Tarihçe-i Hayat - page 383

‹ddianameye Karߛ ‹tiraznamem
Ey heyet-i hâkime ve ey müddeiumumî! Bu iddiana-
mede sebeb-i ittiham›m her bir maddeye karfl›, istintak
dairesinde zapt›n›za geçen müdafaat›mda cevaplar› var-
d›r. Hususan, “Son müdafaat›m” nam›ndaki otuz befl sa-
hifelik bir müdafaanameyi, itiraz yerine size takdim edi-
yorum. Bu noktaya nazar-› adalet ve insaf› çevirmek için
derim ki:
.........
On seneden beri Isparta vilâyetinde, mazlum bir suret-
te, tazyik alt›nda asayifl-i dahiliye ve emniyet-i umumiye-
ye zarar verecek hiçbir emare, hiçbir tereflfluhat olmad›-
¤› hâlde, emniyet-i dahiliyeyi ihlâl etmek teflebbüsüyle it-
tiham edilmekli¤ime hangi insaf, hangi vicdan müsaade
eder? E¤er yüz altm›fl üçüncü madde-i kanuniye manas›
bizim hakk›m›zda da vech-i tatbiki gibi mana verilse, o
vakit baflta Diyanet Riyaseti, bütün imamlar, hatipler ve
vaizlere teflmil etmek lâz›m gelir. Çünkü, hayat-› diniyeyi
telkin etmekte onlarla beraberiz. E¤er telkinat-› diniye,
emniyet-i dahiliyeyi mutlaka ihlâl etmek gibi manas›z bir
fikir ileri sürülse, umuma flamil olur. Evet, benim, onlar›n
fevkinde bir cihet var ki, o da kat’iyetle, flüphesiz, fleksiz
hakaik-› imaniyeyi izah etmektir. Bu ise, farz›muhal ola-
rak, umum ehl-i dine bir itiraz gelse, bu hâl bizi itirazdan
kurtarmaya vesile olur. Benim hakk›mda bu kadar tahki-
katla beraber daha tesbit edilmeyen; ve tespit edilse de,
adalet-i hakikîye noktas›nda bir suç teflkil etmeyen; ve
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 383
E
SK‹fiEH‹R
H
AYATI
rütmeye kalk›flma, karfl› ç›kma,
karfl› durma.
itirazname:
itiraz k⤛d›, itiraz di-
lekçesi.
ittiham:
suç alt›nda bulunma,
töhmetli olma, töhmet alt›nda ol-
ma.
izah:
aç›kça ortaya koyma, aç›k-
lama yapma, bir konuyu ayr›nt›-
lar›yla ortaya koyma, eksiksiz an-
latma.
kat’iyet:
kat’îlik, kesinlik.
madde-i kanuniye:
kanun mad-
desi.
mazlum:
zulüm görmüfl, zulme
u¤ram›fl.
mutlaka:
ne olursa olsun, kesin,
muhakkak.
müdafaaname:
müdafaa metni,
savunma mektubu, savunma di-
lekçesi.
müdafaat:
müdafaalar, savun-
malar, korunmalar.
müddeiumumî:
savc›.
müsaade:
izin, icazet, ruhsat.
nam:
ad, isim.
nazar-› adalet ve insaf:
merha-
met, vicdan ve adaletin gözü.
sebeb-i ittiham:
suçlanma, itham
edilme sebebi.
suret:
biçim, görünüfl, k›l›k, k›ya-
fet.
flamil:
flümulü bulunan, içine
alan, kaplayan, çevreleyen, havi.
flek:
flüphe, zan, tereddüt.
tahkikat:
araflt›rmalar, sorufltur-
malar.
takdim:
arz etme, sunma.
tazyik:
zorlama, bask›.
telkin:
fikir afl›lama, ö¤üt verme,
zihinde yer ettirme, kula¤›na
koyma.
telkînât-› dîniye:
dinî telkinler.
tereflfluhat:
kulaktan dolma, ke-
sin olmayan haberler.
tespit:
bir hâli flüpheye yer b›rak-
mayacak flekilde görüp göster-
me.
teflebbüs:
bir ifli yapmak için ha-
rete geçme, bafllama, giriflme.
teflmil:
s›n›rl› olan bir kural veya
manay› herkesi kapsayacak fle-
kilde geniflletme, daha genel bir
mana verme.
umum:
umumî, genel olma, her-
kese ait olma.
vaiz:
vaaz eden, nasihat eden, di-
nî meseleler üzerinde ö¤üt vere-
rek irflat eden.
vech-i tatbik:
uygulanma tarz›,
uygulama vesilesi, uygulama yö-
nü.
vesile:
bahane, sebep.
vicdan:
iyiyi kötüden, hayr› fler-
den ay›rt etmeye yard›mc› olan
ahlâkî duygu.
vilayet:
il.
zapt:
kay›t.
adalet-i hakikîye:
hakikî
adalet, gerçek adalet.
asayifl-i dahiliye:
ülkenin iç
güvenli¤i ve huzuru, dahilî
asayifl.
cihet:
yan, yön, taraf.
Diyanet Riyaseti:
Diyanet ‹fl-
leri Baflkanl›¤›.
ehl-i din:
dindar, dinine ba¤l›,
dindar olanlar.
emare:
alâmet, niflan, eser,
ipucu, belirti, karine.
emniyet-i dahiliye:
dahilî
emniyet, iç güvenlik.
emniyet-i umumîye:
genel
güvenlik.
farz›muhal:
imkâns›z› farz et-
me, olmayacak bir fleyi ola-
cakm›fl gibi düflünme.
fevk:
üst, üst taraf, yukar›,
üzeri.
hakaik-› imaniye:
imana ait
hakikatler, imanî gerçekler.
hatip:
camide hutbe okuyan
kimse.
hayat-› diniye:
dinî hayat.
heyet-i hâkime:
hâkimler
heyeti, hakimler kurulu.
hususan:
bilhassa, ayr›ca,
baflkaca, hususî olarak.
iddianame:
iddia yaz›s›, sav-
c›n›n bir dava konusundaki
iddialar›n› toplam›fl oldu¤u,
isnat etti¤i suç ve delilleri de
içine alan yaz›s›.
ihlâl:
bozma, sakatlama, sa¤-
laml›¤›na zarar verme.
insaf:
adaleti ve hakk› düflü-
nerek davranma.
istintak:
sorguya çekme.
itiraz:
bir fikri, hükmü veya
durumu kabul etmeyip çü-
1...,373,374,375,376,377,378,379,380,381,382 384,385,386,387,388,389,390,391,392,393,...1390
Powered by FlippingBook