yüz mebusu içinde, ayn rakam 163 mebusun imzalary-
la Vandaki dârül-fünunuma (medreseme) yüz elli bin
banknot tahsisat kabul etmeleri ve onunla hükûmet-i
cumhuriyenin bana karfl teveccühü, bu 163üncü mad-
deyi hakkmda hükümden skat ediyor dedi¤im hâlde, o
ehl-i vukuf, 163 mebus Said aleyhinde takibat yapmfl-
lar diye tahrif etmifl! flte makam- iddia da, bu ehl-i vu-
kufun böyle bütün bütün aslsz ittihamlarna binaen bizi
mesul tutuyor. Hâlbuki, meclisinizin kararyla, en yük-
sek heyet-i ilmiye ve fenniyenin tetkikine ve tahkikine
havale edilen Risale-i Nurun bütün eczalar tetkikten
sonra, bilittifak, hakkmzda, Saidin ve Risale-i Nur fia-
kirtlerinin yazlarnda dini, mukaddesat alet edip, devle-
tin emniyetini ihlâle teflvik veya bir cemiyet kurmak ve
hükûmete karfl bir sû-i maksad bulunmak kastnda oldu-
¤unu gösterir bir sarahat ve emare olmad¤n; ve Saidin
flakirtleri, muhaberelerinde hükûmete karfl kötü bir kast
beslemek, bir cemiyet kurmak veya tarikat gütmek fik-
riyle hareket etmedikleri anlafllmaktadr diye müttefi-
kan karar vermifller.
Hem ehl-i vukuf, Said Nursînin yüzde doksan risale-
si, hem samimi, hem hasbî; hem ilim ve hakikat ve din
esaslarndan hiçbir cihetle ayrlmamfllar; bunlarda, dini
alet etmek veya cemiyet teflkil etmeye, emniyeti ihlâl ha-
reketinin bulunmad¤ sarihtir. fiakirtlerin birbiriyle ve
Said Nursî ile muhabere mektuplar da bu nevidendirler.
Befl on mahrem ve flekval ve gayr-i ilmî olan risaleler-
den baflka bütün risaleleri, her biri bir ayetin tefsiri ve bir
TARHÇE- HAYATI
| 633
D
ENZL
H
AYATI
skat:
yok etme, hükümsüz kl-
ma, hükümsüz brakma.
ihlâl:
bozma, sakatlama, sa¤lam-
l¤na zarar verme.
ilim:
kâinat içinde meydana ge-
len olaylarn sebep, olufl, sonuç
ve tesirleri konusunda, akln ölçü-
leri çerçevesinde tahsil ve tecrü-
be ile edinilen do¤ru bilgi, bilim.
ittiham:
suç altnda bulunma,
töhmetli olma, töhmet altnda ol-
ma.
kast:
niyet.
mahrem:
gizli olan, herkese söy-
lenmeyen, gizli sr vasf olan.
makam- iddia:
iddiada bulunan
taraf, iddia makam.
mebus:
halk tarafndan seçilerek
meclise gönderilen, milletvekili.
medrese:
yüksek mektep, üni-
versite.
mes'ul:
yapt¤ ifllerden hesap
vermeye mecbur olan, sorumlu.
muhabere
:
haberleflme, mektup-
laflma, yazflma.
mukaddesat:
mukaddes olan
fleyler, kutsal fleyler, mübarek,
aziz, temiz, yüce olarak kabul
edilen fleyler.
müttefikan:
müttefik olarak, el-
birli¤iyle, hep beraber, birlikte, it-
tifak ederek, anlaflarak, birlefle-
rek.
nev'i:
tür, çeflit.
samimî:
içten, candan, gönülden,
kalbî, menfaatsiz, riyasz.
sarahat:
sarihlik, açklk, belirlilik.
sarih:
açk, meydanda, aflikâr, be-
dihi, tartfllmayacak kadar açk-
lk.
su-i maksat:
niyetin kötülü¤ü.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
flekva:
flikâyet, yaknma, hoflnut-
suzluk, memnuniyetsizlik.
tahkik:
inceleme.
tahrif:
de¤ifltirme, bozma.
tahsisat:
tahsis olunan fleyler,
tahsis edilen para, ödenek.
takibat:
suç konusunda yaplan
soruflturma, arafltrma, kovufltur-
ma.
tarikat:
Allah'a ulaflmak için, fley-
hin gözetiminde müridin takip
edece¤i terbiye usul ve yolu, se-
yir ü sülûk srasnda tutulan yol.
tefsîr:
açklama, tamamen açkla-
ma, izah.
teflkil:
vücut verme, meydana
getirme, yapma.
tetkik:
dikkatle arafltrma, ince-
den inceye yoklama, inceleme.
aleyhinde:
zararna olarak.
ayet:
Kur'ân'n her bir cümle-
si, Kur'ân'n surelerini olufltu-
ran lâhî söz.
banknot:
kâ¤t para.
bilittifak:
ittifakla, beraberce,
uyuflarak, elbirli¤iyle, oybirli-
¤iyle, tamamyla.
binaen:
den dolay, -den ötü-
rü, -için, -dayanarak, yapla-
rak, bu sebepten.
cemiyet:
topluluk, birlik.
cihet:
sebep, vesile, mucip,
bahane.
ecza:
cüz'ler, parçalar, ksm-
lar.
ehl-i vukuf:
bir mesele hak-
knda bilgi ve yetki sahibi
olanlar, hâkimler.
emare:
alâmet, niflan, eser,
ipucu, belirti, karine.
emniyet:
eminlik, güvenlik,
korkusuzluk.
fikir:
düflünce.
gayr- ilmî:
ilim dfl, ilme da-
yanmayan, ilmî olmayan.
hâlbuki:
hakikat ve do¤rusu
fludur ki, öyle iken, oysa ki,
hakikat flu ki.
hasbî:
karfllksz, Allah rzas
için, gönülden, isteyerek.
havale:
bir ifli veya bir fleyi
baflka birine brakma, üstüne
brakma, smarlama.
heyet-i ilmiye ve fenniye:
ilim ve fen heyeti, komitesi.
hüküm:
karar, emir, bir konu,
ifl veya kimse hakknda veri-
len karar.
hükümet:
devlet.
hükümet-i cumhuriye:
cum-
huriyet hükümeti.