Tarihçe-i Hayat - page 549

parma¤›ndan kevser gibi akan suyu kifayet derecesinde
içirmesi gibi, nakl-i kat’î ile ve bir k›sm› tevatürle yüzer
mu’cizat›n onun elinde zâhir olmas›d›r. Bu mu’cizattan,
üç yüzden ziyade bir k›sm›, On Dokuzuncu Mektup olan
Mu’cizat-› Ahmediye nam›ndaki harika ve kerametli bir
risalede kat’î delilleriyle beraber beyan edildi¤inden, on-
lar› ona havale ederek dedi ki:
“Bu kadar ahlâk-› hasene ve kemalâtla beraber bu ka-
dar mu’cizat-› bâhiresi bulunan bir zat elbette en do¤ru
sözlüdür. Ahlâks›zlar›n ifli olan hileye, yalana, yanl›fla te-
nezzül etmesi kabil de¤il.”
‹
K‹NC‹S‹
:
Elinde, bu kâinat Sahibinin bir ferman› bulun-
du¤u ve o ferman› her as›rda üç yüz milyondan ziyade
insanlar›n kabul ve tasdik ettikleri ve o ferman olan
Kur’ân-› Azîmüflflan’›n, yedi vecihle harika olmas›d›r. Ve
bu Kur’ân’›n, k›rk vecihle mu’cize oldu¤u ve Kâinat Hâ-
l›k›n›n sözü bulundu¤u, kuvvetli delilleriyle beraber Yirmi
Beflinci Söz ve Mu’cizat-› Kur’âniye namlar›nda; Risale-i
Nur’un bir günefli olan meflhur bir risalede tafsilen beyan
edilmesinden, onu, ona havale ederek dedi: “Böyle
ayn-› hak ve hakikat bir ferman›n tercüman› ve tebli¤
edicisi bir zatta fermana cinayet ve ferman sahibine h›-
yanet hükmünde olan yalan olamaz ve bulunamaz.”
Ü
ÇÜNCÜSÜ
:
O zat öyle bir fleriat ve bir ‹slâmiyet ve bir
ubudiyet ve bir dua ve bir davet ve bir imanla meydana
ç›km›fl ki, onlar›n ne misli var ne de olur. Ve onlardan
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 549
K
ASTAMONU
H
AYATI
kâinat:
yarat›lm›fl olan fleylerin
tamam›, bütün âlemler, varl›klar.
kat'î:
kesip atan, flüpheye ve te-
reddüde mahal b›rakmayan, ke-
sin, flüphesiz.
kemalât:
insandaki ahlâk ve huy
güzellikleri.
kevser:
Cennette bulunan bir
akarsu.
kifayet:
kâfi miktarda olma, ye-
ter, yetiflme, yetme, yeterlilik.
Kur'ân-› Azîmüflflan:
flan ve fle-
refi yüce olan Kur'ân.
meflhur:
tan›nm›fl, herkesin bildi-
¤i, flöhretli, ad› yayg›nl›k kazan-
m›fl, ünlü, naml›.
mu'cizat:
mu'cizeler, Allah tara-
f›ndan verilip, yaln›z peygamber-
lerin gösterebilecekleri büyük
harika ifller.
Mu'cizat-› Ahmediye:
Peygam-
ber Efendimizin (a.s.m.) gösterdi¤i
mu’cizeler.
mu'cizat-› bâhire:
apaç›k mu’ci-
zeler.
Mu'cizat-› Kur'âniye:
Kur'ân'›n
mu’cizeleri.
mu'cize:
Allah taraf›ndan verilip,
yaln›z peygamberlerin gösterebi-
lecekleri büyük harika ifl.
nakl-i kat'î:
içinde yanl›fl ihtimali
olmayan nakil, rivayet.
nam:
ad, isim.
fleriat:
Allah taraf›ndan peygam-
ber vas›tas›yla bildirilen, ‹lâhî
emir ve yasaklara dayanan hü-
kümlerin hepsi.
tafsilen:
tafsilli bir flekilde, uzun
uzad›ya, ayr›nt›l› olarak.
tasdik:
do¤rulu¤unu kabul etme,
do¤rulama, gerçekli¤ini kabul et-
me.
tebli¤:
yetifltirme, ulaflt›rma, gö-
türme, bitifltirme, erifltirme.
tenezzül:
inme, alçalma.
tercüman:
tercüme eden, baflka
bir dilde yaz›lm›fl veya söylenmifl
bir fleyi yine baflka dile çeviren,
çevirici, dilmaç.
tevatür:
bir hadis-i flerif'in, yalan
söylemelerini akl›n kabulleneme-
yece¤i kadar say› ve sa¤laml›kta-
ki bir topluluk taraf›ndan aktar›l-
mas›, rivayet edilmesi.
ubudiyet:
kulluk, kölelik, itaat,
ba¤l›l›k, samimiyet.
vecih:
yön, flekil.
zahir:
görünme, ortaya ç›kma.
zat:
kifli, flah›s, fert.
ziyade:
çok, fazla, art›k.
ahlâk:
insan›n yarat›l›fltan ge-
len hususiyetleri ile Kur’ân-›
Kerîm ve sünnet-i flerifte s›-
n›rlar› çizilen kaidelerin haya-
ta geçirilmesiyle kazan›lan iyi
ve güzel davran›fllar›n bütü-
nü.
ahlâk-› hasene:
güzel ahlâk,
güzel huy.
as›r:
yüzy›l.
ayn-› hak ve hakikat:
hakk›n
ve gerçe¤in tâ kendisi.
beyan:
anlatma, aç›k söyle-
me, bildirme, izah.
cinayet:
adam öldürme, cana
k›yma, katl.
davet:
ça¤›rma, ça¤r›.
delil:
flahit, belge, tan›k.
dua:
Allah'a yalvarma, niyaz.
elbette:
kesinlikle, mutlaka,
flüphesiz.
ferman:
emir, buyruk.
Hâl›k:
yoktan yaratan, her
fleyi yoktan var eden, yarat›-
c›.
hârika:
ola¤anüstü vas›flar
tafl›yan ve hayranl›k hissi
uyand›ran.
havale:
bir ifli veya bir fleyi
baflka birine b›rakma, üstüne
b›rakma, ›smarlama.
h›yanet:
hâinlik, ihanet, ken-
dine olan güveni kötüye kul-
lanma, sözünde durmay›p
oyun etme.
hile:
sahtekârl›k, sahtecilik,
düzenbazl›k, oyun, dolap.
hükmünde:
yerinde.
iman
:
inanma, inanç, itikat,
tasdik.
kabil:
olan, olabilir, mümkün,
ihtimal dairesinde.
1...,539,540,541,542,543,544,545,546,547,548 550,551,552,553,554,555,556,557,558,559,...1390
Powered by FlippingBook