dürbün ile bakarak habbeyi kubbe gösterdiler. Siz-
lerden ümidimiz fludur ki: ktidarnzdan, onlarn evham-
larnn kubbesinin habbe oldu¤unu göstermektir: Yani
onlarn dürbünlerini aksine çevirip bakarsnz...
Hem, bir ricam var: Müsadere edilen kitaplarmn bin
liradan ziyade bence kymetleri var; bana iade ediniz.
Onlarn mühim bir ksm on iki sene evvel Ankara Kü-
tüphanesine iftihar ve teflekkür ile kabul edildi¤ini, Kü-
tüphane nazr gazete ile ilân etmifltir.
fiimdilik hayatma hükümleri geçen heyetinizin reyi ile
bu ifademin bir suretini müdde-i umumîye verip beni bu
zarara sokanlar aleyhinde ikame-i dava etmek ve bir su-
retini Dahiliye Vekâletine ve bir suretini de Meclis-i Me-
busana vermek istiyorum.
* * *
YUKARIDAK MÜDAFAATIMIN
BRNC TETMMES
Beni istintak eden zatn ve heyet-i hâkimenin nazar-
dikkatlerine! Evvelki ifademe üç maddeyi ilâve ediyorum.
B
RNC
M
ADDE
:
Bizi hayrette brakan ve gayet flaflrtan ve bir garaz ih-
sas eden ve bililtizam hiçten bir sebeb-i ittiham icat et-
mek nevinden, musrrâne, bir cemiyet ve teflkilât varmfl
gibi soruyorlar, Bu teflkilât yapmak için nereden para
alyorsunuz? diyorlar.
TARHÇE- HAYATI
| 351
E
SKfiEHR
H
AYATI
halka bildirme, herkese duyurma.
ilâve:
ekleme, katma.
istintak:
sorguya çekme.
kymet:
de¤er, bir fley için tespit
edilen karfllk, paha, bedel, tutar.
Meclis-i Mebusan:
mebuslar
meclisi, Osmanl devleti zamann-
da halk tarafndan seçilen me-
buslarn meclisi, Millet Meclisi.
musrrâne:
israr ve inatla, srarl
bir flekilde.
müdafaat:
müdafaalar, savun-
malar, korunmalar.
müddeiumumî
:
savc.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
müsadere:
ifllenen bir suç karfll-
¤ olarak, suçlunun malnn bütü-
nü veya bir bölümü üstündeki
sahipli¤ine son verilmesi ve bu
sahipli¤in bir baflka kurulufla dev-
redilmesi.
nazar- dikkat:
dikkatli bakma,
dikkatli bakfl.
nazr:
vekil, bakan.
rey:
düflünce, fikir, müflahede,
mütalâa, görüfl, oy.
rica:
dileme, isteme.
sebeb-i ittiham:
suçlanma, itham
edilme sebebi.
suret:
nüsha, kopya.
teflekkür:
yaplan bir iyilik karfl-
snda minnet, memnuniyet ve
flükür ifade etme, flükretme.
tetimme:
bir konuyu veya eseri
tamamlamak için eklenen ksm,
bir fleyin tam olmas için gereken
fley.
ümit:
umut, umma, ümit.
zat:
kifli, flahs, fert.
ziyade:
çok, fazla, artk.
aks:
ters, karflt, zt.
aleyh:
karfl, karflt.
bililtizam:
bile bile.
cemiyet:
topluluk, birlik.
dahiliye vekâleti:
iç iflleri ba-
kanl¤.
dürbün:
uzak gören, uza¤
gösteren.
evham:
vehimler, zanlar, kufl-
kular, esassz fleyler, kuruntu-
lar.
evvel:
önce, ilk, birinci, iptida,
bafllangç.
garaz:
kötü kast, düflmanca
niyet, kin.
gayet:
çok, fazla, son derece.
habbe:
yuvarlak ve ufak ta-
ne.
heyet:
bir toplulu¤u meyda-
na getiren kiflilerin bütünü,
komite.
heyet-i hâkime:
hâkimler
heyeti, hakimler kurulu.
hüküm:
emir, buyruk, ku-
manda, nüfuz.
iade:
geri gönderme, gönde-
rilme, geri çevirme, geri ver-
me, geri döndürme.
icat:
vücuda getirme, getiril-
me, yoktan var etme, ibda.
ifade:
sorgu srasnda verilen
bilgi.
ihsas:
hissettirme, sezdirme,
üstü kapal olarak dile getir-
me, açktan söylememe, du-
yurulma.
ikame-i dava:
dava açma.
iktidar:
bir toplulukta veya
kuruluflta idareyi elde bulun-
durma.
ilân:
bir durumu basn, radyo,
televizyon, afifl vs. yoluyla