medar olabilir cihetiyle ve sen dahi ihtiyatszlk edip ida-
re-i hâzraya itiraz etsen, risalelerin kuvvetiyle bir gaile
açmak ihtimaliyle sana ilifliyoruz.
Elcevap:
Risale-i Nurdan ders alan, elbette çok ma-
sumlarn kann ve hukukunu zayi eden fitnelere girmez
ve bilhassa tecrübeleriyle, mükerreren akim ve zararl
kalan fitnelere hiçbir cihetle yanaflmaz. Ve bu on sene-
deki on fitnelere, Risale-i Nurun flakirtlerinin ondan bi-
risi, belki asla hiçbirisi karflmad¤ gösterir ki, risaleler bu
fitnelere zt ve asayifli temine medardrlar. Acaba, idare-
ce ve asayifli muhafazaca, bin imanl adam m, yoksa on
dinsiz serseri mi daha kolaydr? Evet, iman, güzel seciye-
ler vermekle hem merhamet hissini, hem zarar vermek-
ten saknmak meylini verir.
Amma benim ihtiyatszl¤m ise, bu on üç senedir im-
kân dairesinde ne kadar elimden gelmiflse, hükûmetin
nazar- dikkatini celp etmemek ve onunla u¤raflmamak
ve ifllerine karflmamak için, Isparta vilâyetine malûm
olan harika bir surette, münzeviyâne ve merdümgirizâne
ve müflfikkârâne ve siyasetten müçtenibâne yaflad¤m
bu memleket bilir.
Ey beni bu belâya sevk eden insafszlar! Anlafllyor ki,
asayifl aleyhinde hareket etmedi¤imden, benden kzd-
nz, hiddet ettiniz; asayifle düflmanlk damaryla beni tev-
kif ettirdiniz. Evet, asayifli bozmak ve idareyi karfltrmak
isteyenler, benim hakkmda hükûmeti i¤fal ederek,
adliyeyi lüzumsuz iflgal edip beni tevkif ettirenlerdir.
TARHÇE- HAYATI
| 363
E
SKfiEHR
H
AYATI
lunma, mümkün olma, olabilirlik.
insaf:
adaleti ve hakk düflünerek
davranma.
itiraz:
bir fikri, hükmü veya duru-
mu kabul etmeyip çürütmeye
kalkflma, karfl çkma, karfl dur-
ma.
malûm:
bilinen, belli, belirsiz ol-
mayan.
masum:
suçsuz, kabahatsiz, gü-
nahsz.
medar:
dayanak noktas, sebep,
vesile.
memleket:
flehir, il, kasaba.
merdümgirizane:
insanlardan s-
klp yalnzlk isteyerek.
merhamet:
acmak, flefkat gös-
termek, korumak, iyilik etmek,
bîçarelere yardmda bulunmak,
esirgemek.
meyil:
e¤ilim.
muhafaza:
koruma, saklama, hf-
zetme.
müçtenibane:
saknarak, çekine-
rek, bir fleye karflmayarak.
mükerreren:
mükerrer olarak,
tekrar olarak, tekrar be tekrar.
münzeviyane:
münzevi bir flekil-
de, inzivaya çekilerek, bir köfleye
çekilerek.
müflfikkârane:
müflfik olana ya-
kflr flekilde, flefkatlice, flefkat
göstererek.
nazar- dikkat:
dikkatli bakma,
dikkatli bakfl.
seciye:
yaratlfl, huy, tabiat, ka-
rakter, cibilliyet.
serseri:
ötede beride bafl bofl ge-
zen, iflsiz, güçsüz.
sevk:
önüne katp sürme, öne,
ileri sürme, gönderme, ulafltrma.
siyaset
:
politika.
suret:
biçim, görünüfl, klk, kya-
fet.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
tecrübe:
yaflayarak elde edilen
iyi veya kötü kazanmlar, dene-
yim.
temîn:
sa¤lama.
tevkif:
cezaî tahkikat srasnda,
zanlnn mahkeme kararna ka-
dar geçici olarak hapsedilmesi.
vilayet:
il.
zayi:
yitik, zarar, ziyan.
zt:
muhalif.
akim:
neticesiz, sonu yok, ba-
flarsz.
aleyh:
karfl, karflt.
amma:
ama, lâkin, ancak, öy-
le ki, flu kadar ki.
asayifl:
düzen, nizam.
belâ:
musibet, gam, keder,
afet, sknt.
belki:
hatta.
bilhassa:
her fleyden önce,
baflta, hele, en çok, hususen,
hususî olarak, özellikle, mah-
sus.
celp:
çekme, çekifl, kendine
çekmek.
cihet:
sebep, vesile, mucip,
bahane.
elbette:
kesinlikle, mutlaka,
flüphesiz.
fitne:
karflklk.
gaile:
sknt, musibet, felâ-
ket.
hârika:
ola¤anüstü.
hiddet:
öfke, kzgnlk, gadap,
hflm.
his:
duygu.
hukûk:
haklar , kanunun ver-
di¤i haklar.
hükümet:
devlet.
idare:
yönetim.
idare-i hâzra:
günümüz ida-
resi, flimdiki yönetim.
i¤fal:
yanltma, gaflete düflü-
rerek kandrma, yanlfl ifl yap-
trma, aldatma, aldatlma.
ihtimal:
olabilirlik, bir fleyin
olabilmesi mümkün olma,
gerçekleflebilirlik.
ihtiyatszlk:
tedbirsizlik.
iman:
inanma, inanç, itikat,
tasdik.
imkân:
olabilecek hâlde bu-