Beni mahkûm etseniz de, onlar mahkûm olamaz ve ha-
piste dahi benim arkadaflm olmaldrlar.
Mahkemelerin ihkak- hak cihetindeki haysiyetine, fle-
refine mühim bir nakse, belki zt olan garazkârlarn tel-
kinatna tebaiyete, elbette mahkeme-i adalet tenezzül et-
meyecek ve garazkârlarn entrikalarn akim brakacaktr.
Ve adaletten ve ihkak- haktan daha büyük bir makam
vazife cihetinde tanmayan mahkemenin, her türlü tesi-
rattan azade olarak vazifesini yapaca¤ esas adaletin
muktezas oldu¤una istinaden, flahsm namna de¤il, bel-
ki çok hakikatlerin ve birçok masum hukuklarn kendine
ba¤l oldu¤u bir hakikat-i âliye namna, hakkmdaki asl-
sz evhamlarn bir an evvel Risale-i Nurun hürriyetini
ilân etmekle refetmektir.
Üçüncü madde:
Bize isnat edilen mevhum suç ise,
umumî bir tabirle ve kuyud-i ihtiraziye nazara alnmaya-
rak, Ceza Kanununun yüz altmfl üçüncü maddesi, yalnz
zahirine ve umumiyetine temas ettirip, mahkûmiyetim
istilzam edilmek istenildi¤i anlafllyor. Bize isnat edilen
birkaç maddenin katî ve hakikî cevaplar zaptnza ge-
çen müdafaatmda bulunmakla beraber, on veya on befl
nokta yüzünden, manevî yüz keflfiyat havi, yüzler haki-
kat-i mühimmeyi cami yüzden ziyade cüzden ibaret olan
Risale-i Nur, mükâfat ve takdir yerine mücazat ve tenkit-
le karfllanmfltr. Mahkemenizden bu hakkm ve Risale-i
Nurun hürriyet hakkn istemek, büyük bir hakkmdr.
Bu cihetin halli ve fasl lâbüd ve zarurîdir.
TARHÇE- HAYATI
| 379
E
SKfiEHR
H
AYATI
ihkak- hak:
haklya hakkn ver-
me, hakk usûlü dairesinde yeri-
ne getirme.
isnâd:
bir fleyi bir kimseye ait
gösterme, sözü söyleyene nispet
etme, bir söz ve haberin birisine
ait oldu¤unu belirtme.
istilzam:
gerekli görme, lüzumlu
görme.
istinaden:
dayanarak, güvene-
rek, delil kabul ederek.
katî:
flüpheye ve tereddüde ma-
hal brakmayan, kesin, flüphesiz.
keflfiyat:
keflifler, bulup meyda-
na çkarlan fleyler, yeni bulunan
fleyler.
kuyud- ihtiraziye:
korunmak
için ileriye ait tedbir kaytlar, ba-
z haklar kullanabilme flart.
lâbüdd:
lâzm, gerekli, gerek, za-
rurî.
mahkeme-i adalet:
adalet mah-
kemesi, hakka riayet edilen mah-
keme.
mahkûmiyet:
hüküm giyme, hü-
kümlülük.
manevî:
madde dfl olan, maddî
olmayan, manaya ait.
masum:
suçsuz, kabahatsiz, gü-
nahsz.
mevhum:
vehim ve hayalde
meydana getirilen, evham ürünü
olan, hakikatte olmayan, vehim.
muktezâ:
iktiza eden, gereken,
lâzm gelen, icap eden.
mücazat:
bir suça karfl verilen
ceza, karfllk, mutlak ceza.
müdafaat:
müdafaalar, savun-
malar, korunmalar.
mükâfat:
iyi bir ifl, hizmet veya
baflardan ötürü verilen fley, ödül.
nakise:
eksiklik, noksanlk.
nazar:
dikkat.
ref:
kaldrma, giderme, feshetme,
la¤vetme, hükümsüz brakma.
tabir:
ifade, söz.
takdir:
be¤enme, be¤endi¤ini
belirtme.
tebaiyet:
tâbilik, tâbi olma.
telkînât:
telkinler.
tenezzül:
kendine aykr düflen
bir ifli veya durumu kabul etme,
alçalma.
tenkit:
elefltiri.
tesirat:
etkiler, tesirler.
umumî:
umuma ait, umumla ilgi-
li, herkesle alâkal, herkese ait.
umumiyet:
umumî olma hâli,
umumîlik, bir fleyin herkese ait
olmas, genellik.
vazife:
ifl, memuriyet.
zahir:
görünen, görünücü.
zapt:
kaydetme, özetini yazma.
zarurî:
mecburî, zorunlu, ister is-
temez, naçar.
zt:
muhalif.
ziyade:
çok, fazla, artk.
adalet:
her hak sahibine hak-
knn tam ve eksiksiz verilme-
si, hakkaniyet, âdillik.
akim:
neticesiz, sonu yok, ba-
flarsz.
aleyh:
karfl, karflt.
azade:
ba¤lardan kurtulmufl,
hür, serbest.
cami:
cem eden, toplayan,
içine alan.
cihet:
yan, yön, taraf.
cüz:
ksm, parça, bölük.
entrika:
bir çkar sa¤lamak
veya birine zarar vermek
maksadyla hazrlanan düzen,
dalavere, hile, desise.
evham:
vehimler, zanlar, kufl-
kular, esassz fleyler, kuruntu-
lar.
garaz:
kötü kast, düflmanca
niyet, kin.
garazkâr:
kinli, düflmanlk
güden, garaz olan, kötü kast
sahibi.
fasl:
ayrma.
hakikat:
gerçek, hayalî olma-
yan, görülen, mevcut olan, bir
fleyin asl ve esas.
hakikat- âliye:
yüce, ulu
gerçek.
hakikat- mühimme:
önemli
gerçek.
hakikî:
gerçek, do¤ru.
havi:
içine alan, kaplayan, ku-
flatan, ihtiva eden.
haysiyet:
fleref, onur, itibar.
hücûm:
saldrma, hamle ile
ileri atlmak.
hükümet:
devlet.
hürriyet
:
serbestlik, hür olufl.
ibaret:
meydana gelen, olu-
flan, müteflekkil.