Tarihçe-i Hayat - page 372

isteyen ve hiçbir tesir karfl›s›nda ma¤lûp olmayan ve vic-
danlar›ndaki hiss-i adaletle hükmeden bu mahkeme, bizi
fiükrü Kaya Beyin flahs› hakk›nda dinleyeceklerini bilsey-
dim, en evvel, biz fiükrü Kaya’n›n flahs› aleyhine ikame-i
dava edecektik. Çünkü, bir seneden beri, her gün veya
her hafta hakk›m›zda rapor isteye isteye, aleyhimize ca-
suslar›n, zab›talar›n nazar-› dikkatini celp ettirip, kurban
koyunu gibi kesmek için bizi beslettiriyordu. Mahkeme
ise, adaletten baflka hiçbir fley düflünmemek lâz›m gelir-
ken ve hakikaten mahkeme içindeki zatlar da adalete
tam ba¤l› olduklar› hâlde, yüksek makamdaki fiükrü Ka-
ya gibi flahs›n tesirat›na karfl› dayanamad›klar› için, bizi
tahliye edemeyip süründürüyorlar. Mahallî hükûmet olan
Isparta Valisi ve zab›tas›n› ise, herkesten ziyade bizi ve Is-
partal› bîçare, masum mevkuflar› himaye etmek ve bir
an evvel kurtulmas›na sa’y etmeleri vazife-i vicdaniyeleri
iken, bilâkis çok manas›z ve as›ls›z bahanelerle Isparta
mevkuflar›n›n, hususan muhtaç ve fakirlerin tay›nlar›n›
lira zarar verdirip, sonra tahliye edilen bîçare masumlar›, Isparta’dan tâ
Eskiflehir’e befl yüz lira nakliyata sarf ettirmek ve o bîçareleri binlerce za-
rarlara u¤ratmaktan baflka, hayat-› içtimaiye aras›ndaki mevkilerini sar-
s›nt›lara duçar etmek gibi mühim hâdiseleri icat etmekle, ne derece Da-
hiliye Vekâletinin tedvirine ve asayifli temine ve bu bîçare milletin istira-
hatle çal›flmalar›na zarar verdi¤ini gösteriyor. Demek bililtizam, hiçten bü-
yük bir hâdiseyi icat etmek garaz›yla o vaziyeti göstermifl. Habbeyi yüz
kubbe yaparak, Dahiliyenin en ziyade sükûnete muhtaç oldu¤u bir za-
manda böyle her taraf› sarsacak bir vaziyeti icat etmek ve kanunsuz ka-
nun nam›na amel etmek, kanunca mühim bir cürüm yapt›¤›n› iddia edip,
fiükrü Kaya’n›n flahs›n›, Dahiliye Vekili olan fiükrü Kaya Beye flekva edi-
yoruz.
adalet:
her hak sahibine hakk›n›n
tam ve eksiksiz verilmesi, hakka-
niyet, âdillik.
aleyh:
ona, onun üzerine.
amel:
uygulama, meydana ç›kar-
ma.
asayifl:
düzen, nizam, emniyet.
bîçare:
çaresiz, zavall›, flaflk›n.
bililtizam:
bile bile.
casus:
hafiye, gizli haberleri ö¤re-
nerek veya s›rlar› çözerek heber
veren çafl›t.
celp:
çekme, çekifl, kendine çek-
mek.
cürüm:
kabahat, kusur, hata, gü-
nah, kanun hilâf›na hareket.
dahiliye vekâleti:
iç iflleri bakan-
l›¤›.
Dahiliye Vekili:
‹çiflleri Bakan›.
Dahiliye:
ülkenin iç içiflleri, dahilî
durumu.
dehflet:
büyük korku hâli, kork-
ma, ürkme.
duçar:
tutulmufl, u¤ram›fl, yaka-
lanm›fl.
evvel:
önce, ilk, birinci, iptida,
bafllangݍ.
f›rka:
grup.
garaz:
kötü kas›t, düflmanca ni-
yet, kin.
güy
a
:
sanki, sözde.
habbe:
yuvarlak ve ufak tane.
hâdise:
vak›a, olay, ilk defa olan,
meydana ç›kan hâl.
hakikaten:
do¤rusu, gerçekten.
hayat-› içtimaiye:
sosyal hayat,
cemiyet hayat›, toplum hayat›.
himaye:
koruma, esirgeme, mu-
hafaza etme.
hiss-i adalet:
adalet duygusu.
hüküm:
bir dâvan›n veya bir me-
selenin tetkik edilmesinden son-
ra var›lan karar.
hükümet:
yönetim.
icat:
vücuda getirme, getirilme,
yoktan var etme, ibda.
iddia:
ilere sürme.
ikame-i dava:
dava açma.
istirahat:
dinlenme, rahatlama.
jandarma:
yurt içinde iç güvenli-
¤i ve asayifli sa¤lamak gayesiyle
meydana getirilen askerî teflkilât-
ta yer alan asker.
kâfî:
yeten, kâfi gelen, deruhte
eden, ihtiyac› karfl›layan.
kanun:
devletin yasama kuvveti
taraf›ndan herkesçe uyulmak
üzere konulan her türlü kaide,
yasa.
ma¤lup:
boyun e¤me, yenilme,
yenilmifl olma.
mahalli:
bir yere mahsus, bir ye-
re has olan.
masum:
suçsuz, kabahatsiz, gü-
nahs›z.
mevki:
makam, memuriyet.
372 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
E
SK‹fiEH‹R
H
AYATI
mevkuf:
tevkif edilmifl, tutul-
mufl, zanl› olarak hapsedilmifl,
tutuklu.
mühim:
önemli, ehemmiyet-
li.
nakliyat:
tafl›ma, nakil iflleri,
göç iflleri.
nam:
ad, isim.
nazar-› dikkat:
dikkatli bak-
ma, dikkatli bak›fl.
rapor:
her hangi bir iflte, bir
konuda yap›lan inceleme ve
araflt›rma sonucu, düflüncele-
ri veya gözlemleri bildiren ya-
z›.
sarf:
harcama, masraf etme,
gider.
sükûnet:
rahat, huzur.
flah›s:
insan›n kendi nefsi,
kendi varl›¤›, nefis, zat.
flekva:
flikâyet, yak›nma, hofl-
nutsuzluk, memnuniyetsizlik.
tahliye
:
tutukluyu serbest b›-
rakma, sal›verme.
tedvir:
çekip çevirme, idare
etme.
temîn:
sa¤lama.
tesir:
etki.
tesirat:
etkiler, tesirler.
vali:
bir vilâyeti idare eden en
büyük memur.
vazife:
ifl, memuriyet.
vaziyet:
bir kimse veya fleyin
durumu, hâli.
vicdan:
iyiyi kötüden, hayr›
flerden ay›rt etmeye yard›mc›
olan ahlâkî duygu.
zab›ta:
flehir güvenli¤ini sa¤-
lamakla vazifeli bulunan ida-
re, polis.
zat:
kifli, flah›s, fert.
ziyade:
çok, fazla, art›k.
1...,362,363,364,365,366,367,368,369,370,371 373,374,375,376,377,378,379,380,381,382,...1390
Powered by FlippingBook