Tarihçe-i Hayat - page 659

Meyve Risalesi onlara karfl› en kuvvetli bir müdafaa olup
onlar› susturacak diye bize yazd›r›ld› zannediyorum.
Said Nursî
ì@Ġ
Aziz kardefllerim,
Bu Cuma gününde mühim bir hizb okurken siz hat›ra
geldiniz. “Bu musibetten kurtulmak için ne yapaca¤›z?”
lisan-› hâl ile dediniz.
Benim kalbime bu geldi:
S›k› bir tesanütle, el ele, omuz omuza veriniz. Çünkü,
birbirinden ve Risale-i Nur’dan ve benden çekinmek ve
inkâr etmek ve bizi ezmek isteyen gizli kuvvete dalkavuk-
luk etmek gibi tedbirleri yapanlar›n zarardan baflka hiç-
bir menfaatleri yoktur.
Sizi temin ederim; e¤er bilseydim ki benden teberri et-
mekle kurtulacaks›n›z, beni tahkir ve ihanet ve g›ybet et-
meye izin verip, helâl ederdim. Fakat, bizi ezmek isteyen
gizli kuvvet sizi biliyor, aldanm›yor; zaaf›n›zdan, teberri-
nizden cesaret al›r, daha ziyade ezer. Hem mesle¤imiz
h›llet ve uhuvvet oldu¤undan, flahsiyet ve enaniyet cihe-
tinden bir rekabet olmaz. Benim gibi çok kusurlu ve çok
zaif bir bîçarenin noksaniyetlerine de¤il, belki Risale-i
Nur’un kemalât›na bakmal›.
Said Nursî
ì@Ġ
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 659
D
EN‹ZL‹
H
AYATI
li.
noksaniyet:
eksiklik, noksanl›k,
nak›sl›k.
rekabet:
ayn› amac› güden kim-
seler aras›ndaki çekiflme, yar›fl-
ma, yar›fl.
flahsiyet:
kifli, kimse.
tahkir:
hakaret etme, fleref ve
haysiyetini incitme.
teberri:
sevmeyip yüz çevirme,
uzaklaflma.
temîn:
güvenlik, emniyet hissi
verme, flüphe ve korkuyu gider-
me.
tesanüt:
dayan›flma, birbirine da-
yanma, birbirinden destek alma,
omuzdafll›k.
uhuvvet:
kardefllik.
zaif:
zay›f, güçsüz, kuvvetsiz, ta-
katsiz, dermans›z.
zan:
zannetme, sanma, kesin ola-
rak bilmeksizin kuvvetli ihtimalle
hükmetme.
ziyade:
çok, fazla, art›k.
aziz:
muhterem, sayg›n.
belki:
kat’iyetle.
bîçare:
çaresiz, zavall›, flaflk›n.
cesaret:
cesurluk, yi¤itlik, yü-
reklilik.
cihet:
yan, yön, taraf.
dalkavuk:
kendisine ç›kar ve
yarar sa¤layacak olan kimse-
lere afl›r› sayg› ve hayranl›k
göstererek yaranmak isteyen
kimse, flaklaban, yaltakç›.
enaniyet:
kendini be¤enme,
bencillik, egoistlik.
g›ybet:
arkadan çekifltirme,
arkas›ndan kötü söz söyleme,
haz›rda olmayan birisinin
aleyhinde konuflma, kötüle-
me, dedikodu yapma.
hat›r:
zihin, fikir, haf›za.
h›llet:
samimî dostluk, cân ü
gönülden olan dostluk, sami-
mî arkadafll›k.
hizb:
dilden düflmeyen dua,
vird.
ihanet:
h›yanet, arkadan vur-
ma.
inkâr:
reddetme, tan›mama,
kabul ve tasdik etmeme,
inanmama.
kemalât:
faziletler, iyilikler,
kemaller, olgunluklar, mü-
kemmellikler.
kusur:
eksiklik, noksan.
lisan-› hâl:
hâl dili, bir fleyin
duruflu ve görünüflü ile bir
mana ifade etmesi.
menfaat:
fayda, kâr, gelir, ih-
tiyaç karfl›l›¤› olan fley.
musibet:
felâket, belâ, ans›-
z›n gelen belâ, dert, s›k›nt›.
müdafaa:
savunma.
mühim:
önemli, ehemmiyet-
1...,649,650,651,652,653,654,655,656,657,658 660,661,662,663,664,665,666,667,668,669,...1390
Powered by FlippingBook