Tarihçe-i Hayat - page 358

gelen her nevi meflakkatlerini alabilseydim, kasem ede-
rim ki, müftehirâne, o k›ymettar zatlara bedel çekmek
isterdim. Benim bunlara karfl› bu hissim, onlar›n k›y-
met-i zatiyeleri içindir; yoksa flahs›ma karfl› faydas› do-
kunmas› de¤ildir. Çünkü, bir k›sm›n› yeni görüyorum.
Bir k›sm›, belki o benden fayda görmüfl, ben ondan za-
rar görmüflüm. Fakat binler zarar görsem, yine onlar›n
k›ymeti nazar›mda tenzil etmez.
‹flte, ey Türkçülük dava eden mülhit zalimler! Türk
Milletinin medar-› iftihar› olabilecek bu kadar zatlar› ga-
yet adî ve ehemmiyetsiz bahaneler ile —sizin tabiriniz-
le— benim gibi bir Kürt yüzünden periflan etmek, tezlil
etmek milliyetçilik midir? Türkçülük müdür? Vatanper-
verlik midir? Haydi, o insafs›z vicdan›n›za havale ediyo-
rum.
‹flte mahkeme-i âdile, onlar›n masumiyetini anlamak-
la çoklar›n› tahliye etti. E¤er ortada bir suç varsa, o suç
benimdir. Onlar, ulüvv-i cenaplar›ndan, benim gibi garip
bir ihtiyar hocaya soba yakmak, su getirmek, yemek pi-
flirmek ve kendime mahsus bir risalemi tebyiz etmek gi-
bi cüz’î ifllerimi s›rf lillâh için yapm›fllar ve benim hat›r›m
için hat›ra defterim hükmünde olan o iki risalemin ahir-
lerinde, bir hat›ra olmak üzere imzalar›n› atm›fllar. Aca-
ba, dünyada, böyleleri böyle bahanelerle muaheze ede-
cek bir kanun, bir usul ve bir maslahat var m›?
‚è
adî:
baya¤›, afla¤›, de¤ersiz.
ahir:
son, sonraki, en sonra.
bahane
:
yalandan özür, as›l sebe-
bi gizlemek için ileri sürülen uy-
durma sebep.
bedel:
karfl›l›k, karfl›.
cüz’î:
küçük.
ehemmiyet:
pek önemli olma,
de¤erlilik.
emare:
alâmet, niflan, eser, ipucu,
belirti, karine.
garip:
kimsesiz, zavall›.
gayet:
çok, fazla, son derece.
hat›r:
gönül, kalp, his.
hat›ra
:
an›.
havale:
bir ifli veya bir fleyi baflka
birine b›rakma, üstüne b›rakma,
›smarlama.
hükmünde:
niteli¤inde.
ihtiyar:
yafllanm›fl kimse, yafll›.
imza:
bir fleyin alt›na ismini yaz-
ma.
insaf:
adaleti ve hakk› düflünerek
davranma.
kanun:
devletin yasama kuvveti
taraf›ndan herkesçe uyulmak
üzere konulan her türlü kaide,
yasa.
kasem:
yemin, and, ahdetme.
k›ymet:
de¤er.
k›ymet-i zatiye:
birinin kendi öz
de¤eri, k›ymeti.
k›ymettar:
k›ymetli, de¤erli, pa-
hal›.
Kürt:
Ön Asya’da yaflayan bir
topluluk ve bu topluluktan olan
kimse.
mahkeme-i âdile:
adaletle ifl gö-
ren mahkeme.
mahsus:
baflkas›nda bulunma-
yan, bir fleye veya kifliye has
olan.
maslahat:
ifl, emir, husus, madde,
keyfiyet.
masum:
suçsuz, kabahatsiz, gü-
nahs›z.
masumiyet:
masumluk, kaba-
hatsizlik, suçsuzluk.
medar-› iftihar:
iftihar sebebi,
övünme sebebi.
meflakkat:
zahmet, s›k›nt›, güç-
lük, zorluk.
mevcut:
var olan, bulunan, olan.
mevkuf:
tevkif edilmifl, tutulmufl,
zanl› olarak hapsedilmifl, tutuklu.
muaheze:
tenkit, itiraz, k›nama,
tariz.
müftehirane:
iftiharla, iftihar
ederek, övünerek, gururlu bir fle-
kilde.
mülhit:
‹slâm dininden ayr›lan,
358 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
E
SK‹fiEH‹R
H
AYATI
Allah’a ve dine inanmayan,
Allah’› inkâr eden, dinsiz,
imans›z, münkir.
nazar:
düflünme, fikir, mülâ-
haza, niyet.
nev’î:
tür, çeflit.
periflan:
kederli, hüzünlü, üz-
gün.
s›rf:
ancak, yaln›z.
s›rr-› tefevvuk:
üstün olma-
n›n s›rr›, üstünlü¤ün s›rr›.
flah›s:
insan›n kendi nefsi,
kendi varl›¤›, nefis, zat.
tabir:
ifade, söz.
tahliye:
tutukluyu serbest b›-
rakma, sal›verme.
takdir:
be¤enme, be¤endi¤ini
belirtme.
tebyîz:
müsveddeyi temize
çekme, beyaza çekme.
temîn:
güvenlik, emniyet his-
si verme, flüphe ve korkuyu
giderme.
tenzil:
indirme, peyderpey,
yavafl yavafl indirme.
tezlil:
afla¤›lama, küçük dü-
flürme, horlama.
ulüvv-i cenap:
âlicenapl›k,
cömertlik, büyüklük.
umum:
hep, bütün, cümle,
herkes.
usûl:
tertip, düzen.
vatanperver:
yurtsever, va-
tan›na düflkün, vatan›n› se-
ven kimse.
vicdan:
iyiyi kötüden, hayr›
flerden ay›rt etmeye yard›mc›
olan ahlâkî duygu.
zalim:
zulmeden, haks›zl›k
eden, ac›mas›z ve haks›z dav-
ranan.
zat:
kifli, flah›s, fert.
1...,348,349,350,351,352,353,354,355,356,357 359,360,361,362,363,364,365,366,367,368,...1390
Powered by FlippingBook