Tarihçe-i Hayat - page 427

vesilesiyle o feyizler gelebilir. Hem de sizin o resmî da-
ireniz dahi memlekette iken beni vaiz kabul etti, tayin et-
ti. Ben o vaizli¤i kabul ettim, fakat maafl›n› terk ettim.
Elimde vesikam var. Vaizlik, imaml›k vesikas›yla her yer-
de amel edebilirim; çünkü, benim nefyim haks›z olmufl-
tur. Hem menfiler madem iade edildi, eski vesikalar›m›n
hükmü bâkîdir.
Saniyen:
Yazd›¤›m hakaik-› imaniyeyi do¤rudan do¤-
ruya nefsime hitap etmiflim. Herkesi davet etmiyorum;
belki ruhlar› muhtaç ve kalpleri yaral› olanlar, o edviye-i
Kur’âniyeyi aray›p buluyorlar. Yaln›z medar-› maifletim
için, yeni huruf ç›kmadan evvel, haflre dair bir risalemi
tab ettirdim. Bunu da, bana karfl› insafs›z eski vali, o ri-
saleyi tetkik edip, tenkit edecek bir cihet bulamad›¤› için
iliflemedi.
Ü
ÇÜNCÜ
M
ESELE
:
Benim baz› dostlar›m, ehl-i dünya ba-
na flüpheli bakt›klar› için, ehl-i dünyaya hofl görünmek
için, benden zahiren teberri ediyorlar, belki tenkit ediyor-
lar. Hâlbuki, kurnaz ehl-i dünya, bunlar›n teberrisini ve
bana karfl› içtinaplar›n›, o ehl-i dünyaya sadakate de¤il,
belki bir nevi riyaya, vicdans›zl›¤a hamledip, o dostlar›-
ma karfl› fenâ nazarla bak›yorlar.
Ben de derim:
Ey ahiret dostlar›m! Benim Kur’ân’a
hizmetkârl›¤›mdan teberri edip, kaçmay›n›z. Çünkü, in-
flaallah, benden size zarar gelmez. E¤er faraza musibet
gelse veya bana zulmedilse, siz benden teberri ile kurtu-
lamazs›n›z. O hâl ile musibete ve tokata daha ziyade
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 427
E
SK‹fiEH‹R
H
AYATI
huruf:
harfler, isim ve fiil olma-
yan kelimeler.
hüküm:
yürürlük.
iade:
geri gönderme, gönderilme,
geri çevirme, geri verme, geri
döndürme.
içtinap:
çekinme, sak›nma, uzak-
laflma, uzak durma.
insafs›z:
merhametsiz, ac›mas›z.
inflaallah:
Allah isterse, Allah di-
lerse, Allah’›n emri olursa, Allah
izin verirse manalar›nda kullan›-
lan bir dua.
kurnaz:
kolayca kand›r›lmas›
mümkün olmayan, baflkalar›n›
bir tak›m oyunlarla kand›rabilen
kimse, aç›kgöz, uyan›k, zeyrek.
medar-› maiflet:
geçim kayna¤›,
geçim sebebi, geçim vas›tas›.
memleket:
bir insan›n do¤up bü-
yüdü¤ü yer.
menfi:
nefyedilmifl, sürgün edil-
mifl, sürgün.
musibet:
felâket, belâ, ans›z›n
gelen belâ, dert, s›k›nt›.
nazar:
bak›fl, düflünce, fikir, niyet.
nefis:
kendi, flah›s.
nefy:
sürme, sürgün etme, ceza-
land›rarak baflka bir yerde ika-
met etmeye mecbur etme.
nev’i:
tür, çeflit.
resmî:
devletin olan, devlete ait,
devletle ilgili.
riya:
iki yüzlülük, yalandan gös-
terifl, samimiyetsizlik.
sadakat:
ba¤l›l›k, do¤ruluk.
saniyen:
ikinci derecede, ikinci
olarak.
tab:
kitap basma, kitap bask›s›,
bask›.
tayin:
vazifeye gönderme, bir ifle
yerlefltirme, atama.
teberri:
sevmeyip yüz çevirme,
uzaklaflma.
tenkit:
elefltirme.
terk:
b›rakma, sal›verme, vazgeç-
me.
tetkik:
dikkatle araflt›rma, ince-
den inceye yoklama, inceleme.
vaiz:
vaaz eden, nasihat eden, di-
nî meseleler üzerinde ö¤üt vere-
rek irflat eden, ibadet yerlerinde
dinin emir ve yasaklar›n› anlata-
rak nasihat eden.
vali:
bir vilâyeti idare eden en
büyük memur.
vesika:
inan›lacak, dayan›lacak,
güvenilecek sa¤lam delil, hüccet,
belge.
vesile:
bahane, sebep.
vicdan:
iyiyi kötüden, hayr› fler-
den ay›rt etmeye yard›mc› olan
ahlâkî duygu.
zahiren:
görünüflte, görünüfle gö-
re, meydanda olarak.
ziyade:
çok, fazla, art›k.
zulm:
haks›zl›k, eziyet, cefa, ifl-
kence.
ahiret:
öbür dünya, öteki
dünya, k›yametten sonra ku-
rulacak olan âlem.
amel etme:
çal›flma.
bâkî:
ebedî, daimî, sonu gel-
mez, bitip tükenmez, ölmez,
sonsuz.
belki:
hatta.
cihet:
yan, yön, taraf.
dair:
belli bir fley hakk›nda
olan, alâkal›, müteallik, ait, il-
gili.
davet:
ça¤›rma, ça¤r›.
edviye-i Kur’âniye:
Kur’ân-›
Kerîm’e ait ilâçlar, Kur’ân’›n
flifalar›.
ehl-i dünya:
dünyaya ba¤l›,
dünya adam›, ahireti düflün-
meyen.
evvel:
önce, ilk, birinci, iptida,
bafllangݍ.
faraza:
farz edelim ki, farz
edin ki, sayal›m ki, ola ki.
fenâ:
kötü iyi olmayan, uy-
gunsuz (olan.
feyiz:
bolluk, bereket, verim-
lilik.
hakaik-› imaniye:
imana ait
hakikatler, imanî gerçekler.
hâlbuki:
hakikat ve do¤rusu
fludur ki, öyle iken, oysa ki,
hakikat flu ki.
haml:
isnat, at›f, yak›flt›rma,
yorma.
haflr:
k›yametten sonra bü-
tün insanlar›n bir yere toplan-
malar›, Allah’›n, ölüleri diriltip
mahflere ç›karmas›, k›yamet.
hitap:
birine söz söyleme, sö-
zü biri üzerine çevirme.
hizmetkâr:
hizmet yapan
kimse, hizmetçi.
1...,417,418,419,420,421,422,423,424,425,426 428,429,430,431,432,433,434,435,436,437,...1390
Powered by FlippingBook