MAHKEME- TEMYZN DAVAMIZI NAKZETMEYP
TASDK TAKDRNDE TASHH- DAVA ÇN
HEYET- VEKLEYE YAZILMIfi BR ARZUHALDR
Orada zahiren görülecek flekva ise, hükûme-
te flekva etmektir ve tenkitler, hükûmeti i¤-
fale çalflan entrikaclar tenkit etmektir.
Ey ehl-i hall ve akd! Dünyada emsali nadir bulunan bir
hakszl¤a giriftar edildim. Bu hakszl¤a karfl sükût et-
mek hakka karfl bir hürmetsizlik oldu¤undan, bilmecbu-
riye gayet ehemmiyetli bir hakikati fafl etmeye mecbu-
rum. Diyorum ki:
Ya benim idamm ve yüz bir sene cezay istilzam ede-
cek kusurumu kanun dairesinde gösteriniz; veyahut bü-
tün bütün divane oldu¤umu ispat ediniz; veyahut benim
ve risalelerimin ve dostlarmn tam serbestiyetimizi verip,
zarar ve ziyanmz müsebbiplerinden alnz.
(HAfiYE)
Evet, her bir hükûmetin bir kanunu, bir usûlü var; o
kanuna göre ceza verilir. Hükûmet-i cumhuriyenin
TARHÇE- HAYATI
| 403
E
SKfiEHR
H
AYATI
idam:
öldürme.
i¤fal:
yanltma, gaflete düflürerek
kandrma, yanlfl ifl yaptrma, al-
datma, aldatlma.
ispat:
delil ve flahit göstererek
do¤ruyu ortaya koyma, do¤ruyu
delillerle gösterme.
istilzam:
gerektirme.
kanun:
devletin yasama kuvveti
tarafndan herkesçe uyulmak
üzere konulan her türlü kaide,
yasa.
kusur:
suç, kabahat.
mahkeme-i temyiz:
temyiz
mahkemesi, mahkeme kararlar-
nn yolunda verilip verilmedi¤ini
tetkik etmekle görevli makam,
yargtay.
mecbur:
icbar edilmifl, zorla bir
ifle giriflmifl, bir ifli yapmak zorun-
da kalmfl.
Meclis-i Mebusan:
mebuslar
meclisi, Osmanl devleti zamann-
da halk tarafndan seçilen me-
buslarn meclisi, Millet Meclisi.
merci:
merkez, kaynak, bafl vuru-
lacak yer, müracaat edilecek yer,
dönülecek yer, s¤nlacak yer.
muhterem:
sayg de¤er, hürmete
lâyk, aziz, saygn.
münasebet:
vesile, rabta, ba¤.
müsebbip:
sebep olan, ortaya
çkmasna yol açan.
nadir:
seyrek, az, ender bulunan,
efli-benzeri az bulunan, bulun-
maz.
nakz:
bozma, çözme, hükümsüz
klma.
serbestiyet:
serbestlik, rahat ve
serbest olma hâli.
sükût:
susma.
flahsî:
flahsa ait, kifliye, kendine
ait, flahsla ilgili, hususî.
flekva:
flikâyet, yaknma, hoflnut-
suzluk, memnuniyetsizlik.
tasdik:
onaylama.
tashih:
düzeltme, daha iyi ve da-
ha do¤ru hale getirme, yanlfln
giderme.
tashih-i dava:
davann tashihi,
meselenin düzeltilmesi, verilen
kararn devamnn düzeltilmesi.
tenkit:
elefltiri
usûl:
tertip, düzen.
vacip:
zorunlu.
veda:
ayrlk, ayrlma, ayrlfl.
zahiren:
görünüflte, görünüfle gö-
re, meydanda olarak.
zayi:
elden çkma, zarar, ziyan.
ziyan:
zarar, kayp.
HAfiYE:
Mahkeme-i Temyizden davamz nakz yerine tasdik geldi¤i tak-
dirde, heyet-i vekîleye ve hem Meclis-i Mebusana, hem Dahiliye Vekale-
tine ve hem Adliye Nezaretine vermek üzere, davamz tashih münasebe-
tiyle yazlmfl bir layihadr. E¤er bu hakl derdimi ve ehemmiyetli hakkm
bu mercîlere dinlettiremezsem, bu hayata veda etmek bana vacib olur.
Çünkü, sükûtumla flahsî bir hakkmla beraber, binler muhterem hukuk za-
yi olur.
adliye nezareti:
adalet ba-
kanl¤.
arzuhâl:
hâlin bildirilmesi, ne
hâlde bulundu¤unu bildirme.
bilmecburiye:
mecburiyetle,
mecbur kalarak, mecburen,
zorunlu olarak.
ceza:
suç, kusur, veya yanlfl
hareket sonunda tatbik edi-
len müeyyide.
dahiliye vekâleti:
iç iflleri ba-
kanl¤.
divane:
deli, akl baflnda ol-
mayan, budala, alk.
ehemmiyet:
kymet, de¤er,
önem.
ehl-i hall ve akt:
çözüp dü-
¤ümleyen, halledilmesi zor
meseleleri ve iflleri halledip
neticeye ba¤layanlar.
emsal:
efl, benzer.
entrika:
bir çkar sa¤lamak
veya birine zarar vermek
maksadyla hazrlanan düzen,
dalavere, hile, desise.
fafl:
meydana çkma, aç¤a
vurma, dile verme.
gayet:
çok, fazla, son derece.
giriftar:
tutulmufl, yakalan-
mfl.
hakikat:
gerçek, hayalî olma-
yan, görülen, mevcut olan, bir
fleyin asl ve esas.
heyet-i vekile:
vekiller heye-
ti, bakanlar kurulu, kabine.
hukûk:
haklar , kanunun ver-
di¤i haklar.
hükümet:
devlet.
hükümet-i cumhuriye:
cum-
huriyet hükümeti. cumhuri-
yet idaresi.
hürmet:
sayg.