taynlarn verdirmeyip, açlkla sefalete düflmeleri için
onlar ezdirmeye çalflyorlar. flte bu hale, flekva de¤il,
belki a¤lamann nihayet derecesini gösteren bu ac ha-
le, o çocuk gibi gülmekle mukabele ediyoruz. Ve tevek-
kül edip, iflimizi Aziz-i Cebbara havale ediyoruz.
@
TARHÇE- HAYATI
| 373
E
SKfiEHR
H
AYATI
Aziz-i Cebbar:
istedi¤ini mut-
laka yapabilen, çok izzet sahi-
bi olan Allah.
bahane:
yalandan özür, asl
sebebi gizlemek için ileri sü-
rülen uydurma sebep.
bilâkis:
aksine, tersine, tam
tersi, tersine olarak.
evvel:
önce, ilk, birinci, iptida,
bafllangç.
fakir:
muhtaç, düflkün, yok-
sul.
havale:
bir ifli veya bir fleyi
baflka birine brakma, üstüne
brakma, smarlama.
hususan:
bilhassa, ayrca,
baflkaca, hususî olarak.
mana:
anlam.
mevkuf:
tevkif edilmifl, tutul-
mufl, zanl olarak hapsedilmifl,
tutuklu.
muhtâc:
yoksul, fakir.
mukabele:
karfllk verme,
karfllama.
nihayet:
son, uç, bitim, en-
cam.
say:
çalflma, çabalama, gay-
ret etme, ifl görme, emek sarf
etme.
sefalet:
aflr fakirlik, yoksul-
luk.
flekva:
flikâyet, yaknma, hofl-
nutsuzluk, memnuniyetsizlik.
tayn:
ekmek, erzak, yiyecek.
tevekkül:
Allaha dayanma
ve güvenme, gücünün yet-
medi¤i yerde Allahtan bekle-
me.
vazife-i vicdaniye:
vicdanî
vazife.