arzularn ve dualarn bilmek ve iflitmek ve idare etmeye
kadar cereyan eden rububiyetinin derece-i haflmetini ve
gözümüz önünde hadsiz muhtelif eflyay birden icat
eden, hiçbir fiil bir fiile, bir ifl bir ifle mâni olmadan, en
büyük bir fleyi en küçük bir sinek gibi kolayca yapan kud-
retinin derece-i azametini icma ile, ittifak ile ilân ve ihbar
ve ispat ediyorlar.
Hem, nasl ki bu kâinat, zîruha, hususan insana mü-
kemmel bir saray hükmüne getiren; ve Cenneti ve sa-
adet-i ebediyeyi cin ve inse ihzar eden; ve en küçük bir
zîhayat unutmayan; ve en âciz bir kalbin tatminine ve
taltifine çalflan rahmetinin hadsiz geniflli¤ini ve zerrattan
tâ seyyarata kadar bütün enva- mahlûkat emirlerine ita-
at ettiren ve teshir ve tavzif eden hâkimiyetinin nihayet-
siz vüsatini haber vererek, mucizat ve hüccetleriyle is-
pat ederler. Öyle de, kâinat, eczalar adedince risaleler
içinde bulunan bir kitab- kebir hükmüne getiren; ve
Levh-i Mahfuzun defterleri olan mam- Mübin ve Kitab-
Mübinde, bütün mevcudatn bütün sergüzefltlerini kay-
dedip yazan; ve umum çekirdeklerde umum a¤açlarnn
fihristelerini ve programlann ve zîfluurun bafllarnda, bü-
tün kuvve-i hafzalarda, sahiplerinin tarihçe-i hayatlarn
yanlflsz muntazaman yazdran ilminin her fleye ihatas-
na; ve her bir mevcuda çok hikmetleri takan, hatta her
bir a¤açta meyveleri saysnca neticeleri verdiren; ve her
bir zîhayatta azalar, belki eczalar ve hüceyratlar ade-
dince maslahatlar takip eden; hatta insann lisann çok
vazifelerde tavzif etmekle beraber, taamlarn tatlar
arzu:
bir fleye karfl duyulan istek,
heves.
aza:
uzuvlar, parçalar.
belki:
hatta.
cereyan:
olma, meydana gelme.
cin:
gözle görünmez, lâtif cisim-
lerden ibaret bir yaratk.
derece-i azamet:
büyüklü¤ün
derecesi.
derece-i haflmet:
ihtiflamn dere-
cesi.
ecza:
cüz'ler, parçalar, ksmlar.
enva- mahlûkat:
yaratlmfl
olanlarn türleri, çeflitleri.
fihriste:
bir kitapta veya bir dük-
kânda bulunan fleyleri srayla
gösteren liste.
fiil:
ifl, olufl, davranfl, hareket.
hâkimiyet:
hâkim olufl, hâkim ol-
ma hâli, hükmedifl, hâkimlik, ege-
menlik.
hikmet:
belirli gayelere yönelik,
faydal, anlaml ve yerli yerinde
olufl.
hususan:
bilhassa, ayrca, baflka-
ca, hususî olarak.
hüccet:
delil, ispat, burhan.
hüceyrat:
hüceyreler, hücrecik-
ler, küçük odacklar.
hükmüne:
yerine, de¤erine.
icma:
bir konu üzerinde fikir birli-
¤ine varma, fikir birli¤i.
ihata:
bir fleyin etrafn çevirme,
sarma, kuflatma.
ihzar:
hazr etme, hazrlama.
ilân:
meydana çkarma, belli et-
me, yayma, duyurma, bildirme.
mam- Mübin:
gayb âlemine.
ins:
insan, befler, Âdemo¤lu.
itaat:
boyun e¤me, uyma, dinle-
me, alnan emre göre hareket et-
me.
ittifak:
bir konuda, ortak bir ga-
yede anlaflma, fikir birli¤i etme,
uyuflma, ba¤daflma.
kayd:
yazya geçirme, deftere
yazma.
kitab- kebir:
büyük kitap.
Kitab- Mübin:
kâinattaki olaylar
cereyan ettiren Allah'n kudretine
ait nizam ve intizam esaslarn,
kanunlarn ihtiva eden manevî
kitap.
kudret:
Allah'n bütün varl¤ çev-
releyen ezelî kuvveti.
kuvve-i hafza:
hafza gücü, hf-
zetme, unutmama kuvveti.
Levh-i Mahfuz:
korunmufl levha,
Allah'n ezelî ilmiyle kâinatta ol-
mufl ve olacak fleylerin yazl ol-
du¤u levha.
maslahat:
fayda.
mevcudat:
mevcutlar, var olan
her fley, mahlûklar, yaratlmfl
fleylerin tamam, kâinat.
mevcut:
varlk.
mu'cizat:
mu'cizeler, Allah tara-
fndan verilip, yalnz peygamber-
606 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
K
ASTAMONU
H
AYATI
lerin gösterebilecekleri bü-
yük harika ifller.
muntazaman:
düzgün ola-
rak, düzenli olarak.
mükemmel:
kemale erdiril-
mifl, kemal bulmufl, kâmil, ta-
mamlanmfl, noksansz, tam,
eksiksiz.
rahmet:
Allah'n kullarn esir-
gemesi, onlara acyp ba¤flla-
mas, onlara maddî ve mane-
vî nimetler vermesi, onlarn
günahlarn silmesi.
rububiyet:
Rablk, ilâhlk.
saadet-i ebediye:
zevalsiz,
sonu olmayan mutluluk, son-
suz mutluluk.
sergüzeflt:
bir kimsenin ba-
flndan geçen hâl ve olaylar,
serüven, macera.
seyyarat:
gezegenler.
taam:
yemek, yenilen fley, yi-
yecek, afl.
taltif:
iltifat etme, gönül ok-
flama, iyilikle gönül alma.
tarihçe-i hayat:
bir kimsenin
hayatn anlatan kitap.
tatmin:
doyma, doygunluk.
tavzif:
vazifelendirme, görev-
lendirme, ifle alma, ifl verme.
teshir:
emri altna alma, em-
rine itaat ettirme, boyun e¤-
dirme.
vüs'at:
genifllik, bolluk, zen-
ginlik.
zerrat:
zerreler, çok ufak par-
çalar, moleküller, atomlar.
zîhayat:
hayat sahibi.
zîruh:
ruh sahibi, ruhlu, canl,
hayattar.
zîfluur:
fluurlu, fluur sahibi.