Tarihçe-i Hayat - page 343

Hem vali dairesi, hem polis dairesi, bu kitaplar›mda si-
yaset-i hükûmete iliflecek hiçbir maddeyi bulamad›klar›n›
itiraf etmeleridir. Acaba, on sene de¤il, belki on ay be-
nim gibi sebepsiz nefyedilen ve merhametsizce zulüm
gören ve iflkenceli tazyik ve tarassut edilen bir adam›n en
mahrem evrak› meydana ç›ksa, zalimlerin yüzlerine sav-
rulacak on madde ç›kmaz m›?
E¤er denilse
: “Yirmiden ziyade mektuplar›n yakalan-
d›.”
Ben de derim
: “O mektuplar birkaç sene zarf›nda ya-
z›lm›fllar. Acaba, on sene zarf›nda on dosta, on ve yirmi
ve yüz mektup çok mu? Madem muhabere serbesttir ve
dünyan›za iliflmezler; bin olsa da, bir suç teflkil etmezler.”
D
ÖRDÜNCÜ
D
EL‹L
:
Müsadere edilen bütün kitaplar›m›
görüyorsunuz ki, siyasete arkalar›n› çevirip, bütün kuv-
vetleriyle imana ve Kur’ân’a, ahirete müteveccih olmala-
r›d›r. Yaln›z iki-üç risalelerde, Eski Said sükûtu terk ede-
rek baz› gaddar memurlar›n iflkencelerine karfl› hiddet et-
mifl; hükûmete de¤il, belki vazifesini sû-i istimal eden o
memurlara itiraz eylemifl, mazlumâne flekvas›n› yazm›fl.
Fakat, yine o iki-üç risaleyi mahrem deyip neflrine izin
vermedim. Has bir k›s›m dostlar›ma münhas›r kalm›fllar-
d›r. Hükûmet ele bakar ve zâhire dikkat eder. Kalbe bak-
mak, gizli ve hususî ifllere bakmak hakk› yoktur ki, her-
kes kalbinde ve hanesinde istedi¤ini yapabilir ve padi-
flahlar› zemmeder, be¤enmez.
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 343
E
SK‹fiEH‹R
H
AYATI
etmek, bîçarelere yard›mda bu-
lunmak, esirgemek.
muhabere:
haberleflme, mektup-
laflma, yaz›flma.
münhas›r:
hasredilmifl, ayr›lm›fl,
bir fleye veya kimseye mahsus.
müsadere:
ifllenen bir suç karfl›l›-
¤› olarak, suçlunun mal›n›n bütü-
nü veya bir bölümü üstündeki
sahipli¤ine son verilmesi ve bu
sahipli¤in bir baflka kurulufla dev-
redilmesi.
müteveccih:
teveccüh eden, bir
tarafa, bir cihete dönen, yönelen.
nefy:
sürme, sürgün etme, ceza-
land›rarak baflka bir yerde ika-
met etmeye mecbur etme.
neflr:
yay›m, yay›n.
padiflah:
büyük flah, hükümdar,
hükümdarlar hükümdar›, sultan,
melik.
serbest:
hareketi her hangi bir
flekilde engellenmeyen, engelsiz.
siyaset:
politika.
siyaset-i hükümet:
hükümetin
siyaseti, bir memleketi idare
edenlerin memleketi idare tarz›.
su-i istimal:
bir fleyi kötüye kul-
lanma.
sükût:
susma.
flekva:
flikâyet, yak›nma, hoflnut-
suzluk, memnuniyetsizlik.
tarassut:
gözetme, gözleme, göz-
le takip etme, dikkatle bakma.
tazyik:
zorlama, bask›.
terk:
b›rakma, sal›verme, vazgeç-
me.
teflkil:
vücut verme, meydana
getirme, yapma.
vali:
bir vilâyeti idare eden en
büyük memur.
vazife:
ödev, bir kimsenin yap-
mak zorunda bulundu¤u ifl.
zahir:
görünen, görünücü.
zalim:
zulmeden, haks›zl›k eden,
ac›mas›z ve haks›z davranan.
zem:
yerme, k›nama, ay›plama.
ziyade:
çok, fazla, art›k.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet, cefa, ifl-
kence.
ahiret:
öbür dünya, öteki
dünya, k›yametten sonra ku-
rulacak olan âlem.
daire:
devlet ifllerini gören
kurulufllardan her biri.
delil:
bir davay›, meseleyi is-
pata yarayan fley, bürhan,
beyyine.
evrak:
k⤛t yapraklar›, kitap
sayfalar›, yapraklar, k⤛tlar.
gaddar:
çok fazla gadreden,
zulüm, haks›zl›k, merhamet-
sizlik eden.
hane:
ev, mesken, beyt, ika-
met edilen yer.
hiddet:
öfke, k›zg›nl›k, gadap,
h›fl›m.
hususî:
bir fleye, bir kifliye, bir
yere has olan, herkese âid ol-
mayan, özel.
hükümet:
devlet.
iman:
inanma, inanç, itikat,
tasdik.
iflkence:
eziyet, azap, bir kim-
seye verilen maddî-manevî
s›k›nt›, zulüm.
itiraf:
baflkalar›n›n bilmedi¤i
gizli bir kusurunu söyleme,
kendisi için iyi say›lmayacak
bir hâli gizlemeyip söyleme.
itiraz:
bir fikri, hükmü veya
durumu kabul etmeyip çü-
rütmeye kalk›flma, karfl› ç›k-
ma, karfl› durma.
izin:
izin, müsaade, ruhsat.
madem:
çünkü, için, de¤il mi
ki, ...den dolay›, böyle ise, he-
le.
mahrem:
herkesçe bilinme-
mesi gereken.
merhamet:
ac›mak, flefkat
göstermek, korumak, iyilik
1...,333,334,335,336,337,338,339,340,341,342 344,345,346,347,348,349,350,351,352,353,...1390
Powered by FlippingBook