hukuk-i medeniyetten skat etmifl gibi, haksz olarak befl
sene bir köyde muhabereden ve ihtilâttan memnu bir
tarzda ikamet ettirdiniz. Her menfiyi flehirlerde dost ve
akrabasyla beraber braktnz ve sonra vesika verdi¤iniz
hâlde, sebepsiz beni tecrit edip bir iki tane müstesna hiç-
bir hemflehri ile görüfltürmediniz. Demek beni efrad- mil-
letten ve raiyetten saymyorsunuz. Nasl kanun-i mede-
niyetinizin bana tatbikini teklif ediyorsunuz? Dünyay ba-
na zindan ettiniz. Zindanda olan bir adama böyle fleyler
teklif edilmez. Siz bana dünya kapsn kapadnz; ben de
ahiret kapsn çaldm; rahmet-i lâhiye açt. Ahiret kap-
snda bulunan bir adama, dünyann karma karflk usul
ve âdât ona nasl teklif edilir? Ne vakit beni serbest b-
rakp memleketime iade edip hukukumu verdiniz, o va-
kit usulünüzün tatbikini isteyebilirsiniz.
KNC
M
ESELE
:
Ehl-i dünya diyorlar ki: Bize ahkâm-
diniyeyi ve hakaik- slâmiyeyi talim edecek resmî bir da-
iremiz var. Sen ne salâhiyetle neflriyat- diniye yapyor-
sun? Sen madem nefye mahkûmsun, bu ifllere karflma-
ya hakkn yok.
Elcevap:
Hak ve hakikat inhisar altna alnmaz. man
ve Kurân nasl inhisar altna alnabilir? Siz dünyanzn
usulünü, kanununu inhisar altna alabilirsiniz; fakat haka-
ik- imaniye ve esasat- Kurâniye, resmî bir flekilde ve
ücret mukabilinde dünya muamelât suretine sokulmaz.
Belki bir mevhibe-i lâhiye olan o esrar, halis bir niyet ile
ve dünyadan ve huzuzat- nefsaniyeden tecerrüt etmek
âdât:
âdetler, görenekler, alfl-
kanlklar, gelenekler.
ahiret:
öbür dünya, öteki dünya,
kyametten sonra kurulacak olan
âlem.
ahkâm- diniye:
dine ait hüküm-
ler, dinle ilgili hükümler.
akraba:
yaknlar, aralarnda soy-
ca yaknlk bulunanlar, hsmlar.
efrad- millet:
milletin fertleri.
ehl-i dünya:
dünyaya ba¤l, dün-
ya adam, ahireti düflünmeyen.
esâsât- Kurâniye:
Kurânî esas-
lar, Kurân esaslar.
esrar:
srlar, gizlenilen ve bilin-
meyen fleyler, akln eremeyece¤i
fleyler.
hakaik- imaniye:
imana ait ha-
kikatler, imanî gerçekler.
hakaik- slâmiye:
slâmiyetin
gerçekleri, slâma ait hakikatler.
hakikat:
gerçek, hayalî olmayan,
görülen, mevcut olan, bir fleyin
asl ve esas.
halis:
temiz, saf, samimi.
hemflehri:
ayn flehirli, ayn
memleketli.
hukûk:
haklar , kanunun verdi¤i
haklar.
hukûk- medeniye:
medenî hu-
kuk, temel hak ve hürriyetler.
huzûzat- nefsanîye:
nefsin haz-
lar, nefse hofl gelen fleyler.
skat:
düflürme, düflürülme.
iade:
geri gönderme, gönderilme,
geri çevirme, geri verme, geri
döndürme.
ihtilât:
karflp görüflme, iliflkide
bulunma, beraber yaflama.
ikamet:
oturma, bir yerde kalma.
iman:
inanma, inanç, itikat, tas-
dik.
inhisar:
yalnz bir kifliye ait olma.
kanun:
devletin yasama kuvveti
tarafndan herkesçe uyulmak
üzere konulan her türlü kaide,
yasa.
kanun-i medeniyet:
medeniyete
ait olan kanun.
madem:
çünkü, için, de¤il mi ki,
...den dolay, böyle ise, hele.
mahkûm:
bir mahkemece hü-
küm giymifl, hükümlü.
memleket:
bir insann do¤up bü-
yüdü¤ü yer.
memnu:
yasaklanmfl, menedil-
mifl, mâni olunmufl, yasak edil-
mifl, yasak.
menfi:
nefyedilmifl, sürgün edil-
mifl, sürgün.
mevhibe-i lâhîye
:
Allah vergisi,
Cenab- Allahn ihsan ve hediye-
si.
muamelât:
muameleler, ifllemler.
muhabere:
haberleflme, mektup-
laflma, yazflma.
mukabil:
karfl, karfllk, muâdil.
426 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
E
SKfiEHR
H
AYATI
müstesna:
ayr tutularak, ha-
riç, ayrk.
nefy:
sürme, sürgün etme,
cezalandrarak baflka bir yer-
de ikamet etmeye mecbur
etme.
neflriyat- diniye:
dinî neflri-
yat, din ile ilgili yaynlar, dinî
konularda yazlmfl kitap, ga-
zete, dergi vs.
niyet:
kalbin bir fleye karar
vermesi, bir iflin ne için yap-
laca¤n bilmesi.
rahmet-i lâhîye:
Allahn
sonsuz rahmeti, lâhî rahmet.
raiyet:
bir devletin tebaas
olan ve vergi veren halk.
resmî:
devletin olan, devlete
ait, devletle ilgili.
salâhiyet:
yetki, bir ifle karfl-
maya veya vazife icab bir ifli
yapmaya, bir harekette bu-
lunmaya hakk olma.
serbest:
tutuklu veya ba¤m-
l olmayan, kaytsz, hür.
suret:
biçim, flekil, tarz.
talim:
ö¤retme, yetifltirme.
tarz:
biçim, flekil.
tatbik:
yerine getirme, uygu-
lama.
tecerrüt:
soyutlanma, syrl-
ma.
tecrîd:
bir kiflinin baflka bir in-
san veya nesneyle olan iliflki-
sini kesme.
teklif:
birinden eziyetli, zah-
metli fakat di¤eri hakknda
yararl bir ifl isteme.
usûl:
tertip, düzen, esaslar,
kurallar.
vesika:
izin kâ¤d.
zindan:
hapishane.