tahakkümü altnda azap vermektense idam edilmesini
daha evlâ görür. E¤er böyle bir adam dünyaya karflsay-
d ve karflmaya arzusu olsayd ve hizmet-i kudsiyesi mü-
saade etseydi, Menemen hâdisesinin ve fieyh Said Vak-
asnn onar misli olacak bir tarzda karflrd. Dünyaya iflit-
tirecek bir top sadâs, bir sinek sadasna inmeyecekti.
Evet, hükûmet-i Cumhuriyenin nazar- dikkatine arz
ediyorum ki, beni bu belâya sevk eden gizli komitenin
yapt¤ tedabir ve etti¤i propaganda ve entrikalar bu hâ-
li gösteriyor. Çünkü, hiçbir hâdisede görülmemifl bir
tarzda umumî bir propaganda, bir entrika ve bir dehflet,
aleyhimize döndü¤üne delil fludur ki: Alt aydr, yüz bin
dostum varken, hiçbiri bana bir mektup yazamad, bir
selâm gönderemedi. Hükûmeti i¤fâle çalflan entrikacla-
rn ihbaratyla vilâyât- flarkiyeden, tâ vilâyât- garbiyeye
kadar her yerde istintaklar, taharriyatlar devam etti¤idir.
flte, entrikaclarn çevirdikleri plân, benim gibi binler
adam en a¤r cezaya çarpacak bir hâdiseye göre tertip
edilmifl.
Hâlbuki, en adî bir adamn, en adî bir hrszl¤ gibi bir
hâdiseyi andracak bir ceza vaziyetini netice verdi! Yüz
on befl adamdan, on befl masumlara befl-alt ay ceza ve-
rildi.
Acaba dünyada hiçbir zîakl, elinde gayet keskin elmas
klç bulunsa, müthifl bir arslann veya ejderhann kuyru-
¤una hafifçe ilifltirip, kendine musallat eder mi? E¤er
TARHÇE- HAYATI
| 407
E
SKfiEHR
H
AYATI
toplanmfl gizli cemiyet.
masum:
suçsuz, kabahatsiz, gü-
nahsz.
misl:
benzer, efl, nazr, tpks.
musallat:
fazlasyla üzerine gi-
den, rahatsz eden, aflr derecede
sataflan, sk sk rahatszlk veren.
müthifl:
dehflet veren, ürküten,
korkutan, dehfletli, korkunç.
nazar- dikkat:
dikkatli bakma,
dikkatli bakfl.
netice:
sonuç.
propaganda:
bir inanç, düflünce,
doktrin v.b. ni baflkalarna tant-
mak, benimsetmek amacn gü-
den ve çeflitli vastalarla yaplan
faaliyet.
sada:
ses, seda.
sevk:
yönlendirme.
tahakküm:
zorbalk etme, zorla
hükmetme, hükmü altna alma.
taharriyat:
arafltrmalar, arama-
lar, incelemeler, tahkik etmeler.
tarz:
biçim, flekil.
tedâbîr:
tedbirler, önlemler, çare-
ler, yollar.
tertip edilme:
hileyle, komployla
hazrlanma, düzenlenme.
umumî:
umuma ait, umumla ilgi-
li, herkesle alâkal, herkese ait.
vaka:
cenk, savafl.
vaka:
olay.
vaziyet:
bir kimse veya fleyin du-
rumu, hâli.
vilâyât- garbiye:
bat illeri, vilâ-
yetleri.
vilâyât- flarkiye:
do¤u illeri, vilâ-
yetleri.
zîakl:
akl sahibi, akll.
adî:
baya¤, afla¤, de¤ersiz.
aleyhimize:
zararmza.
arz:
bir büyü¤e sunma, gös-
terme, bildirme, önüne koy-
ma.
arzu:
bir fleye karfl duyulan
istek, heves.
azap:
eziyet, iflkence.
belâ:
musibet, gam, keder,
afet, sknt.
dehflet:
büyük korku hâli,
korkma, ürkme.
delil:
flahit, belge, iz, emare.
elmas:
çok kymetli bir mü-
cevher.
entrika:
bir çkar sa¤lamak
veya birine zarar vermek
maksadyla hazrlanan düzen,
dalavere, hile, desise.
evlâ:
daha uygun, daha lâyk,
daha iyi.
gayet:
çok, fazla, son derece.
hâdise:
vaka, olay.
hafiye:
sakl ve gizli fleyleri
arafltran, casus.
hâlbuki:
hakikat ve do¤rusu
fludur ki, öyle iken, oysa ki,
hakikat flu ki.
hizmet-i kutsiye:
mukaddes
hizmet.
hükümet:
devlet.
hükümet-i Cumhuriye:
cum-
huriyet hükümeti. cumhuri-
yet idaresi.
idam:
öldürme.
i¤fal:
yanltma, gaflete düflü-
rerek kandrma, yanlfl ifl yap-
trma, aldatma, aldatlma.
ihbarat:
ihbarlar, bildirmeler,
haber vermeler.
istintak:
sorguya çekme.
komite:
kötü bir maksat için