Tarihçe-i Hayat - page 365

talimat yapt›r›yor ve her gün lâakal befl defa, beflten dör-
dünün ellerini dergâh-› ‹lâhiyeye açt›r›yor ve bütün cami-
lerde ve cemaatlerde, namazlarda, kudsî, semavî fer-
manlar›n› hürmetle okutturuyor; elbette onun hakikî tef-
siri ve o güneflin bir nuru ve onun bir memuru olan Ri-
sale-i Nur, o vazife-i imaniyesini, biiznillâh, sadmelere
u¤ratmayarak görecektir. Öyle ise, ehl-i dünya ve ehl-i
siyaset onunla mübareze de¤il, belki ondan istifade et-
meye pek çok muhtaçt›rlar. Evet, flu t›ls›m-› kâinat›n
mu¤lâk›n› keflfeden ve mevcudat›n nereden, nereye ve
ne olacaklar›n›n t›ls›m›n› açan Risale-i Nur’un eczalar›n-
dan Yirmi Dokuzuncu Söz; ve tahavvülât-› zerrat›n mu-
ammas›n› keflfeden Otuzuncu Söz; ve kâinatta mütema-
diyen fenâ ve zeval içindeki faaliyet ve hallâk›yet-i umu-
miye t›ls›m-› acibini hall ve keflfeden Yirmi Dördüncü
Mektup; ve Tevhidin en derin ve en mühim muammas›-
n› keflf ve hall ve izah eden ve haflr-i beflerî bir sinek ih-
yas› kadar kolay oldu¤unu ispat eden Yirminci Mektup;
ve tabiatperestlerin fikr-i küfürlerini esas›yla bozan ve
tahrip eden “Tabiat Risalesi” nam›ndaki Yirmi Üçüncü
Lem’a gibi Risale-i Nur’un çok cüz’leri var. Bunlar›n yal-
n›z birisindeki muammay› keflfeden bir âlim, bir edip, bir
profesör, hangi hükûmette olsa, takdirle mükâfat ve ik-
ramiye verilece¤ini, bu risaleleri dikkatle mütalâa eden
tasdik eyler.
Bu beyanat›ma, sadetten hariç tafsilât nazar›yla bak-
mamak gerektir. Çünkü, Risale-i Nur’un yüzden ziyade
risaleleri benim evrak-› tevkifiyem hükmüne geçmifl
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 365
E
SK‹fiEH‹R
H
AYATI
istifade:
faydalanma, yararlan-
ma, yarar sa¤lama.
keflif:
açma, meydana ç›karma.
kudsî:
mukaddes, kutlu, muaz-
zez, aziz.
kumandan:
komutan.
lâakal:
en az›ndan, daha afla¤› ol-
maz, en az, hiç olmazsa.
mevcudat:
mevcutlar, var›klar.
muamma:
anlafl›lmas› güç.
mu¤lâk:
kapal›, kilitli, anlafl›lmas›
zor.
mübareze:
kavga, dövüflme, vu-
ruflma, çat›flma.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
mükâfat:
iyi bir ifl, hizmet veya
baflar›dan ötürü verilen fley, ödül.
mütalâa:
okuma, dikkatli okuma.
mütemadiyen:
sürekli olarak,
devaml› olarak, aral›ks›z flekilde,
muttas›l, devaml›.
nam:
ad, isim.
nazar:
düflünme, fikir, mülâhaza,
niyet.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, ›fl›k.
sadet:
konuflulan madde, as›l ko-
nu, esas mana.
sadme:
darbe, y›k›c› müdahale-
ler.
semavî:
Allah taraf›ndan olan, ‹lâ-
hî.
tabiatperest:
her fleyin kendi
kendine oldu¤unu veya tabiat›n
meydana getirdi¤ini iddia eden,
tabiatç›.
tafsilât:
tafsiller, aç›klamalar,
izahlar, etrafl› olarak bildirmeler.
tahavvülât-› zerrat:
zerrelerin
de¤iflmesi, atomlardaki bir hâl-
den baflka bir hâle geçme, de¤i-
fliklik.
tahrip:
harap etme, y›kma, k›r›p
dökme, bozma.
takdir:
be¤enme.
talimat:
bir ifl görülmesi için üst
makam taraf›ndan verilen yaz›l›
veya sözlü emir, direktif.
tasdik:
do¤rulu¤unu kabul etme,
do¤rulama, gerçekli¤ini kabul et-
me.
tefsîr:
Kur’ân’›n mana bak›m›n-
dan izah›, Kur’ân’›n flerhi.
tevhid:
Allah’›n bir oldu¤una
inanma, Allah’›n varl›¤›n›, birli¤ini,
dengi ve orta¤› bulunmad›¤›n› ka-
bul etme.
t›ls›m:
herkesin bilip çözemedi¤i
gizli s›r, bilmece.
t›ls›m-› acip:
Garip, anlafl›lmas›
güç, flafl›rt›c› s›r, bilmece.
t›ls›m-› kâinat:
kâinat›n t›ls›m›,
evrenin gizli s›rr›.
vazife-i imaniye:
imanla ilgili va-
zife, iman vazifesi.
zeval:
ölüm, ölme.
ziyade:
çok, fazla, art›k.
âlim:
ilim ile u¤raflan, ilim
adam›.
beyanat:
aç›klamalar, izahlar.
biiznillah:
Allah’›n izni ile.
cemaat:
topluluk.
cüz:
k›s›m, parça, bölük.
dergâh-› ‹lâhiye:
Cenab-›
Hakk›n dergâh›, kap›s›, kat›.
ecza:
cüz’ler, parçalar, k›s›m-
lar.
edib:
edebiyatç›, edebiyatla
meflgul olan.
ehl-i dünya:
dünyaya ba¤l›,
dünya adam›, ahireti düflün-
meyen.
ehl-i siyaset:
ülkenin idare-
siyle meflgul olanlar, siyaset
adamlar›, politikac›lar.
faaliyet:
aktivite, etkinlik,
canl›l›k.
fenâ:
yok olma, yokluk, geçip
gitme, son bulma, ölümlülük.
ferman:
emir, buyruk.
fikr-i küfür:
inkâr fikri.
hakikî:
gerçek, sahici, do¤ru.
hâkim:
sözünü geçiren, ege-
men.
hallâk›yet-i umumiye:
bü-
tün her fleyi ilgilendiren yara-
t›c›l›k.
haflr-i beflerî:
insanlar›n yeni-
den dirilmesi.
hüküm:
hakim olma, emret-
me, kumanda etme.
hükümet:
devlet.
hürmet:
riayet, ihtiram, sayg›.
ihya:
diriltme, hayat verme,
yeniden hayata döndürme.
ikramiye:
ikram olarak veri-
len para, çal›flanlar› flevklen-
dirmek için verilen ücret d›fl›
para.
1...,355,356,357,358,359,360,361,362,363,364 366,367,368,369,370,371,372,373,374,375,...1390
Powered by FlippingBook