milliyetperverlik perdesi altnda entrikalar çeviren mül-
hit zalimlere derim:
Ey efendiler! Benim hakkmda tespit edilmeyen ve
tespit edilse dahi bir suç teflkil etmeyen ve suç olsa bile
yalnz beni mesul eden bir madde yüzünden, krktan
fazla Türkün en kymettar gençlerini ve en muhterem ih-
tiyarlarn, büyük bir cinayet ifllemifller gibi bu belâya at-
mak, milliyetperverlik midir? Evet, sebepsiz böyle iflken-
celi tevkife düflenler içinde Türk gençlerinin medar- ifti-
har olacak bir ksm zatlar var ki;
(HAfiYE)
uzaktan kyme-
tini hissedip, ona yalnz bir selâm veya imanî bir risale
göndermemle, onu bir cani gibi çoluk ve çocuklar için-
den alp bu belâya atmak milliyetçilik midir? Ben ki, si-
zin nazarnzda yabanî millettenim diyorum; bu mevkuf
olan civanmert ve muhterem Türk gençleri ve ihtiyarlar
içinde öyleleri var ki, onlarn bir tanesini, kendi milletim-
den yüz adama de¤ifltirmem. çinde öyleleri var ki, on
sene bana zulüm eden memurlara, befl seneden beri on-
larn hatrlar için, o zalimlere bedduay braktm. Ve on-
larn içinde öyleleri var ki, âlî seciyelerin en halis numu-
nelerini o âlicenap Türk arkadafllarda kemal-i hayret ve
takdirle gördüm. Ve Türk milletinin srr- tefevvukunu
onlarla anladm. Ben, vicdanmla, mevcut ve çok emare-
lerle temin ederim ki; e¤er bu masum mevkuflar adedin-
ce vücutlarm bulunsayd veyahut onlarn umumuna
TARHÇE- HAYATI
| 357
E
SKfiEHR
H
AYATI
meni muhakeme:
muhakemeyi
durdurma, muhakemeye lüzum
görmeyip menetme.
mesul:
yapt¤ ifllerden hesap
vermeye mecbur olan, sorumlu.
mevkuf:
tevkif edilmifl, tutulmufl,
zanl olarak hapsedilmifl, tutuklu.
milliyetperver:
milletini seven,
ulusçu, milliyetçi.
muhterem:
sayg de¤er, hürmete
lâyk, aziz, saygn.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
mülhit:
slâm dininden ayrlan,
Allaha ve dine inanmayan, Allah
inkâr eden, dinsiz, imansz, mün-
kir.
müsaade:
izin, icazet, ruhsat.
nazar:
huzur, kat, yan, ön, nez-
dinde.
nümune:
örnek, misal, örnek ola-
rak gösterilen.
seciye:
yaratlfl, huy, tabiat, ka-
rakter, cibilliyet.
tahliye:
tutukluyu serbest brak-
ma, salverme.
tespit:
bir hâli flüpheye yer brak-
mayacak flekilde görüp göster-
me.
teflkil:
vücut verme, meydana
getirme, yapma.
tevkif:
cezaî tahkikat srasnda,
zanlnn mahkeme kararna ka-
dar geçici olarak hapsedilmesi.
yabanî:
görgüsü olmayan, kaba.
zalim:
zulmeden, hakszlk eden,
acmasz ve haksz davranan.
zat:
kifli, flahs, fert.
zulüm:
hakszlk, eziyet, cefa, ifl-
kence.
HAfiYE:
O zatlar, men-i mahkeme ile, iki aylk skntl tevkiften sonra
tahliye edilmifllerdir.
âlî:
yüce, yüksek, ulu.
âlicenap:
flerefli, haysiyetli
kimse.
beddua:
inkisar, ilenç, bir
kimsenin kötü olmas için
dua, kötü dua.
belâ:
musibet, gam, keder,
afet, sknt.
cani:
acmasz, gaddar. can-
dan sevilen, aziz.
cinayet:
adam öldürme, cana
kyma, katl.
civanmert:
sözünde sa¤lam,
iyilik sever, kahraman.
entrika:
bir çkar sa¤lamak
veya birine zarar vermek
maksadyla hazrlanan düzen,
dalavere, hile, desise.
erkân:
reisler, ileri gelenler.
halis:
temiz.
hatr:
gönül, kalp, his.
heyet-i hâkime:
hâkimler
heyeti, hakimler kurulu.
hükümet:
devlet.
i¤fal:
yanltma, gaflete düflü-
rerek kandrma, yanlfl ifl yap-
trma, aldatma, aldatlma.
ihtiyar:
yafllanmfl kimse,
yafll.
imanî:
imana ait olan, imana
dair olan, imanla ilgili.
iflkence:
eziyet, azap, bir kim-
seye verilen maddî-manevî
sknt, zulüm.
kemal-i hayret:
flaflknl¤n
son derecesi, çok fazla flafl-
knlk.
kymet:
de¤er.
kymettar:
kymetli, de¤erli,
pahal.
medar- iftihar:
iftihar sebe-
bi, övünme sebebi.