Ü
ÇÜNCÜ
M
ADDE
:
Hükûmetin daireleri içinde en ziyade hürriyetini mu-
hafaza etmeye ve tesirat- hariciyeden en ziyade bîtara-
fâne, hissiyatsz bakmakla mükellef olan, elbette mahke-
medir. Ben mahkemenin hürriyet-i tammesine istinaden,
hürriyetle, hukuk-i hürriyetimi bu suretle müdafaa etme-
ye hakkm vardr. Evet, her yerde, adliyede mal ve can
meseleleri var. E¤er hâkim flahsî hiddet edip bir katili
katletse, o hâkim katil olur. Demek adliye memurlar,
hissiyattan ve tesirat- hariciyeden bütün bütün azade ve
serbest olmazsa, sureten adalet içinde müthifl günahlara
girmek ihtimali var. Hem, canilerin, kimsesizlerin ve mu-
haliflerin dahi bir hakk var. Ve hakkn aramak için, ga-
yet bîtarafâne bir merci isterler. Adalet noktasndan ta-
rafgirlik fikrini verip, adaletin mahiyetini zulme çeviren,
hakkmda sarf edilen bir tabirdir ki, Ispartada ve burada
baz istiçvaplarda ismim Said Nursî iken, her tekrarnda
Said Kürdî ve Bu Kürt diye beni öyle yad ediyorlar.
Bununla, hem ahiret kardefllerimin hamiyet-i milliyeleri-
ne iliflip aleyhime bir his uyandrmak, hem mahkeme ve
adaletinin mahiyetine bütün bütün zt ve muhalif bir ce-
reyan vermektir.
Evet, hâkim ve mahkeme tarafgirlik flaibesinden mü-
berra ve gayet bîtarafâne bakmas birinci flart- adalet
oldu¤una dair binler vukuat- tarihiyeden, Hazret-i Ali
Radiyallahü Anhn hilâfeti zamannda bir Yahudî ile
mahkemede beraber oturmalar ve çok padiflahlarn adî
adamlar ile mahkeme-i adalette görülmesi gibi çok
TARHÇE- HAYATI
| 355
E
SKfiEHR
H
AYATI
hürriyet-i tamme:
tam hürriyet.
ihtimal:
olabilirlik, bir fleyin ola-
bilmesi mümkün olma, gerçekle-
flebilirlik.
isticvap:
cevap isteme, sorguya
çekme, ifadesini alma, söyletme,
konuflturma.
istinaden:
istinat ederek, daya-
narak, güvenerek, delil kabul
ederek.
kabahat:
kusur, suç, töhmet.
katil:
adam öldüren, insan öldü-
ren kimse, cani.
katl:
öldürme, katletme.
mahiyet:
bir fleyin asl, esas, ha-
kikat, iç yüzü, bir fleyi tayin eden
aslî unsur, neden ibaret oldu¤u,
nitelik.
masum:
suçsuz, kabahatsiz, gü-
nahsz.
memleket:
bir devletin topra¤,
ülke, yurt, vatan, diyar.
merci:
merkez, kaynak, bafl vuru-
lacak yer, müracaat edilecek yer,
dönülecek yer, s¤nlacak yer.
mesele:
konu.
muhafaza:
koruma, saklama, hf-
zetme.
muhalif:
iktidara ve iktidar gö-
rüfllerine zt düflüncede bulunan.
müdafaa:
savunma.
mükellef:
bir fleyi yapmaya, bir
fleyi ödemeye mecbur olan, vazi-
feli, muvazzaf.
müthifl:
dehflet veren, ürküten,
korkutan, dehfletli, korkunç.
sarf:
kullanma.
serbest:
hareketi her hangi bir
flekilde engellenmeyen, engelsiz.
suret:
biçim, görünüfl, klk, kya-
fet.
sureten:
suret olarak, görünüfl iti-
baryla, flekilce, flekil olarak.
flahsî:
flahsa ait, kifliye, kendine
ait, flahsla ilgili, hususî.
tabir:
ifade, söz.
tarafgir:
bir taraf tutan, bir taraf
destekleyen, tarafl.
tehyîc:
heyecanlandrma, heye-
cana getirme, coflturma, coflkun-
luk verme.
tesirat- hariciye:
dfltan gelen
etkiler, dfl tesirler.
yâd:
hatrlama, anma, hatra ge-
tirme.
zt:
karflt.
ziyade:
çok, fazla, artk.
zulüm:
ifli yerli yerince yapma-
ma, hak eden kimseye hakkn
vermeme, adalete aykr davran-
ma, adaletsizlik.
adalet:
her hak sahibine hak-
knn tam ve eksiksiz verilme-
si, hakkaniyet, âdillik.
adliye:
mahkeme, yarglama
iflleriyle u¤raflan daire.
ahiret:
öbür dünya, öteki
dünya, kyametten sonra ku-
rulacak olan âlem.
aleyhime:
benim hakkmda,
benim zararma.
aynen:
bir fleyin asl veya
kendisi olarak, tpk tpksna,
hiç de¤iflmeden, oldu¤u gibi.
azade:
ba¤lardan kurtulmufl,
hür, serbest.
bîçare:
çaresiz, zavall, flaflkn.
bîtarafâne:
tarafszca, her-
hangi bir taraf, kimseyi ve
yan tutmakszn.
cani:
cinayet ifllemifl, kimse.
cereyan:
geçifl, gidifl.
elbette:
kesinlikle, mutlaka,
flüphesiz.
fikir:
düflünme, düflünce.
gayet:
çok, fazla, son derece.
habbe:
yuvarlak ve ufak ta-
ne.
hâdise:
vaka, olay, ilk defa
olan, meydana çkan hâl.
hâkim:
yargç.
hamiyet-i milliye:
millî duy-
gu ve hislerin muhafaza edil-
mesi için yaplan çaba.
hiddet:
öfke, kzgnlk, gadap,
hflm.
his:
duygu.
hissiyat:
hisler, duygular.
hukuk-i hürriyet:
hürriyetin
getirdi¤i haklar.
hükümet:
devlet.
hürriyet:
ba¤mszlk; ser-
bestlik, hür olufl.