edilse; elbette koca Cennetin fiyat olacak bir servet ve
hayat- ebediyeyi kazandracak bir âb- hayat ve bütün
feylesoflar hayrette brakacak bir keflfiyat yolunda, vücu-
dum zerreleri adedince bafllarm bulunsa ve feda edilme-
si lâzm gelse, bilâtereddüt feda edilir. Hem, beni tehdit
veya imha suretiyle susturmak, bir dil yerine bin dil ko-
nuflturacak. Yirmi seneden beri ruhlara yerleflen Risale-i
Nur, susmufl bir dilime bedel, binler dilleri söylettirmesi-
ni Rahîm-i Zülcelâlden ümitvarm.
ìĠ
EHEMMYETSZ, FAKAT EHEMMYETL BR SUÇ
OLARAK BANA SORULAN BR MESELE
Diyorlar ki:
Sen, flapkay baflna koymuyorsun; mah-
keme gibi çok resmî yerlerde bafln açmyorsun. De-
mek, o kanunlar reddediyorsun. O kanunlar reddetme-
nin cezas fliddetlidir.
Elcevap:
Bir kanunu reddetmek baflkadr ve o kanun-
la amel etmemek bütün bütün baflkadr. Evvelkinin ceza-
s idam ise; bunun cezas ya bir gün hapis ve bir lira ce-
za-i nakdî veya bir tekdir veya bir ihtardr. Ben o kanun-
larla amel etmiyorum; hem, amel etmekle dahi mükellef
olamyorum. Çünkü münzevi yaflyorum. Bu kanunlar
hususî menzillere girmez.
Bir ihtar:
Bu iki aydr gayet dikkatle ve ince elekle ele-
mek suretiyle hem Isparta, hem Eskiflehir mahkemeleri,
TARHÇE- HAYATI
| 367
E
SKfiEHR
H
AYATI
mesele:
konu.
mükellef:
bir fleyi yapmaya, bir
fleyi ödemeye mecbur olan, vazi-
feli, muvazzaf.
münzevi:
köflesine çekilip kim-
seyle görüflmeyen, herkesten
uzaklaflp yalnz yaflayan.
Rahîm-i Zülcelâl:
büyüklük sahi-
bi olan bol merhamet sahibi Al-
lah.
redd:
reddetme, geri verme, geri
çevirme, kabul etmeme, tanma-
ma.
resmî:
devletin olan, devlete ait,
devletle ilgili.
servet:
zenginlik, varlk, mal,
mülk.
suret:
biçim, görünüfl, klk, kya-
fet.
tehdit:
gözda¤ verme, birisini
korkutma, birinin gözünü korkut-
ma, korku verme, gözda¤.
tekdir:
azarlama, azar, uyarma,
çkflma, îkaz.
ümitvar:
ümitli, umutlu, uman,
ümidi olan.
zerre:
maddenin en küçük parça-
s, molekül, atom.
âb- hayat:
ebedî hayat ka-
zanmay temin eden manevî
de¤erler.
amel:
uygulama, meydana
çkarma.
bedel:
karfllk, karfl.
bilâtereddüt:
tereddütsüz.
ceza:
kanunlarn ihlâlinde uy-
gulanan müeyyide.
ceza-i nakdî:
para cezas.
ehemmiyet:
önem, kymet,
de¤er.
ehl-i izzet:
izzetli kimseler.
elbette:
kesinlikle, mutlaka,
flüphesiz.
evvel:
önce, ilk, birinci, iptida,
bafllangç.
fedâ:
kurban, kurban olma,
u¤runa verme.
feylesof:
felsefe ile u¤raflan,
filozof.
hayat- ebediye:
ebedî ve
sonsuz hayat.
hayret:
flaflknlk.
haysiyet:
onur, fleref, itibar.
hususî:
bir fleye, bir kifliye, bir
yere has olan, herkese âid ol-
mayan, özel.
idam
:
öldürme.
ihtar:
idarî bir ceza, resmî
uyar cezas.
imha:
bozma, yok etme,
mahvetme, ortadan kaldrma,
ykma.
kanun:
devletin yasama kuv-
veti tarafndan herkesçe
uyulmak üzere konulan her
türlü kaide, yasa.
keflfiyat:
keflifler, bulup mey-
dana çkarlan fleyler, yeni
bulunan fleyler.
menzil:
yer, dünya, ev.