerin bir k›sm›-
n› nur-i velâyetle müflahede etmeleri; ve umumunu, nur-i
iman ile, ya ilmelyakîn veya aynelyakîn veya hakkalya-
kîn suretinde itikat ve tasdik etmeleri, üstatlar› olan
âlem-i gayp:
gayp âlemi, görün-
meyen, fakat varl›¤› kesin olan ve
mahiyeti allah taraf›ndan bilinen
baflka dünyalar.
aleyhimüsselâm:
Allah'›n selam›
onlar›n üzerine olsun.
beflaret:
müjde, mufltu, sevindiri-
ci haber.
beyan:
anlatma, aç›k söyleme,
bildirme, izah.
cihet:
yön, flekil.
delâlet:
delil olma, gösterme.
düstur:
kanun, kaide, kural, pren-
sip, esas.
elbette:
kesinlikle, mutlaka, flüp-
hesiz.
enbiya:
nebiler, peygamberler.
evliya:
keramet sahibi olanlar,
erenler, velîler, ulular.
hakikat:
gerçek, as›l, esas.
icma:
bir konu üzerinde fikir birli-
¤ine varma, fikir birli¤i.
‹ncil:
Hazret-i ‹sa'ya (a.s.) gönde-
rilmifl olan ‹lâhî kitap, H›ristiyanla-
r›n mukaddes kitab› olup, dört
büyük kitaptan birisidir.
iflarat:
iflaretler, alâmetler, belirti-
ler.
ittifak:
fikir birli¤i, söz birli¤i.
kemalât:
faziletler, iyilikler, ke-
maller, olgunluklar, mükemmel-
likler.
keramat:
kerametler, ermifllerin,
velîlerin ola¤an üstü sözleri ve
hâlleri.
keflfiyat:
evliyan›n, Allah'›n ilham
etmesiyle gösterdikleri gaybla il-
gili s›rlar, manevî s›rlar, keflifler.
kudsî:
mukaddes, kutlu, muaz-
zez, aziz.
kütüb-i mukaddese:
mukaddes
kitaplar (Tevrat, Zebur, ‹ncil ve
Kur'ân-› Kerîm).
lisan-› hâl:
hâl dili, bir fleyin duru-
flu ve görünüflü ile bir mana ifade
etmesi.
lisan-› kal:
söz ile anlat›lan mana,
konuflma dili.
medar:
dayanak noktas›, sebep,
vesile.
meslek:
aklen, kalben, amelen
yürünen manevî yol, gidifl, usul.
mu'cize:
Allah taraf›ndan verilip,
yaln›z peygamberlerin gösterebi-
lecekleri büyük harika ifl.
musaddak:
tastik edilmifl, tastik
olunmufl, do¤rulanm›fl, gerçekli¤i
kabul edilmifl, tastikli.
mükemmel:
kemale erdirilmifl,
kemal bulmufl, kâmil, tamamlan-
m›fl, noksans›z, tam, eksiksiz.
müflahedat:
gözle görülen fleyler,
müflahede edilen fleyler, meflhu-
dat.
müflahede:
bir fleyi gözle görme,
seyrederek anlama, seyretme.
nur-i velâyet:
velilik nuru.
nübüvvet:
nebilik, peygamberlik,
552 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
K
ASTAMONU
H
AYATI
Allah'›n elçili¤i, peygamberlik
hâl ve flân›.
peygamber:
Allah'›n elçisi, Al-
lah taraf›ndan haber getire-
rek ‹lâhî emir ve yasaklar› in-
sanlara tebli¤ eden elçi, ha-
berci, nebi, resul.
risalet:
elçilik, nebîlik, resul-
lük, peygamber olarak gön-
derilme, peygamberlik.
sad›k›yet:
sad›kl›k, do¤ruluk,
sadakat.
s›fat:
hâl, keyfiyet, nitelik, va-
s›f.
suhuf:
Allah'›n dört büyük ki-
tab›n d›fl›nda Cebrail vas›ta-
s›yla, sahifeler fleklinde baz›
peygamberlerine gönderdi¤i
‹lâhî emirler.
flahadet:
flahit olma, flahitlik,
tan›kl›k.
tasdik:
do¤rulu¤unu kabul
etme, do¤rulama, gerçekli¤ini
kabul etme.
tebaiyet:
tâbilik, tâbi olma,
uyma.
Tevrat:
Hz. Mûsa'ya (a.s.) indi-
rilmifl olan ‹lâhî kitap.
umum:
hep, bütün, cümle,
herkes.
üstat:
ö¤retici.
vahdaniyet:
Allah'›n birli¤i ve
varl›¤›, Allah'›n bir oluflu.
vahdaniyet-i ‹lâhiye:
‹lâhî
birlik, Allah'›n bir, tek olmas›.
vücut:
var olma, var olufl, var-
l›k.
zahir:
aç›k, belli, meydanda.
zat:
kifli, flah›s, fert.
Zebur:
Hz. Davud'a (a.s.) nazil
olan mukaddes kitap.
1...,542,543,544,545,546,547,548,549,550,551 553,554,555,556,557,558,559,560,561,562,...1390
Powered by FlippingBook