bütün masnuat miktarnca ve ilimle idare ve tedbir ve
tezyin ve temyiz edilen bütün mahlûkat adedince, mev-
suflar olan bir tek Zat- Akdesi bildirir.
Ve hayat sfât ise, kudreti bildiren bütün eserler ve il-
min vücudunu bildiren bütün intizaml ve hikmetli ve mi-
zanl ziynetli suretler, hâller ve sair sfatlar bildiren bütün
deliller, sfat- hayatn delilleriyle beraber, hayat sfâtnn
tahakkukuna delâlet ettikleri gibi; hayat dahi, bütün o
delilleriyle, aynalar olan bütün zîhayatlar flahit göstere-
rek Zat- Hayy- Kayyumu bildirir. Ve kâinat, serbeser
her vakit taze taze ve ayr ayr cilveleri ve nakfllar gös-
termek için, daima de¤iflen ve tazelenen ve hadsiz ayi-
nelerden terekküp eden bir âyine-i ekber suretine çevirir.
Ve bu kyasla, görmek ve iflitmek, ihtiyar etmek ve ko-
nuflmak sfatlar dahi, her biri birer kâinat kadar, Zat- Ak-
desi bildirir, tanttrr.
Hem o sfatlar Zat- Zülcelâlin vücuduna delâlet ettik-
leri gibi, hayatn vücuduna ve tahakkukuna ve o Zatn
hayattar ve diri oldu¤una dahi bedahetle delâlet ederler.
Çünkü, bilmek, hayatn alâmeti; iflitmek, dirilik emaresi;
görmek, dirilere mahsus; irade, hayat ile olabilir; ihtiya-
rî iktidar, zîhayatlarda bulunur; tekellüm ise, bilen dirile-
rin iflidir.
flte, bu noktalardan anlafllr ki, hayat sfâtnn yedi
defa kâinat kadar delilleri ve kendi vücudunu ve mevsu-
fun vücudunu bildiren bürhanlar vardr ki, bütün sfatla-
rn esas ve menba ve sm-i azamn mastar ve medar
ayine:
ayna.
âyine-i ekber:
en büyük ayna.
basar:
Allah'n kendi flanna lâyk
bir tarzda görme sfat.
celâl:
nihayet derecede büyük-
lük, azamet, ululuk.
cemal:
güzellik, iç ve dfl güzelli¤i.
cilve:
Esma-i lâhînin tecellisi.
daima:
sürekli, her zaman.
delâlet:
delil olma, gösterme.
furkan- cismanî:
cisim hâline
gelmifl hakk bâtldan ayran
Kur'ân.
hadsiz:
snrsz.
hikmet:
belirli gayelere yönelik,
faydal, anlaml ve yerli yerinde
olufl.
hükmünde:
yerinde, de¤erinde.
idare:
yönetme.
ihtiyar:
seçme, tercih, irade.
ilham:
belli bilgi vastalarna bafl-
vurmadan Allah tarafndan insa-
nn kalbine veya zihnine indirilen
mana.
ilim:
bilme, bilifl, bilgi.
intizam:
düzgün olma, düzgün
dizilme, düzgünlük, tertipli olma.
irade:
dileme, isteme, bir fleyi
yapma veya yapmama konusun-
da karar verebilme ve bu karar
yerine getirme gücü.
Kadîr-i Zülcelâl:
sonsuz büyük-
lük, haflmet ve kudret sahibi, Al-
lah.
kâinat:
yaratlmfl olan fleylerin
tamam, bütün âlemler, varlklar.
kelâm:
konuflma.
kerîmane:
kerîm olan, kerem sa-
hibine yakflr surette, kerîmce,
cömertçe, bol ihsan ve ikram ile.
kyas:
benzetme yolu, örnekle-
me.
kudret:
Allah'n bütün varl¤ çev-
releyen ezelî kuvveti.
mahiyet
:
bir fleyin asl, esas, ha-
kikat, iç yüzü, bir fleyi tayin eden
aslî unsur, neden ibaret oldu¤u,
nitelik.
mahlûkat:
yaratlmfllar, yaratk-
lar, Allah tarafndan yaratlanlar.
masnuat:
sanatla yaplmfl fleyler.
mevsuf:
vasflanan, vasflanmfl,
nitelenmifl.
mizan:
ölçü.
mücessem:
tecessüm etmifl, ci-
simlenmifl, cisim hâline gelmifl.
rahimane:
rahim olarak, merha-
met ederek, merhametli olarak.
sair:
di¤er, öteki, baflka.
sem:
iflitme, iflitifl.
serbeser:
bafltan bafla, tamamy-
la büsbütün.
sfat- hayat:
hayat sfat.
sfat- sübutiye:
Allah'n subutî
sfatlar.
suret:
biçim, görünüfl.
flahit:
flahitlik yapan, gördü¤ü ve-
578 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
K
ASTAMONU
H
AYATI
ya bildi¤i fleyi mahkeme
önünde yemin ederek söyle-
yip davann sonuçlanmasna
yardm eden kimse, flahit, ta-
nk.
tahakkuk:
gerçekleflme,
meydana gelme, olma.
tarif:
etrafyla anlatma, anla-
tlma, etrafyla bildirme, bildi-
rilme.
tavsif:
vasflandrma, mahi-
yetini ve sfatlarn ortaya
koyma, etraflca tarif etme,
niteleme.
tecelli:
lâhî kudret ve srlarn
insanlarda ve nesnelerde gö-
rünmesi, Cenab- Hakkn gü-
zel isimlerinin kâinatta ve in-
sanlarda zahir olmas.
tedbir:
idare etme, çekip çe-
virme.
temyiz:
ayrma, dikkatle ayr-
ma.
terekküp:
mürekkep olma,
karflp birleflme, birden fazla
fleyin birleflmesinden oluflma.
tezyin:
süsleme, ziynetlendir-
me.
vahiy:
Cenab- Hakkn diledi¤i
hükümleri, srlar ve hakikat-
leri peygamberlere bildirme-
si.
vücut:
var olma, var olufl, var-
lk.
Zat- Akdes:
en mukaddes
zat, her türlü kusur ve nok-
sandan uzak ve pak olan zat.
Zat- Hayy- Kayyum:
varl¤,
dirili¤i her an için olup gökle-
ri ve yerleri her an için tutan.
zîhayat:
hayat sahibi.
ziynetli:
süslü.