ediyorum; O Aziz’dir, Hakîm’dir. E¤er s›rf beni sövmek
tahkir etmek çürütmek nev’inden ise, o da bana ait de-
¤il. Ben menfi ve esir ve garip ve elim ba¤l› oldu¤undan,
haysiyetimi kendi elimle düzeltmeye çal›flmak bana düfl-
mez. Belki misafir oldu¤um ve bana nezaret eden flu kö-
ye, sonra kazaya, sonra vilâyete hükmedenlere aittir. Bir
insan›n elindeki esirini tahkir etmek, sahibine aittir; o
müdafaa eder. Madem hakikat budur, kalbim istirahat et-
ti,
1
p
OÉn
Ñp
©r
dÉp
H l
Ò°/
ün
H %G s
¿
p
G $G n
‹p
G i/
ôr
en
G o
¢Vu
ƒn
ao
G n
h
dedim. O vak›-
ay› olmam›fl gibi sayd›m, unuttum. Fakat maatteessüf
sonra anlafl›ld› ki, Kur’ân onu helâl etmemifl.
‹
K‹NC‹
H
‹KÂYE
:
fiu senede iflittim ki, bir hâdise olmufl.
O hâdisenin vukuundan sonra yaln›z icmalen vukuunu
iflitti¤im hâlde, o vak›a ile ciddî alâkadar imiflim gibi bir
muamele gördüm. Zaten muhabere etmiyordum; etsem
de pek nadir olarak bir mesele-i imaniyeyi bir dostuma
yazard›m. Hatta dört senede kardeflime bir tek mektup
yazd›m. Ve ihtilâttan hem ben kendimi men ediyordum,
hem de ehl-i dünya beni men ediyordu. Yaln›z bir iki ah-
bap ile, haftada bir defa görüflebiliyordum. Köye gelen
misafirler ise, ayda bir ikisi baz› bir iki dakika bir mese-
le-i ahirete dair benimle görüflüyordu. Bu gurbet hâlim-
de, garip, yaln›z, kimsesiz, nafaka için çal›flmaya benim
gibilere muvaf›k olmayan bir köyde, her fleyden; herkes-
ten men edildim. Hatta dört sene evvel, harap olmufl bir
camii tamir ettirdim. Memleketimde imaml›k ve vaizlik
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 417
E
SK‹fiEH‹R
H
AYATI
y›pranma, bozulma, v.b. sebep-
lerle y›k›lm›fl olan.
hatta:
manaya kuvvet vermek
için “üstelik, fazla olarak, bundan
baflka, kadar, bile, dahi, hem
de...” manalar›nda, cümle baflla-
r›nda kullan›lan edatt›r.
havale:
bir ifli veya bir fleyi baflka
birine b›rakma, üstüne b›rakma,
›smarlama.
haysiyet:
fleref, onur, itibar.
hüküm:
hakimiyet, hakim olma.
icmalen:
k›saltarak, k›saca, özet-
le.
ihtilât:
kar›fl›p görüflme, iliflkide
bulunma, beraber yaflama.
imam:
namazda kendisine uyu-
lan, Müslüman cemaate namaz
k›ld›ran kifli.
istirahat
:
dinlenme, rahatlama.
kaza:
ilçe.
maatteessüf:
teessüfle, esefle,
yaz›k ki, üzülerek belirteyim ki.
madem
:
çünkü, için, de¤il mi ki,
...den dolay›, böyle ise, hele.
memleket:
bir insan›n do¤up bü-
yüdü¤ü yer, ülke, vatan.
men:
yasak etme, durdurma,
mâni olma, b›rakmama, bir fleyi
diri¤ etme, bir fleyin yap›lmas›n›
engelleme, esirgeme, vermeme,
önleme.
menfi:
nefyedilmifl, sürgün edil-
mifl, sürgün.
mesele-i ahiret:
ahiret meselesi.
mesele-i imaniye:
imanî mesele,
imanla ilgili mesele.
muamele:
davranma, davran›fl,
birine karfl› her hangi bir davra-
n›flta bulunma.
muhabere:
haberleflme, mektup-
laflma, yaz›flma.
muvaf›k:
yerinde, uygun, uyar,
münasip.
müdafaa:
savunma.
nadir:
seyrek, az, ender bulunan,
efli-benzeri az bulunan, bulun-
maz.
nafaka:
yiyecek, içecek paras›,
geçimlik, geçinmelik.
nev
’
:
tür, çeflit.
nezaret:
bakma, gözetme.
s›rf:
sadece, yaln›z.
tahkir:
hakaret etme, fleref ve
haysiyetini incitme.
tamir:
onarma, düzeltme, bozuk
fleyi düzeltme.
vaiz:
vaaz eden, nasihat eden, di-
nî meseleler üzerinde ö¤üt vere-
rek irflat eden, ibadet yerlerinde
dinin emir ve yasaklar›n› anlata-
rak nasihat eden.
vak›a:
olay, hâdise.
vilayet:
il.
vuku:
olma, meydana gelme, or-
taya ç›kma, olufl.
zaten:
tabiî olarak, esasen, asl›n-
da, as›l olarak, kendili¤inden.
ahbap:
dost, dostlar, sevilen
dostlar.
alâkadar:
ilgili, iliflkili, müna-
sebetli, ba¤l›.
Aziz:
izzetli, çok izzetli, kuv-
vet ve kudret sahibi, ma¤lûp
edilmesi mümkün olmayan
ve daima galip olan Allah.
ciddî:
gerçek, hakikat.
dair:
belli bir fley hakk›nda
olan, alâkal›, müteallik, ait, il-
gili.
ehl-i dünya:
dünyaya ba¤l›,
dünya adam›, ahireti düflün-
meyen.
esir:
savaflta düflman eline
düflen kimse, tutsak.
evvel:
önce, ilk, birinci, iptida,
bafllangݍ.
garip:
kimsesiz, zavall›.
gurbet:
gariplik, yabanc›l›k.
hâdise:
vak›a, olay, ilk defa
olan, meydana ç›kan hâl.
hakikat:
gerçek, hayalî olma-
yan, görülen, mevcut olan, bir
fleyin asl› ve esas›.
Hakîm:
her fleyi bir maksatla
uygun ve hikmetle yaratan,
hikmet sahibi Allah.
harâp:
y›k›k, viran, eskime,
1.
Ben iflimi Allah’a b›rak›yorum. fiüphesiz ki Allah kullar›n› hakk›yla görendir. (Mü’min Sure-
si: 44.)