Tarihçe-i Hayat - page 403

MAHKEME-‹ TEMY‹Z‹N DAVAMIZI NAKZETMEY‹P
TASD‹K‹ TAKD‹R‹NDE TASH‹H-‹ DAVA ‹Ç‹N
HEYET-‹ VEK‹LEYE YAZILMIfi B‹R ARZUHALD‹R
Orada zahiren görülecek flekva ise, hükûme-
te flekva etmektir ve tenkitler, hükûmeti i¤-
fale çal›flan entrikac›lar› tenkit etmektir.
Ey ehl-i hall ve akd! Dünyada emsali nadir bulunan bir
haks›zl›¤a giriftar edildim. Bu haks›zl›¤a karfl› sükût et-
mek hakka karfl› bir hürmetsizlik oldu¤undan, bilmecbu-
riye gayet ehemmiyetli bir hakikati fafl etmeye mecbu-
rum. Diyorum ki:
Ya benim idam›m› ve yüz bir sene cezay› istilzam ede-
cek kusurumu kanun dairesinde gösteriniz; veyahut bü-
tün bütün divane oldu¤umu ispat ediniz; veyahut benim
ve risalelerimin ve dostlar›m›n tam serbestiyetimizi verip,
zarar ve ziyan›m›z› müsebbiplerinden al›n›z.
(HAfi‹YE)
Evet, her bir hükûmetin bir kanunu, bir usûlü var; o
kanuna göre ceza verilir. Hükûmet-i cumhuriyenin
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 403
E
SK‹fiEH‹R
H
AYATI
idam:
öldürme.
i¤fal:
yan›ltma, gaflete düflürerek
kand›rma, yanl›fl ifl yapt›rma, al-
datma, aldat›lma.
ispat:
delil ve flahit göstererek
do¤ruyu ortaya koyma, do¤ruyu
delillerle gösterme.
istilzam:
gerektirme.
kanun:
devletin yasama kuvveti
taraf›ndan herkesçe uyulmak
üzere konulan her türlü kaide,
yasa.
kusur:
suç, kabahat.
mahkeme-i temyiz:
temyiz
mahkemesi, mahkeme kararlar›-
n›n yolunda verilip verilmedi¤ini
tetkik etmekle görevli makam,
yarg›tay.
mecbur:
icbar edilmifl, zorla bir
ifle giriflmifl, bir ifli yapmak zorun-
da kalm›fl.
Meclis-i Mebusan:
mebuslar
meclisi, Osmanl› devleti zaman›n-
da halk taraf›ndan seçilen me-
buslar›n meclisi, Millet Meclisi.
merci:
merkez, kaynak, bafl vuru-
lacak yer, müracaat edilecek yer,
dönülecek yer, s›¤›n›lacak yer.
muhterem:
sayg› de¤er, hürmete
lây›k, aziz, sayg›n.
münasebet:
vesile, rab›ta, ba¤.
müsebbip:
sebep olan, ortaya
ç›kmas›na yol açan.
nadir:
seyrek, az, ender bulunan,
efli-benzeri az bulunan, bulun-
maz.
nakz:
bozma, çözme, hükümsüz
k›lma.
serbestiyet:
serbestlik, rahat ve
serbest olma hâli.
sükût:
susma.
flahsî:
flahsa ait, kifliye, kendine
ait, flah›sla ilgili, hususî.
flekva:
flikâyet, yak›nma, hoflnut-
suzluk, memnuniyetsizlik.
tasdik:
onaylama.
tashih:
düzeltme, daha iyi ve da-
ha do¤ru hale getirme, yanl›fl›n›
giderme.
tashih-i dava:
davan›n tashihi,
meselenin düzeltilmesi, verilen
karar›n devam›n›n düzeltilmesi.
tenkit:
elefltiri
usûl:
tertip, düzen.
vacip:
zorunlu.
veda:
ayr›l›k, ayr›lma, ayr›l›fl.
zahiren:
görünüflte, görünüfle gö-
re, meydanda olarak.
zayi:
elden ç›kma, zarar, ziyan.
ziyan:
zarar, kay›p.
HAfi‹YE:
Mahkeme-i Temyizden davam›z› nakz yerine tasdik geldi¤i tak-
dirde, heyet-i vekîleye ve hem Meclis-i Mebusana, hem Dahiliye Vekale-
tine ve hem Adliye Nezaretine vermek üzere, davam›z› tashih münasebe-
tiyle yaz›lm›fl bir layihad›r. E¤er bu hakl› derdimi ve ehemmiyetli hakk›m›
bu mercîlere dinlettiremezsem, bu hayata veda etmek bana vacib olur.
Çünkü, sükûtumla flahsî bir hakk›mla beraber, binler muhterem hukuk za-
yi olur.
adliye nezareti:
adalet ba-
kanl›¤›.
arzuhâl:
hâlin bildirilmesi, ne
hâlde bulundu¤unu bildirme.
bilmecburiye:
mecburiyetle,
mecbur kalarak, mecburen,
zorunlu olarak.
ceza:
suç, kusur, veya yanl›fl
hareket sonunda tatbik edi-
len müeyyide.
dahiliye vekâleti:
iç iflleri ba-
kanl›¤›.
divane:
deli, akl› bafl›nda ol-
mayan, budala, al›k.
ehemmiyet:
k›ymet, de¤er,
önem.
ehl-i hall ve akt:
çözüp dü-
¤ümleyen, halledilmesi zor
meseleleri ve iflleri halledip
neticeye ba¤layanlar.
emsal:
efl, benzer.
entrika:
bir ç›kar sa¤lamak
veya birine zarar vermek
maksad›yla haz›rlanan düzen,
dalavere, hile, desise.
fafl:
meydana ç›kma, a盤a
vurma, dile verme.
gayet:
çok, fazla, son derece.
giriftar:
tutulmufl, yakalan-
m›fl.
hakikat:
gerçek, hayalî olma-
yan, görülen, mevcut olan, bir
fleyin asl› ve esas›.
heyet-i vekile:
vekiller heye-
ti, bakanlar kurulu, kabine.
hukûk:
haklar , kanunun ver-
di¤i haklar.
hükümet:
devlet.
hükümet-i cumhuriye:
cum-
huriyet hükümeti. cumhuri-
yet idaresi.
hürmet:
sayg›.
1...,393,394,395,396,397,398,399,400,401,402 404,405,406,407,408,409,410,411,412,413,...1390
Powered by FlippingBook