Tarihçe-i Hayat - page 551

beyan edildi¤i yere bakan adam, “
Cevflen
’in dahi misli
yoktur” diyecek.
Hem, tebli¤-i risalette ve nâs› hakka davette o derece
metanet ve sebat ve cesaret göstermifl ki, büyük devlet-
ler ve büyük dinler, hatta kavim ve kabilesi ve amcas›
ona fliddetli adavet ettikleri hâlde, zerre miktar bir eser-i
tereddüt, bir telâfl, bir korkakl›k göstermemesi ve tek ba-
fl›yla bütün dünyaya meydan okumas› ve bafla da ç›kar-
mas› ve ‹slâmiyeti dünyan›n bafl›na geçirmesi ispat eder
ki, tebli¤ ve davette dahi misli olmam›fl ve olamaz.
Hem, imanda, öyle fevkalâde bir kuvvet ve harika bir
yakîn ve mu’cizâne bir inkiflaf ve cihan› ›fl›kland›ran bir
ulvî itikat tafl›m›fl ki, o zaman›n hükümran› olan bütün ef-
kâr ve akideleri ve hükeman›n hikmetleri ve ruhanî reis-
lerin ilimleri ona muar›z ve muhalif ve münkir olduklar›
hâlde onun ne yakînine, ne itikad›na, ne itimad›na, ne it-
minan›na hiçbir flüphe, hiçbir tereddüt, hiçbir zaaf, hiç-
bir vesvese vermemesi ve maneviyatta ve meratib-i ima-
niyede terakki eden baflta Sahabeler ve bütün ehl-i velâ-
yet, onun, her vakit, mertebe-i iman›ndan feyz almalar›
ve onu en yüksek derecede bulmalar›, bilbedahe gösterir
ki, iman› dahi emsalsizdir.
‹flte, böyle emsalsiz bir fleriat ve misilsiz bir ‹slâmiyet
ve harika bir ubudiyet ve fevkalâde bir dua ve cihanpe-
sendâne bir davet ve mu’cizâne bir iman sahibinde,
elbette hiçbir cihetle yalan olamaz ve aldatmaz diye an-
lad› ve akl› dahi tasdik etti.
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 551
K
ASTAMONU
H
AYATI
itikat:
Allah'a inanma, Allah'a
olan ba¤l›l›k, kesin inan›fl.
itminan:
inanma, birine inanma,
güvenme, gönül rahatl›¤› içinde
tereddütsüz kabul etme.
kabile:
iptidaî ve göçebe insan-
larda, ayn› soydan say›lan ve bir
bafla itaat eden insan toplulu¤u,
boy, afliret, oymak, uruk.
kavim:
millet, aralar›nda dil, âdet,
örf, kültür birli¤i olan insan toplu-
lu¤u.
maneviyat:
maddî olmayanlar,
manevî olan hususlar, ruha, hisse,
inanca ait fleyler.
meal:
anlam, mana, mefhum,
mazmun, kavram.
meratib-i imaniye:
iman derece-
leri.
mertebe-i iman:
iman derecesi.
metanet:
sa¤laml›k, kavilik, me-
tinlik, dayan›kl›l›k.
misilsiz:
eflsiz, benzersiz.
misil:
benzer, efl, naz›r, t›pk›s›.
muar›z:
muhalefet eden, karfl› ç›-
kan, muhalif.
mu'cizane:
mu'cizeli bir flekilde.
muhalif:
muhalefet eden, ayk›r›-
l›k gösteren, uymayan, bir fiil ve-
ya düflünceye karfl› gelen.
münkir:
inkâr eden, kabul etme-
yen.
nâs:
insanlar, topluluk, halk, her-
kes.
reis:
bafl, baflkan, âmir, bir toplu-
lu¤un en üst idarecisi.
ruhanî:
islâm d›fl›ndaki dinlerde
din adam›, rahip.
Sahabe:
Peygamberimiz Hz. Mu-
hammed'in mübarek yüzünü
görmekle flereflenen ve onun
sohbetlerine kat›lan mü'min kim-
se.
sebat:
kararl› olma, karar›ndan
vazgeçmeme, azimlilik.
fleriat:
Allah taraf›ndan peygam-
ber vas›tas›yla bildirilen, ‹lâhî
emir ve yasaklara dayanan hü-
kümlerin hepsi.
tebli¤:
dinî bir emrin yarat›lm›flla-
ra duyurulmas›.
tebli¤-i risalet:
peygamberli¤in
tebli¤i, ilân›, mesaj›.
telâfl:
tasa, endifle, kayg›.
terakki:
ilerleme, yükselme.
tereddüt:
karars›zl›k, karar vere-
meme, bir konuda flüphede kal-
ma, duraksama.
ubudiyet:
kulluk, kölelik, itaat,
ba¤l›l›k, samimiyet.
ulvî:
yüksek, yüce.
vesvese:
flüphe, iflkil, kuruntu, te-
reddüt.
yakîn:
aç›k-seçik ve kesin bilgi.
zaaf:
zay›fl›k, kuvvetsizlik, der-
mans›zl›k, ar›kl›k.
zerre:
pek ufak parça, en küçük
parça, çok küçük parça.
adavet:
düflmanl›k, husumet.
akide:
iman, inan›lan ve itikat
edilen esas, inanç.
beyan:
anlatma, aç›k söyle-
me, bildirme, izah.
bilbedahe:
aç›ktan, aflikâr
olarak.
cesaret:
cesurluk, yi¤itlik, yü-
reklilik.
Cevflen:
Hz. Muhammed
(a.s.m.) Efendimize vahiyle
gelen, Esma-i Hüsna'y› içine
alan emsalsiz bir münacat ve
benzersiz bir dua.
cihan:
dünya, kâinat, âlem.
cihanpesendâne:
dünyaya
meydan okurcas›na.
efkâr:
düflünceler, fikirler, gö-
rüfller.
ehl-i velâyet:
velî olanlar.
emsalsiz:
eflsiz, benzersiz.
eser-i tereddüt:
karars›zl›k
belirtisi, tereddüt alâmeti.
fevkalâde:
al›fl›lm›fltan farkl›,
ola¤anüstü, normalin üstün-
de.
feyz:
Allah'›n kuluna ba¤›flla-
d›¤› marifet ve dinî heyecan.
f›kra:
k›s›m, fas›l, bölüm.
hârika:
ola¤anüstü vas›flar
tafl›yan ve hayranl›k hissi
uyand›ran.
hikmet:
felsefe.
hükema:
âlimler, çok bilgili
kimseler, feylesoflar, filozof-
lar.
hükümran:
hâkim, hüküm-
dar. hüküm ve saltanat süren.
hükümferma.
iman:
inanma, inanç, itikat,
tasdik.
inkiflaf:
geliflme.
1...,541,542,543,544,545,546,547,548,549,550 552,553,554,555,556,557,558,559,560,561,...1390
Powered by FlippingBook