zararl yola müreccahtr, hem madem dünyevî dostlar ve
rütbeler kabir kapsna kadardr; elbette, en bahtiyar
odur ki, dünya için ahireti unutmasn, ahiretini dünyaya
feda etmesin, hayat- ebediyesini hayat- dünyevîye için
bozmasn, malâyani fleylerle ömrünü telef etmesin, ken-
dini misafir telâkki edip Misafirhane Sahibinin emirleri-
ne göre hareket etsin, selâmetle kabir kapsn açp sa-
adet-i ebediyeye girsin.
(HAfiYE)
TARHÇE- HAYATI
| 429
E
SKfiEHR
H
AYATI
paye.
saadet-i ebediye:
zevalsiz, sonu
olmayan mutluluk, sonsuz mut-
luluk.
selâmet:
salimlik, eminlik.
flahs:
insann kendi nefsi, kendi
varl¤, nefis, zat.
telâkki:
kabul etme, alma.
telef:
bofl yere harcama, yprat-
ma.
zulüm:
hakszlk, eziyet, cefa, ifl-
kence.
HAfiYE:
Bu mademler içindir ki, flahsma karfl olan zulümlere, sknt-
lara aldrmyorum ve ehemmiyet vermiyorum, Meraka de¤miyor diyo-
rum ve dünyaya karflmyorum.
ahiret:
öbür dünya, öteki
dünya, kyametten sonra ku-
rulacak olan âlem.
bahtiyar:
bahtl, talihli,
mesut , mutlu.
ceza:
suç, kusur, veya yanlfl
hareket sonunda tatbik edi-
len müeyyide.
dünyevî:
dünyaya ait, dünya
ile ilgili.
ehemmiyet:
kymet, de¤er,
önem.
elbette:
kesinlikle, mutlaka,
flüphesiz.
emir:
ifl buyurma, buyruk,
buyrultu (a¤zdan veya yaz
ile.
fedâ:
gözden çkarma, u¤ru-
na verme.
fenâ:
kötü iyi olmayan, uy-
gunsuz (olan.
hayat- dünyeviye:
dünyaya
ait olan hayat.
hayat- ebediye:
ebedî ve
sonsuz olan ahiret hayat.
kabir:
ölüleri defnetmek için
kazlan çukur, mezar, sin,
merkad. büyük, ulu.
madem:
çünkü, için, de¤il mi
ki, ...den dolay, böyle ise, he-
le.
malâyani:
manasz, faydasz,
bofl (fley).
müreccah:
tercih edilen, üs-
tün tutulan, uygun bulunan,
üstün, ye¤.
ömür:
ömür, yaflama, yafla-
yfl, hayat.
rütbe:
sra, derece, mertebe,