ehl-i vukuf teflkil edilerek, müsadere edilen Nur Risalele-
ri ve mektuplar tetkike bafllannca, Bediüzzaman,
Bu
vukufsuz ehl-i vukuf, Risale-i Nuru tetkik edemez. Anka-
rada yüksek, ilmî bir ehl-i vukuf teflkil ettirilsin, Avru-
padan feylesoflar getirilsin; e¤er onlar bir suç bulurlar-
sa, en a¤r cezaya razym
der. Bunun üzerine Risale-i
Nur Külliyat ve bütün mektuplar, Ankarada profesörler
ve yüksek âlimlerden mürekkep bir ehl-i vukufa satr sa-
tr tetkik ettirilir.
Ehl-i vukuf tarafndan,
Bediüzzamann siyasî bir fa-
aliyeti yoktur. Onun mesle¤inde cemiyetçilik ve tarikatç-
lk mevcut de¤ildir. Eserleri ilmî ve imanîdir; Kurânn
bir tefsiridir
diye rapor veriliyor. Mahkemeye veriliflinde-
ki ittihamlar, delilsiz ve ispatsz oldu¤u için, birtakm uy-
durma bahane ve tertiplerden ibaret oldu¤u anlafllyor.
Neticede Bediüzzaman büyük bir müdafaa yapyor.
Nihayet, mahkeme ittifakla 16/6/944 tarih ve
199/136 sayl beraat kararn veriyor. Yüz otuz parça
Risale-i Nur Külliyatnn hepsine serbestiyet verip, sahip-
lerine tamamen iade ediyor. Beraat kararn, Temyiz Bi-
rinci Ceza Dairesi, 30/12/1944 tarihli ilâmla ittifakla
tasdik edip, Risale-i Nur davasnn hakkaniyeti kaziye-i
muhkeme hâlini alyor.
Bediüzzaman Said Nursî ve talebelerinden bir ksm,
hapiste dokuz ay kaldktan sonra beraat karar üzerine
tahliye ediliyor. Fakat, Said Nursî Hazretlerini hapis-
hanede zehirliyorlar; ölüm tehlikesi geçiriyor. Cenab-
Hakkn inayetiyle kurtuluyorsa da, tarihte hiçbir kimseye
âlim:
ilim ile u¤raflan, ilim adam.
bahane:
yalandan özür, asl sebe-
bi gizlemek için ileri sürülen uy-
durma sebep.
beraat:
aklanma.
cemiyetçilik:
cemiyet taraftarl¤,
particilik, grupçuluk.
delil:
bir davay, meseleyi ispata
yarayan fley, bürhan, beyyine.
ehl-i vukuf:
bir mesele hakknda
bilgi ve yetki sahibi olanlar, hâ-
kimler.
eser:
baslma kitap.
faaliyet:
durmadan çok çalflma,
hareket, gayret.
feylesof:
âlim, akll kimse.
hakkaniyet:
do¤ruluk, gerçeklik.
hazret:
sayg, ululama, yüceltme,
övme maksadyla kullanlan ta-
bir.
ibaret:
meydana gelen, oluflan,
müteflekkil.
i'lâm:
mahkeme hükmünü bildi-
ren resmî karar yazs, mahkeme
sonunda taraflara verilen resmî
hüküm belgesi.
ilmî:
ilim ile ilgili, ilme dair.
imanî:
imana ait olan, imana dair
olan, imanla ilgili.
ispat:
delil, bürhan, flahit, tank,
kant.
ittifak:
fikir birli¤i, söz birli¤i.
ittiham:
suç altnda bulunma,
töhmetli olma, töhmet altnda ol-
ma.
kaziye-i muhkeme:
tam, sa¤lam
hüküm.
külliyat:
bir yazarn baslmfl
eserlerinin tamam.
mevcut:
var olan, bulunan, olan.
müdafaa:
savunma.
mürekkep:
den oluflmufl, -den
olma.
müsadere:
ifllenen bir suç karfll-
¤ olarak, suçlunun malnn bütü-
nü veya bir bölümü üstündeki
sahipli¤ine son verilmesi ve bu
sahipli¤in bir baflka kurulufla dev-
redilmesi.
netice:
sonuç.
nihayet:
en sonunda.
rapor:
her hangi bir iflte, bir ko-
nuda yaplan inceleme ve arafltr-
612 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
D
ENZL
H
AYATI
ma sonucu, düflünceleri veya
gözlemleri bildiren yaz.
raz:
rza gösteren, kabul
eden, boyun e¤en, muvafa-
kat eden, hoflnut olan.
serbestiyet:
serbestlik, rahat
ve serbest olma hâli.
siyasî:
siyaset gere¤i olan, si-
yasetle ilgili, siyasete ait.
tahliye:
tutukluyu serbest b-
rakma, salverme.
talebe:
ö¤renci, tahsil gören.
tamamen:
büsbütün.
tarikat:
ayn dinden olmakla
birlikte, baz lâhî hakikatlere
varma ve Allah'a vasl olma
yolunda farkl görüfl taflyan-
larn meydana getirdi¤i toplu-
luk.
tasdik:
onaylama.
tefsîr:
açklama, tamamen
açklama, izah.
temyiz:
bir davann kararnn
bir üst mahkeme tarafndan
tekrar incelenmesi.
tertip:
hile, komplo.
teflkil:
vücut verme, meyda-
na getirme, yapma.
tetkik:
dikkatle arafltrma, in-
ceden inceye yoklama, ince-
leme.
vukuf:
anlama, bilme, haber-
li olma.