bu zatn derece-i hakkaniyet ve sadkyetini günefl gibi
gösterdi¤ini gördü.
A
LTINCISI
:
Bu zatn, ümmîli¤iyle beraber, getirdi¤i ha-
kaik-i kudsiye ve ihtira etti¤i ulûm-i âliye ve keflfetti¤i
marifet-i lâhiyenin dersiyle ve talimiyle mertebe-i ilmiye-
de en yüksek makama yetiflen milyonlar asfiya-y mü-
dakkikîn ve sddkîn-i muhakkikîn ve dâhî hükema-i
müminîn bu zatn üssülesas davas olan vahdaniyeti kuv-
vetli bürhanlaryla bilittifak ispat ve tasdik ettikleri gibi,
bu muallim-i ekberin ve bu üstad- azamn hakkaniyetine
ve sözlerinin hakikat oldu¤una ittifakla flahadetleri, gün-
düz gibi bir hüccet-i risaleti ve sadkyetidir. Meselâ,
Ri-
sale-i Nur,
yüz parçasyla, bu zatn sadakatnn bir tek
bürhandr.
Y
EDNCS
:
Âl ve Ashap namnda ve nev-i beflerin enbi-
yadan sonra feraset ve dirayet ve kemalâtla en meflhuru
ve en muhterem ve en namdar ve en dindar ve en kes-
kin nazarl taife-i azîmesi, kemal-i merakla ve gayet dik-
kat ve nihayet ciddiyetle bu zatn bütün gizli ve aflikâr
hâllerini ve fikirlerini ve vaziyetlerini taharri ve teftifl ve
tetkik etmeleri neticesinde, bu zatn dünyada en sadk ve
en yüksek ve en hakl ve hakikatli oldu¤una ittifakla ve
icma ile sarslmaz tasdikleri ve kuvvetli imanlar, güneflin
ziyasna delâlet eden gündüz gibi bir delildir diye anlad.
S
EKZNCS
:
Bu kâinat, nasl ki kendini icat ve idare ve
tertip eden ve tasvir ve takdir ve tedbir ile bir saray gibi,
bir kitap gibi, bir sergi gibi, bir temaflagâh gibi tasarruf
TARHÇE- HAYATI
| 553
K
ASTAMONU
H
AYATI
icma:
bir konu üzerinde fikir birli-
¤ine varma, fikir birli¤i.
ihtira:
yeni bir fley bulma, benze-
ri görülmemifl bir fley icat etme,
vücuda getirme.
ilmelyakîn:
yakîn ile bilme, bir
fleyi ilim ve delil ile kesin olarak
bilme, tanma, kabul etme.
itikat:
bir inanca, bir fikre ba¤lan-
ma, inanma.
ittifak:
fikir birli¤i, söz birli¤i.
kemalât:
faziletler, iyilikler, ke-
maller, olgunluklar, mükemmel-
likler.
kemal-i merak:
merakn son de-
recesi, tam bir merak.
keflif:
gizli bir fleyi bulma, gizli bir
fleyi bulup meydana çkarma.
marifet-i lâhîye:
Allah'a mahsus
ilim, lâhî sanat.
mertebe-i ilmiye:
ilim derecesi.
meselâ:
misal olarak, flunun gibi,
söz gelifli, faraza.
muallim-i ekber:
en büyük mu-
allim, en büyük ö¤retici.
muhterem:
sayg de¤er, hürmete
lâyk, aziz, saygn.
nam:
ad, isim.
namdar:
meflhur, ünlü, flöhretli,
naml.
nazar:
düflünce, fikir.
nev'i befler:
insano¤lu, insan so-
yu.
nihayet:
son derece.
nur-i iman:
iman nuru, Allah'n
varl¤na, yaratcl¤na inanmada-
ki gönül, kalp ve fikir aydnl¤.
sadakat:
ba¤llk, do¤ruluk.
sadk:
do¤ru, gerçek, sadakatli,
sözünde, vaadinde, iflinde do¤ru
olan.
sadkyet:
sadklk, do¤ruluk, sa-
dakat.
sddkîn-i muhakkikîn:
muhak-
kiklerin, hakikati arafltranlarn
sddk olanlar.
suret:
flekil, biçim.
flahadet:
flahit olma, flahitlik, ta-
nklk.
taharri:
arama, arafltrma, incele-
me, tahkik etme.
taife-i azîme:
büyük bir taife, bü-
yük bir grup.
tasdik:
do¤rulu¤unu kabul etme,
do¤rulama, gerçekli¤ini kabul et-
me.
teftifl:
kontrol etme.
tetkik:
dikkatle arafltrma, ince-
den inceye yoklama, inceleme.
ulûm-i âliye:
yüksek ilimler.
ümmî:
okuma yazmas olmayan,
okumamfl.
üssü'l-esas:
hakikî sa¤lam temel.
üstaz- azam:
en büyük üstat.
vahdaniyet:
Allah'n birli¤i ve
varl¤, Allah'n bir oluflu.
vaziyet:
durum, hâl.
ziya:
flk, aydnlk, nur, parlaklk.
Âl ve Ashap:
Peygamberimi-
zin ailesi ve onun soyundan
gelenler ile Sahabeler, yani
Hz. Peygamberi (a.s.m.) gör-
müfl ve onunla konuflmufl
olan Müslüman kimseler.
asfiya-i müdakkikîn:
âyet ve
hadislere dayanarak do¤ru ve
isabetli hükümler çkaran
âlimler.
Ashap
:
sahipler, malik olanlar.
aflikâr:
açk, belli, meydanda.
aynelyakîn:
gözle görür de-
recede inanma.
bilittifak:
ittifakla, beraberce,
uyuflarak, elbirli¤iyle, oybirli-
¤iyle, tamamyla.
bürhan:
delil, ispat, tank.
dâhî:
son derece zeki, anla-
yfll, uyank, deha sahibi.
delâlet:
delil olma, gösterme.
delil:
flahit, belge, tank.
derece-i hakkaniyet ve sa-
dkyet:
do¤ruluk, gerçeklik
ve sahihlik derecesi.
dirayet:
zekâ, akl, kabiliyet.
enbiya:
nebiler, peygamber-
ler.
feraset:
anlayflllk, çabuk se-
zifl, kavrayfl, anlama, sezme
kabiliyeti.
gayet:
çok, fazla, son derece.
hakaik- kudsiye:
kutsal ger-
çekler.
hakkalyakin:
marifet merte-
besinin en yükse¤i.
hakkaniyet:
hak ve adâlete
uygunluk.
hüccet-i risalet:
peygamber-
lik delili.
hükema-i mü'minîn:
Müslü-
man âlimler.