Tarihçe-i Hayat - page 617

“Âlem-i nura gitmek için bir terhis tezkeresini al›yoruz”
diye, kemal-i metanetle bekliyoruz. Fakat bizi reddedip,
dalâlet hesab›na mahkûm edenleri, sizi bu Mecliste gör-
dü¤ümüz gibi, idam-› ebedî ile ve haps-i münferitle mah-
kûm ve pek yak›n bir zamanda o dehfletli cezay› çeke-
ceklerini müflahede derecesinde biliyoruz, belki görüyo-
ruz. Onlara insaniyet damar›yla cidden ac›yoruz. Bu kat’î
ve ehemmiyetli hakikati ispat etmeye ve en mütemerrit-
leri dahi ilzam etmeye haz›r›m. De¤il vukufsuz, garazkâr,
maneviyatta behresiz ehl-i vukufa karfl›, belki en büyük
âlim ve feylesoflar›n›za karfl› gündüz gibi ispat etmez-
sem, her cezaya raz›y›m.
‹flte yaln›z bir numune olarak, iki Cuma gününde mah-
puslar için telif edilen ve Risale-i Nur’un umdelerini ve
hulâsa ve esaslar›n› beyan ederek, Risale-i Nur’un bir
müdafaanamesi hükmüne geçen
Meyve Risalesi’
ni ibraz
ediyorum; ve Ankara makamat›na vermek için, yeni
harflerle yazd›rmaya müflkülâtlar içinde gizli çal›fl›yoruz.
‹flte onu okuyunuz, tam dikkat ediniz; e¤er kalbiniz-nef-
sinize kar›flmam-beni tasdik etmezse, bana flimdiki tec-
rid-i mutlak içinde her hakaret ve iflkenceyi de yapsan›z,
sükût edece¤im.
Elhâs›l, ya Risale-i Nur’u tam serbest b›rak›n›z, veya-
hut bu kuvvetli ve zedelenmez hakikati, elinizden gelirse
k›r›n›z! Ben flimdiye kadar sizi ve dünyan›z› düflünmüyor-
dum ve düflünmeyecektim; fakat mecbur ettiniz, belki de
sizi ikaz etmek lâz›m idi ki, kader-i ‹lâhî bizi bu yola sevk
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 617
D
EN‹ZL‹
H
AYATI
uyand›rma.
ilzam:
tart›flmada kuvvetli deliller
ve belgeler öne sürerek karfl›nda-
kini cevap veremez hâle getirme,
münazarada karfl›s›ndakini sus-
turma.
insaniyet:
insanl›k mahiyeti, in-
san olma hâli, insana yak›fl›r dav-
ran›fl.
ispat:
delil ve flahit göstererek
do¤ruyu ortaya koyma, do¤ruyu
delillerle gösterme.
iflkence:
eziyet, azap, bir kimse-
ye verilen maddî-manevî s›k›nt›,
zulüm.
kader-i ‹lâhî:
‹lâhî kader, Allah'›n
kader kanunu.
kat'î:
kesip atan, flüpheye ve te-
reddüde mahal b›rakmayan, ke-
sin, flüphesiz.
kemal-i metanet:
tam ve mü-
kemmel bir dayan›kl›k.
mahpus:
hapsedilmifl olan, mev-
kuf.
makamat:
makamlar.
maneviyat:
maddî olmayanlar,
manevî olan hususlar, ruha, hisse,
inanca ait fleyler.
mecbur:
icbar edilmifl, zorla bir
ifle giriflmifl, bir ifli yapmak zorun-
da kalm›fl.
müdafaaname:
müdafaa metni,
savunma mektubu, savunma di-
lekçesi.
müflahede:
bir fleyi gözle görme,
seyrederek anlama, seyretme.
müflkülât:
müflkiller, güçlükler,
zorluklar, çetinlikler.
mütemerrit:
temerrüt eden, dik
bafll›l›k eden, dik bafll›, inatç›.
nefis:
kötü vas›flar›, nitelikleri
kendisinde toplayan, kötülü¤e
sevk eden, flehevî istekleri kam-
ç›lay›p hay›rl› ifllerden al›koyan
güç.
nümune:
örnek, misal, örnek ola-
rak gösterilen.
raz›:
r›za gösteren, kabul eden,
boyun e¤en, muvafakat eden,
hoflnut olan.
serbest:
tutuklu veya ba¤›ml› ol-
mayan, kay›ts›z, hür.
sükût:
susma.
tasdik:
do¤rulu¤unu kabul etme,
do¤rulama, gerçekli¤ini kabul et-
me.
tecrîd-î mutlak:
hücre hapsi.
telif:
kitap yazma, eser ortaya
koyma.
terhis:
izin verme, müsaade et-
me, serbest b›rakma.
tezkere:
k›sa yaz›, pusula.
umde:
esas al›nacak fley.
vukuf:
bir fleye vak›f olma, bir fle-
yi bilme.
âlem-i nur:
nur âlemi, ayd›n-
l›k âlemi.
âlim:
ilim ile u¤raflan, ilim
adam›.
behre:
nasip, k›smet, pay,
hisse.
beyan:
anlatma, aç›k söyle-
me, bildirme, izah.
cidden:
flaka olmayarak, ger-
çekten, ciddî olarak.
dalâlet:
iman ve ‹slâmiyetten
ayr›lmak, azmak, do¤ru yol-
dan ayr›lma, azma, bat›la yö-
nelme.
dehfletli:
korkunç, ürkütücü.
ehemmiyet:
önem.
ehl-i vukuf:
bir mesele hak-
k›nda bilgi ve yetki sahibi
olanlar, hâkimler.
elhâs›l:
has›l›, netice itibariy-
le, sonuç olarak, özetle, sözün
k›sas›, uzatmayal›m, k›sacas›.
esas:
temel.
feylesof:
felsefe ile u¤raflan,
filozof.
garazkâr:
kinli, düflmanl›k
güden, garaz› olan, kötü kas›t
sahibi.
hakaret:
onur k›rma, onuru-
na dokunma, küçültücü söz
veya davran›fl.
hakikat:
gerçek, as›l, esas.
haps-i münferit:
tek bafl›na
olan hapis.
hulâsa:
bir fleyin özü, esas›,
temel k›sm›.
hükmüne:
yerine.
ibraz:
meydana ç›karma, or-
taya koyma, gösterme.
idam-› ebedî:
sonsuz yok
olufl.
ikaz:
dikkat çekme, uyarma,
1...,607,608,609,610,611,612,613,614,615,616 618,619,620,621,622,623,624,625,626,627,...1390
Powered by FlippingBook