Tarihçe-i Hayat - page 407

tahakkümü alt›nda azap vermektense idam edilmesini
daha evlâ görür. E¤er böyle bir adam dünyaya kar›flsay-
d› ve kar›flmaya arzusu olsayd› ve hizmet-i kudsiyesi mü-
saade etseydi, Menemen hâdisesinin ve fieyh Said Vak›-
as›n›n onar misli olacak bir tarzda kar›fl›rd›. Dünyaya iflit-
tirecek bir top sadâs›, bir sinek sadas›na inmeyecekti.
Evet, hükûmet-i Cumhuriyenin nazar-› dikkatine arz
ediyorum ki, beni bu belâya sevk eden gizli komitenin
yapt›¤› tedabir ve etti¤i propaganda ve entrikalar bu hâ-
li gösteriyor. Çünkü, hiçbir hâdisede görülmemifl bir
tarzda umumî bir propaganda, bir entrika ve bir dehflet,
aleyhimize döndü¤üne delil fludur ki: Alt› ayd›r, yüz bin
dostum varken, hiçbiri bana bir mektup yazamad›, bir
selâm gönderemedi. Hükûmeti i¤fâle çal›flan entrikac›la-
r›n ihbarat›yla vilâyât-› flarkiyeden, tâ vilâyât-› garbiyeye
kadar her yerde istintaklar, taharriyatlar devam etti¤idir.
‹flte, entrikac›lar›n çevirdikleri plân, benim gibi binler
adam› en a¤›r cezaya çarpacak bir hâdiseye göre tertip
edilmifl.
Hâlbuki, en adî bir adam›n, en adî bir h›rs›zl›¤› gibi bir
hâdiseyi and›racak bir ceza vaziyetini netice verdi! Yüz
on befl adamdan, on befl masumlara befl-alt› ay ceza ve-
rildi.
Acaba dünyada hiçbir zîak›l, elinde gayet keskin elmas
k›l›ç bulunsa, müthifl bir arslan›n veya ejderhan›n kuyru-
¤una hafifçe ilifltirip, kendine musallat eder mi? E¤er
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 407
E
SK‹fiEH‹R
H
AYATI
toplanm›fl gizli cemiyet.
masum:
suçsuz, kabahatsiz, gü-
nahs›z.
misl:
benzer, efl, naz›r, t›pk›s›.
musallat:
fazlas›yla üzerine gi-
den, rahats›z eden, afl›r› derecede
sataflan, s›k s›k rahats›zl›k veren.
müthifl:
dehflet veren, ürküten,
korkutan, dehfletli, korkunç.
nazar-› dikkat:
dikkatli bakma,
dikkatli bak›fl.
netice:
sonuç.
propaganda:
bir inanç, düflünce,
doktrin v.b. ni baflkalar›na tan›t-
mak, benimsetmek amac›n› gü-
den ve çeflitli vas›talarla yap›lan
faaliyet.
sada:
ses, seda.
sevk:
yönlendirme.
tahakküm:
zorbal›k etme, zorla
hükmetme, hükmü alt›na alma.
taharriyat:
araflt›rmalar, arama-
lar, incelemeler, tahkik etmeler.
tarz:
biçim, flekil.
tedâbîr:
tedbirler, önlemler, çare-
ler, yollar.
tertip edilme:
hileyle, komployla
haz›rlanma, düzenlenme.
umumî:
umuma ait, umumla ilgi-
li, herkesle alâkal›, herkese ait.
vak›a:
cenk, savafl.
vak›a:
olay.
vaziyet:
bir kimse veya fleyin du-
rumu, hâli.
vilâyât-› garbiye:
bat› illeri, vilâ-
yetleri.
vilâyât-› flarkiye:
do¤u illeri, vilâ-
yetleri.
zîak›l:
ak›l sahibi, ak›ll›.
adî:
baya¤›, afla¤›, de¤ersiz.
aleyhimize:
zarar›m›za.
arz:
bir büyü¤e sunma, gös-
terme, bildirme, önüne koy-
ma.
arzu:
bir fleye karfl› duyulan
istek, heves.
azap:
eziyet, iflkence.
belâ:
musibet, gam, keder,
afet, s›k›nt›.
dehflet:
büyük korku hâli,
korkma, ürkme.
delil:
flahit, belge, iz, emare.
elmas:
çok k›ymetli bir mü-
cevher.
entrika:
bir ç›kar sa¤lamak
veya birine zarar vermek
maksad›yla haz›rlanan düzen,
dalavere, hile, desise.
evlâ:
daha uygun, daha lây›k,
daha iyi.
gayet:
çok, fazla, son derece.
hâdise:
vak›a, olay.
hafiye:
sakl› ve gizli fleyleri
araflt›ran, casus.
hâlbuki:
hakikat ve do¤rusu
fludur ki, öyle iken, oysa ki,
hakikat flu ki.
hizmet-i kutsiye:
mukaddes
hizmet.
hükümet:
devlet.
hükümet-i Cumhuriye:
cum-
huriyet hükümeti. cumhuri-
yet idaresi.
idam:
öldürme.
i¤fal:
yan›ltma, gaflete düflü-
rerek kand›rma, yanl›fl ifl yap-
t›rma, aldatma, aldat›lma.
ihbarat:
ihbarlar, bildirmeler,
haber vermeler.
istintak:
sorguya çekme.
komite:
kötü bir maksat için
1...,397,398,399,400,401,402,403,404,405,406 408,409,410,411,412,413,414,415,416,417,...1390
Powered by FlippingBook