hangi suretle hükûmet aleyhine alnyor? Ve hangi se-
beple hükûmete bir taarruz manas veriliyor? Hangi in-
safla böyle dinsizli¤i hükûmete mal edip ittiham ediliyor?
Hükûmet-i Cumhuriyenin kuvvetli esaslar böyle dinsizle-
rin aleyhinde oldu¤u hâlde, dinsizli¤i hükûmetin baz
prensiplerine mal edip, benim vatan ve millet ve hükû-
met hesabna öyle müfsitlere karfl yirmi seneden beri
galibâne müdafaat- ilmiyeme Dini siyasete alet ve hü-
kûmet aleyhine teflvik manasn vermek, hangi insaf ka-
bul eder ve hangi vicdan raz olur?
Evet, de¤il bu mahkemeye, belki bütün dünyaya ilân
ediyorum: Ben, hakaik- kudsiye-i imaniyeyi, Avrupa
feylesoflarna ve bilhassa dinsiz feylesoflara ve bilhassa
siyaseti dinsizli¤e alet edenlere ve asayifli manen ihlâl
edenlere karfl müdafaa etmiflim ve ediyorum.
Ben, hükûmet-i Cumhuriyeyi, ilcaat- zamana göre bir
ksm kanun-i medenîyi kabul etmifl ve vatan ve millete
zarar veren dinsizlik cereyanlarna meydan vermeyen bir
hükûmet-i slâmiye biliyorum. Kararname namndaki it-
hamnamede, vazifesini yapan müstantiklere de¤il, belki
müstantiklerin istinat etti¤i mülhit zalimlerin evham ve
entrikalarna karfl derim:
Siz beni, dini siyasete alet etmekle itham ediyorsunuz.
Ve o itham, zâhir bir iftira oldu¤u ve esassz, çürük bu-
lundu¤unu yüz delil-i katî ile ispat etmekle beraber, bu
a¤r iftiranza mukabil, ben de sizi, siyaseti dinsizli¤e alet
etmek istiyorsunuz diye itham ediyorum!
TARHÇE- HAYATI
| 393
E
SKfiEHR
H
AYATI
nerek davranma.
ispat:
delil ve flahit göstererek
do¤ruyu ortaya koyma, do¤ruyu
delillerle gösterme.
istinat:
güvenme, itimat etme.
itham:
kabahatli görme, töhmet-
lendirme, suçlu görme, suçlama,
suç isnat etme.
ithamname:
iddianame, bir suç
ifllemekten dolay sank olarak
tutuklanan kimseye, o suçun is-
nad hakknda itham heyetti ta-
rafndan verilen yaz.
ittiham:
suç altnda bulunma,
töhmetli olma, töhmet altnda ol-
ma.
kanun- medenî:
medenî kanun.
kararname:
sorgu hakiminin ha-
zrlad¤, suçlamaya veya aklama-
ya dair resmi yaz.
mana:
anlam.
manen:
iç varlk bakmndan,
duyguca, gönülce, yürekçe, ruh-
ça, mana itibariyle, manaca.
mukabil:
karfllk, karfll¤nda.
müdafaa:
savunma.
müdafaat- ilmiye:
ilmi savun-
malar, ilimle yaplan müdafalar.
müfsit:
fesat çkaran, fesatç,
bozguncu.
mülhit:
slâm dininden ayrlan,
Allaha ve dine inanmayan, Allah
inkâr eden, dinsiz, imansz, mün-
kir.
müstantik:
sorguya çeken, sor-
gulayan, sorgu hâkimi.
nam
:
ad, isim.
prensip:
temel fikir, temel bilgi,
esas, ilke.
raz:
rza gösteren, kabul eden,
boyun e¤en, muvafakat eden,
hoflnut olan.
siyaset:
politika.
suret:
biçim, flekil, sebep.
taarruz:
çatma, sataflma, iliflme.
teflvik:
istek uyandrma.
vazife:
ahlâk veya ifl icab yapl-
mas gereken ifl, görev.
vicdan:
iyiyi kötüden, hayr fler-
den ayrt etmeye yardmc olan
ahlâkî duygu.
zahir:
açk, belli, meydanda.
zalim:
zulmeden, hakszlk eden,
acmasz ve haksz davranan.
aleyhine:
zararna.
asayifl:
rahat, huzur.
bilhassa:
her fleyden önce,
baflta, hele, en çok, hususen,
hususî olarak, özellikle, mah-
sus.
cereyan:
fikir, sanat, siyaset
hareketi.
delil-i katî:
flüpheye yer b-
rakmayan, kesin delil.
entrika:
bir çkar sa¤lamak
veya birine zarar vermek
maksadyla hazrlanan düzen,
dalavere, hile, desise.
esas:
temel.
evham:
vehimler, zanlar, kufl-
kular, esassz fleyler, kuruntu-
lar.
feylesof:
felsefe ile u¤raflan,
filozof.
hakaik- kutsiye-i imaniye:
imann mukaddes ve kutsal
hakikatleri.
hükümet:
devlet.
hükümet-i cumhuriye:
cum-
huriyet hükümeti. cumhuri-
yet idaresi.
hükümet-i slâmiye:
slâm
hükümeti.
iftira:
asl olmadan birine suç
yükleme, olmayan bir suçu
baflkasna yükleme, bühtan,
ifk.
ihlâl:
bozma, sakatlama, sa¤-
laml¤na zarar verme.
ilân:
meydana çkarma, belli
etme, yayma, duyurma, bil-
dirme.
ilcaat- zaman:
zamann zor-
lamalar, ça¤n mecburîyetle-
ri.
insaf:
adaleti ve hakk düflü-