1
o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
Mahkeme Reisi Ali R›za Beyefendi,
Hukukumu müdafaa etmek için ehemmiyetli bir tale-
bim ve bir ricam var.
Ben yeni harfleri bilmiyorum ve eski yaz›m da pek na-
k›st›r. Hem, beni baflkalarla görüfltürmüyorlar; âdeta tec-
rid-i mutlak içindeyim. Hatta iddianame on befl dakika-
dan sonra benden al›nd›. Hem, avukat tutmak iktidar›m
yok. Hatta size takdim etti¤im müdafaat›m›n, çok zah-
metle, bir k›sm›n› gizli olarak ancak yeni harfle bir sure-
tini alabildim. Hem, Risale-i Nur’un bir nevi müdafaana-
mesi ve mesle¤inin hulâsas› olan Meyve Risalesi’nin bir
suretini müddeiumuma vermek için ve bir-iki suretini
Ankara makamat›na göndermek için yazd›rm›flt›m. Bir-
den onlar› elimden ald›lar, daha vermediler. Hâlbuki Es-
kiflehir Adliyesi, bize bir makineyi hapse gönderdi. Biz
müdafaat›m›z› onda, yeni harfle, bir-iki nüsha yazd›k;
hem o mahkeme dahi yazd›. ‹flte ehemmiyetli talebim:
Ya bize bir makineyi siz veriniz veya bize müsaade edi-
niz, biz celp edece¤iz; tâ ki, hem müdafaat›m›, hem Ri-
sale-i Nur’un müdafaanamesi hükmündeki risaleyi yeni
harfle iki-üç suretini al›p, hem Adliye Vekâletine, hem
Hey’et-i Vekileye, hem Meclis-i Mebusana, hem fiûra-i
Devlete gönderece¤iz. Çünkü, iddianamede bütün esas,
Risale-i Nur’dur. Ve Risale-i Nur’a ait dava ve itiraz, cüz’î
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 629
D
EN‹ZL‹
H
AYATI
metni, savunma mektubu, sa-
vunma dilekçesi.
müdafaat:
müdafaalar, savun-
malar, korunmalar.
müddeiumumî:
savc›.
müsaade:
izin, icazet, ruhsat.
nak›s:
kusuru olan, kusurlu.
nevi:
tür, çeflit.
noksan:
eksiklik, azl›k, tam olma-
y›fl.
nüsha:
bir kitaptan veya yaz›l› bir
fleyden ç›kar›lan suret.
reis:
bir hey’et veya meclisteki
üyelerin bafl›.
rica:
dileme, isteme.
suret:
nüsha, kopya.
fiûra-y› Devlet:
bugünkü Dan›fl-
tay.
takdim:
arz etme, sunma.
talep:
isteme, dileme, istek, arzu.
tecrîd-î mutlak:
hücre hapsi.
tenzih:
Allah'› flan›na lây›k olma-
yan fleylerden, her türlü eksik ve
noksandan uzak ve yüce tutma,
münezzeh sayma.
vekâlet:
nezaret, bakanl›k.
zahmet:
s›k›nt›, eziyet, meflak-
kat.
1. Allah'›n ad›yla. Onu her türlü kusur ve noksanl›ktan tenzih ederiz.
âdeta:
sanki, düpedüz, baya-
¤›, bas baya¤›.
adliye:
mahkeme, yarg›lama
iflleriyle u¤raflan daire.
celp:
yaz› ile ça¤›rma.
ehemmiyet:
önem.
hâlbuki:
hakikat ve do¤rusu
fludur ki, öyle iken, oysa ki,
hakikat flu ki.
hatta:
manaya kuvvet ver-
mek için "üstelik, fazla ola-
rak, bundan baflka, kadar, bi-
le, dahi, hem de..." manala-
r›nda, cümle bafllar›nda kulla-
n›lan edatt›r.
Heyet-i Vekile:
vekiller he-
yeti, bakanlar kurulu, kabine.
hukûk:
haklar , kanunun ver-
di¤i haklar.
hulâsa:
öz, özet.
hükmündeki:
yerindeki, de-
¤erindeki.
iddianame:
iddia yaz›s›, sav-
c›n›n bir dava konusundaki
iddialar›n› toplam›fl oldu¤u,
isnat etti¤i suç ve delilleri de
içine alan yaz›s›.
iktidar:
güç yetme, yapabil-
me, bir ifli gerçeklefltirmek
için gereken kuvvet.
kusur:
eksiklik, noksan.
makamat:
makamlar.
Meclis-i Mebusan:
Millet
Meclisi.
müdafaa:
savunma.
müdafaaname:
müdafaa