Hem vali dairesi, hem polis dairesi, bu kitaplarmda si-
yaset-i hükûmete iliflecek hiçbir maddeyi bulamadklarn
itiraf etmeleridir. Acaba, on sene de¤il, belki on ay be-
nim gibi sebepsiz nefyedilen ve merhametsizce zulüm
gören ve iflkenceli tazyik ve tarassut edilen bir adamn en
mahrem evrak meydana çksa, zalimlerin yüzlerine sav-
rulacak on madde çkmaz m?
E¤er denilse
: Yirmiden ziyade mektuplarn yakalan-
d.
Ben de derim
: O mektuplar birkaç sene zarfnda ya-
zlmfllar. Acaba, on sene zarfnda on dosta, on ve yirmi
ve yüz mektup çok mu? Madem muhabere serbesttir ve
dünyanza iliflmezler; bin olsa da, bir suç teflkil etmezler.
D
ÖRDÜNCÜ
D
ELL
:
Müsadere edilen bütün kitaplarm
görüyorsunuz ki, siyasete arkalarn çevirip, bütün kuv-
vetleriyle imana ve Kurâna, ahirete müteveccih olmala-
rdr. Yalnz iki-üç risalelerde, Eski Said sükûtu terk ede-
rek baz gaddar memurlarn iflkencelerine karfl hiddet et-
mifl; hükûmete de¤il, belki vazifesini sû-i istimal eden o
memurlara itiraz eylemifl, mazlumâne flekvasn yazmfl.
Fakat, yine o iki-üç risaleyi mahrem deyip neflrine izin
vermedim. Has bir ksm dostlarma münhasr kalmfllar-
dr. Hükûmet ele bakar ve zâhire dikkat eder. Kalbe bak-
mak, gizli ve hususî ifllere bakmak hakk yoktur ki, her-
kes kalbinde ve hanesinde istedi¤ini yapabilir ve padi-
flahlar zemmeder, be¤enmez.
TARHÇE- HAYATI
| 343
E
SKfiEHR
H
AYATI
etmek, bîçarelere yardmda bu-
lunmak, esirgemek.
muhabere:
haberleflme, mektup-
laflma, yazflma.
münhasr:
hasredilmifl, ayrlmfl,
bir fleye veya kimseye mahsus.
müsadere:
ifllenen bir suç karfll-
¤ olarak, suçlunun malnn bütü-
nü veya bir bölümü üstündeki
sahipli¤ine son verilmesi ve bu
sahipli¤in bir baflka kurulufla dev-
redilmesi.
müteveccih:
teveccüh eden, bir
tarafa, bir cihete dönen, yönelen.
nefy:
sürme, sürgün etme, ceza-
landrarak baflka bir yerde ika-
met etmeye mecbur etme.
neflr:
yaym, yayn.
padiflah:
büyük flah, hükümdar,
hükümdarlar hükümdar, sultan,
melik.
serbest:
hareketi her hangi bir
flekilde engellenmeyen, engelsiz.
siyaset:
politika.
siyaset-i hükümet:
hükümetin
siyaseti, bir memleketi idare
edenlerin memleketi idare tarz.
su-i istimal:
bir fleyi kötüye kul-
lanma.
sükût:
susma.
flekva:
flikâyet, yaknma, hoflnut-
suzluk, memnuniyetsizlik.
tarassut:
gözetme, gözleme, göz-
le takip etme, dikkatle bakma.
tazyik:
zorlama, bask.
terk:
brakma, salverme, vazgeç-
me.
teflkil:
vücut verme, meydana
getirme, yapma.
vali:
bir vilâyeti idare eden en
büyük memur.
vazife:
ödev, bir kimsenin yap-
mak zorunda bulundu¤u ifl.
zahir:
görünen, görünücü.
zalim:
zulmeden, hakszlk eden,
acmasz ve haksz davranan.
zem:
yerme, knama, ayplama.
ziyade:
çok, fazla, artk.
zulüm:
hakszlk, eziyet, cefa, ifl-
kence.
ahiret:
öbür dünya, öteki
dünya, kyametten sonra ku-
rulacak olan âlem.
daire:
devlet ifllerini gören
kurulufllardan her biri.
delil:
bir davay, meseleyi is-
pata yarayan fley, bürhan,
beyyine.
evrak:
kâ¤t yapraklar, kitap
sayfalar, yapraklar, kâ¤tlar.
gaddar:
çok fazla gadreden,
zulüm, hakszlk, merhamet-
sizlik eden.
hane:
ev, mesken, beyt, ika-
met edilen yer.
hiddet:
öfke, kzgnlk, gadap,
hflm.
hususî:
bir fleye, bir kifliye, bir
yere has olan, herkese âid ol-
mayan, özel.
hükümet:
devlet.
iman:
inanma, inanç, itikat,
tasdik.
iflkence:
eziyet, azap, bir kim-
seye verilen maddî-manevî
sknt, zulüm.
itiraf:
baflkalarnn bilmedi¤i
gizli bir kusurunu söyleme,
kendisi için iyi saylmayacak
bir hâli gizlemeyip söyleme.
itiraz:
bir fikri, hükmü veya
durumu kabul etmeyip çü-
rütmeye kalkflma, karfl çk-
ma, karfl durma.
izin:
izin, müsaade, ruhsat.
madem:
çünkü, için, de¤il mi
ki, ...den dolay, böyle ise, he-
le.
mahrem:
herkesçe bilinme-
mesi gereken.
merhamet:
acmak, flefkat
göstermek, korumak, iyilik