Ey Hâlk- Rahman! Ve ey Rabb-i Ra-
hîm!
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmn talimiyle ve
Kurân- Hakîminin dersiyle anladm: Nasl ki sema ve
feza ve arz ve deniz ve da¤, müfltemilât ve mahlûklary-
la beraber Seni tanyorlar ve tanttryorlar; öyle de, ze-
mindeki bütün a¤aç ve nebatat, yapraklar ve çiçekleri ve
meyveleriyle, Seni bedahet derecesinde tanttryorlar ve
tanyorlar.
Ve umum eflcarn ve nebatatn cezbedarâne hareket-i
zikriyede bulunan yapraklarndan ve ziynetleriyle Sani-
inin isimlerini tavsif ve tarif eden çiçeklerinden ve letafet
ve cilve-i merhametinden tebessüm eden meyvelerinden
her birisi, tesadüfe havalesi hiçbir cihet-i imkân olmayan
harika sanat içindeki nizam ve nizam içindeki mizan ve
mizan içindeki ziynet ve ziynet içindeki nakfllar ve nakfl-
lar içindeki güzel ve ayr ayr kokular ve kokular içindeki
meyvelerin muhtelif tatlaryla, nihayetsiz rahîm ve kerîm
bir Sâniin vücub-i vücuduna bedahet derecesinde flaha-
det ettikleri gibi; heyet-i mecmuasyla, bütün zemin yü-
zünde birlik ve beraberlik, birbirine benzemeklik ve sik-
ke-i hilkatte müflabehet ve tedbir ve idarede münasebet
ve onlara taallûk eden icat filleri ve Rabbanî isimlerde
muvafakat ve o yüz bin envan hadsiz efratlarn birbiri
içinde flaflrmayarak birden idareleri gibi noktalaryla, o
Vacibü1-Vücud Saniin bilbedahe vahdetine ve ehadiye-
tine dahi flahadet ederler.
TARHÇE- HAYATI
| 597
K
ASTAMONU
H
AYATI
idare
:
döndürme, çevirme, yönet-
me.
kerîm:
yarattklarna karfllk bek-
lemeden ba¤flta bulunan, kullar-
na nimetler ihsan eden, günahla-
r örten, günah iflleyen affeden,
Allah.
Kur'ân- Hakîm:
her ayet ve su-
resinde saysz hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur'ân.
letafet
:
güzellik.
mahlûk:
halk edilmifl, yaratlmfl,
yaratk, Allah tarafndan yaratl-
mfl, yaratk.
mizan:
ölçü.
muhtelif:
türlü türlü, çeflitli, çeflit
çeflit, farkl.
muvafakat:
uyma, uyuflma, uy-
gunluk.
münasebet:
vesile, rabta, ba¤.
müflabehet:
benzeme, benzeyifl,
andrma.
müfltemilât:
flümulünde olan
fleyler, içinde bulunanlar, teferru-
at, müfltemilât.
nebatat:
bitkiler.
nihayetsiz:
sonsuz.
nizam:
düzen.
Rabbanî:
Allah'a ait.
Rabb-i Rahîm:
flefkat ve merha-
met sahibi olan Cenab- Hak.
rahîm:
merhamet eden, çok
merhametli olan, esirgeyen, ko-
ruyan, acyan Allah.
Resul-i Ekrem:
çok cömert, ke-
rîm olan peygamber, Hz. Muham-
med (a.s.m.).
Sâni:
her fleyi sanatl olarak yara-
tan Allah.
sema:
gökyüzü, gök.
sikke-i hilkat:
yaratlfl sikkesi.
flahadet:
flahit olma, flahitlik, ta-
nklk.
taallûk:
münasebet, rabta.
talim:
okutma, ders verme, veril-
me.
tarif:
etrafyla anlatma, anlatlma,
etrafyla bildirme, bildirilme.
tavsif:
vasflandrma, mahiyetini
ve sfatlarn ortaya koyma, etraf-
lca tarif etme, niteleme.
tebessüm:
gülümseme, gülüm-
seyifl, hafifçe gülme.
tedbir:
idare etme, çekip çevir-
me.
tesadüf:
bir fleyin kendili¤inden
meydana gelmesi.
umum:
hep, bütün, cümle, her-
kes.
Vacibü'l-Vücut:
varl¤ zarurî ve
zatî olan.
vahdet:
birlik, yalnzlk, teklik bir
ve tek olma.
vücub-i vücut:
Allah'n varl¤nn
zorunlu oluflu, var olmak için bir
sebebe muhtaç olmamas.
zemin:
yeryüzü.
ziynet:
süs, bezek.
arz:
yer, dünya.
bedahet:
açklk, aflikâr, ispa-
ta ihtiyaç olmayacak derece-
de açklk.
bilbedahe:
açktan, aflikâr
olarak.
cezbedarâne:
cezbeye tutul-
mufl gibi, Allah sevgisi ile ken-
dinden geçerek.
cihet-i imkân:
mümkün ol-
ma yönü, imkân taraf. bir fle-
yin olabirlirlik taraf, yönü.
cilve-i merhamet:
merhame-
tin görünüflü, tecellisi, Allah'n
varlklara olan flefkatinin cil-
veleri.
efrat:
bireyler.
ehadiyet:
Allah'n her bir fley-
de birli¤inin tecelli etmesi, Al-
lah'n birli¤i.
enva:
çeflitler, türler, neviler.
eflcar:
a¤açlar.
feza:
kâinatta, yldzlar ara-
sndaki boflluk, uzay.
hadsiz:
snrsz.
Hâlk- Rahman:
yarattklar-
nn rzkn veren merhametli
yaratc, Allah.
hareket-i zikriye:
zikir hare-
keti.
hârika:
ola¤anüstü vasflar
taflyan ve hayranlk hissi
uyandran.
havale:
bir ifli veya bir fleyi
baflka birine brakma, üstüne
brakma, smarlama.
heyet-i mecmua:
bir fleyin
teferruatna ve cüzlerine ba-
klmakszn bütününün gös-
terdi¤i hâl ve manzara.
icat:
vücuda getirme, getiril-
me, yoktan var etme, ibda.